“Bilemezsin sana verecek bir armağanı ne çok aradığımı.
Hiçbir şey içime sinmedi. Altın madenine altın sunmanın ne anlamı var? Yada
okyanusa su.. düşündüğüm her şey doğuya baharat götüren gibiydi. Kalbimi ve
ruhumu vermemin yararı yok çünkü sen bunlara sahipsin. O yüzden sana bir ayna
getirdim. Kendine bak ve beni hatırla!...” Hz. Mevlâna.
...
Sevmek her işin başı. Zülfü Livaneli albümüne de adını veren
“Ada” adlı bestesinde “Bir insanı sevmekle başlar her şey” diyordu. O bestenin
sözleri de şöyleydi.
*
ADA
Bir kıyıdan baktım
dünyaya
Ellerimde tuz avucumda sedef
Bir mavilik bir açıklık
Özgürlük hasreti
Yüreğime vuruyor
Nerede nerede insanlar
Ellerimde tuz avucumda sedef
Bir mavilik bir açıklık
Özgürlük hasreti
Yüreğime vuruyor
Nerede nerede insanlar
Dünyayı güzellik kurtaracak
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey
0 üzüntü birden gelir
Yağmurlu havalarda
Yeniden kurarım dünyayı ben
Kederlerle
Kimseler aşık değil mi bu şehirde
Yağmurlu havalarda
Yeniden kurarım dünyayı ben
Kederlerle
Kimseler aşık değil mi bu şehirde
Dünyayı güzellik
kurtaracak
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey
Hava martılar ışıklı
şehir
Sarhoş ediyor beni yosun kokusu
Hilesiz kucaklamak istiyorum
Dünyayı şehri ve seni
Sarhoş ediyor beni yosun kokusu
Hilesiz kucaklamak istiyorum
Dünyayı şehri ve seni
Dünyayı güzellik
kurtaracak
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey
Zülfü Livaneli..
*
Dedim ya, sevmek her işin başı. İletişim çağının unutturduğu
ve her şey gibi yozlaştırdığı bir kavramdır sevgi. Bu kavram ki, çağlar
öncesinin ilk iletişim kaynağıydı da. Şair boşuna dememiş, “bir insanı sevmekle
başlar her şey” diye. Çünkü aranan şey iletişimdir. Var olan şeyde iletişim
eksikliği. İlk iletişimi sağlayan şey sevgi olduğuna göre buna sebep
sevgisizliğin artmasıdır. Çağa uyalım derken kendimizin ve makinenin esiri
olduğumuzun farkında mıyız acaba? Kendimizin esiri olmanın ne olduğunu bir
engelli olarak ben çok iyi biliyorum. Eğer kendimi aşmasaydım, aşkınlaşmasaydım
kendimden, yani bu bedene ve bu bedenin isteklerine boyun eğseydim;
yapamadıkları karşısında, onun bana veremedikleri karşısında hasta ruhlu,
kendine güvenemeyen, ürkek ve toplum dışı bir insan olabilirdim. Bunları
sevgiyle başardım. Sevdiklerimde çoktu benim, sevenlerimde. Bu sayede ilgilerim
insan özelinden toplum ve doğa geneline kadar arttı. Ne öğrendiysem ilk
iletişimi sağlayan sevgi sayesinde öğrendim.
Herkes Kendini, kendinin esiri olmayacak kadar sevmeli. Herkes
Kendine özen ve saygı göstermeli. Çünkü insanı bir başkasına güzel gösterecek
öğeler başka türlü kazanılmaz. Bunun için herkes kendine çok sık ayna olmalı,
yani kendini eleştirmeli ve denetlemeli. Reklâm şirketlerinin insanı abartan
reklâmları dikkate alınmamalı. Hep bir masal anlatırlar, hep bir bon bon şekeri
verirler irade düşkünlerine. Zaten amaçları da odur. Onlar insanı böldükçe,
daha çok kâr ediyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder