Merhaba sevgili okurlar. Her zaman olduğu gibi Pazar günü şiirlerle
gene karşınızdayım. Tatil gününüze renk katacağına inandığım şiirler seçtim bu
gün. Şairimiz; sinema filmlerine konu olmuş, bestelere ilham vermiş “FAHRİYE
ABLA” şiirinin şairi Ahmet Muhip Dranas. Şairimizin şiirlerini okuyunca,
gelenekseli yıkmadan çağdaş olunabileceğini göreceksiniz. Şiirler o kadar
bizdendir ki “Fahriye abla” şiirini okurken gözlerimiz eski bir hatırayla
yaşarır. Hepimizin bir “Fahriye Ablası” mutlaka vardır. Kendimize bile itiraf
edemediğimiz, yüreğimizi yakan ilk aşkımızdır o. Çocuksu duygularla böyle
sevdiğimiz kaç kişi vardır ki.. Topu topu üçü beşi geçmez. Ama biri mutlaka “Fahriye
Abla”dır.
Şimdi sizi şairimizin şiirleriyle baş başa bırakıyorum.
...
1939
Bin dokuz yüz otuz
dokuz:
Karanlıkların içinde
Ölülerle yaşıyoruz.
Puslu havayı
Karanlıkların içinde
Ölülerle yaşıyoruz.
Puslu havayı
AHMET MUHİP DRANAS
***
BÜYÜK OLSUN
Ben büyük şarkıları
severim; büyük olsun,
Deniz gibi, gökyüzü
gibi her şey ve mahzun.
Seviyorsam seni aşk
ölümsüzdür gönlümce,
Aşıksam kadınım değil
tanrıçasın, ece.
Denizler yolculuğa
çağırır durur da beni
Gitmem düşünerek geri
döneceğim günü.
Ben büyük rüzgârları
severim; büyük olsun
Aşkım da, özlemim de
hepsi, her şey ve mahzun.
İnsan bir yanınca
Kerem misali yanmalı,
Uykudan bile mahşer
gününde uyanmalı.
AHMET MUHİP DRANAS
***
FAHRİYE ABLA
Hava keskin bir kömür
kokusuyla dolar,
Kapanırdı daha gün
batmadan kapılar.
Bu, afyon ruhu gibi
baygın mahalleden,
Hayalimde tek çizgi
bir sen kalmışsın, sen!
Hülyasındaki geniş
aydınlığa gülen
Gözlerin, dişlerin ve
ak pak gerdanınla
Ne güzel komşumuzdun
sen, Fahriye abla!
Eviniz kutu gibi bir
küçücük evdi,
Sarmaşıklarla balkonu
örtük bir evdi;
Güneşin batmasına
yakın saatlerde
Yıkanırdı gölgesi
kuytu bir derede.
Yaz, kış yeşil bir
saksı ıtır pencerede;
Bahçende akasyalar
açardı baharla.
Ne şirin komşumuzdun
sen, Fahriye abla!
Önce upuzun, sonra
kesik saçın vardı;
Tenin buğdaysı, boyun
bir başak kadardı.
İçini gıcıklardı
bütün erkeklerin
Altın bileziklerle
dolu bileklerin.
Açılırdı rüzgârda
kısa eteklerin;
Açık saçık şarkılar
söylerdin en fazla.
Ne çapkın komşumuzdun
sen, Fahriye abla!
Gönül verdin derlerdi
o delikanlıya,
En sonunda varmışsın
bir Erzincanlıya.
Bilmem şimdi hâlâ bu
ilk kocanda mısın,
Hâlâ dağları karlı
Erzincan'da mısın?
Bırak, geçmiş günleri
gönlüm hatırlasın;
Hâtırada kalan şey
değişmez zamanla.
Ne vefalı komşumuzdun
sen, Fahriye abla!
AHMET MUHİP DRANAS
***
KAR
Kardır yağan üstümüze
geceden,
Yağmurlu, karanlık
bir düşünceden,
Ormanın uğultusuyla
birlikte
Ve dörtnala dümdüz
bir mavilikte
Kar yağıyor üstümüze,
inceden.
Sesin nerde kaldı,
her günkü sesin,
Unutulmuş güzel
şarkılar için
Bu kar gecesinde
uzaktan, yoldan,
Rüzgâr gibi tâ eski
Anadolu'dan
Sesin nerde kaldı?
kar içindesin!
Ne sabahtır bu
mavilik, ne akşam!
Uyandırmayın beni,
uyanamam.
Kaybolmuş
sevdiklerimiz aşkına,
Allah aşkına, gök,
deniz aşkına
Yağsın kar üstümüze
buram buram...
Buğulandıkça yüzü her
aynanın
Beyaz dokusunda bu
saf rüyanın
Göğe uzanır - tek,
tenha - bir kamış
Sırf unutmak için,
unutmak ey kış!
Büyük yalnızlığını
dünyanın.
AHMET MUHİP DRANAS
***
KÖPÜK
Oyun bitti ve her şey
yerini buldu.
Akşamla ebedi kızlar
anne oldu.
Aynalara bakma, aynalar
fenalık;
Denizi, sonsuz olanı
düşün artık.
Bir gün beni
hatırlayabilirsin ancak,
Güzelsem soyabilirsin
çırılçıplak;
Oradayım hep ben,
orada, derinde,
Gemilerin ihtiyar
köpüklerinde.
AHMET MUHİP DRANAS
***
SERENAD
Yeşil pencerenden bir
gül at bana,
Işıklarla dolsun
kalbimin içi.
Geldim işte mevsim
gibi kapına
Gözlerimde bulut,
saçlarımda çiğ.
Açılan bir gülsün sen
yaprak yaprak
Ben aşkımla bahar
getirdim sana;
Tozlu yollarından
geçtiğim uzak
İklimden şarkılar
getirdim sana.
Şeffaf damlalarla
titreyen, ağır
Koncanın altında
bükülmüş her sak.
Seninçin dallardan
süzülen ıtır,
Seninçin karanfil,
yasemin zambak...
Bir kuş sesi gelir
dudaklarından;
Gözlerin, gönlümde
açan nergisler.
Düşen öpüşlerdir
dudaklarından
Mor akasyalarda
ürperen seher.
Pencerenden bir gül
attığın zaman
Işıkla dolacak
kalbimin içi.
Geçiyorum mevsim gibi
kapından
Gözlerimde bulut,
saçlarımda çiğ.
AHMET MUHİP DRANAS
***
TESTİ
Dolu bir testiydim
ben,
Başaşağı ettiniz
beni;
Eh, boşalıverdim
derken...
İyi mi ettiniz yani?
Sevgiler vardı içimde
Ezgiler vardı,
iyilikler...
Boşaltıverdiniz, hem
de
Düşürüp kırmaktan
beter.
Hoş, yine bir
testiyim ben,
Yine varım ama
bomboş.
AHMET MUHİP DRANAS
***
YAŞARKEN
Ağaçların daha bu
bahçelerde
Bütün yemişleri dalda
sarkıyor;
Umutların mola verdiği
yerde
Geceler bir nehir
gibi akıyor.
Baksan bir uzaklık
var hangi yana,
Hangi eşyaya dönsen
boş bir ayna;
Varmak istediğim uzak
limana
Gemiler beni almadan
kalkıyor.
Gelmedi gün daha,
çalmadı saat,
Daha uçurmuyor beni
bu kanat;
Sabırsızlanma, ey kapımdaki
at!
Güneş daha gözlerimi
yakıyor.
AHMET MUHİP DRANAS
***
Haftaya şiirler ve şairlerle gene görüşmek üzere hepinize
mutlu hafta sonları diliyorum.
Yayın Tarihi: 25.01.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder