31 Mayıs 2015 Pazar

BİR FARKIMIZ OLMALI

Ana-baba olmak sorumluluk isteyen bir konu. Bilge anam insanın ana-baba olmasının çocuk sahibi olmakla sınırlanmaması gerektiğini, insan yetiştirmenin zor bir şey olduğunu ve bunun diğer canlılarda olmadığını vurgulamak için “kedi köpekte anne oluyor” der. Elbette “dağına göre kar” diyerek durumu özetler.

İnsan sorumluluk alırda diğer türlerdeki canlılar almaz mı? Alır elbette. Fakat ikinci batında doğanlarla ilgilenirken önceki batında doğan yavru çoktan yuvadan çıkmış ana-baba evlât ilişkisi bitmiştir. İnsanda durum böyle değil. Toplumdan topluma farklılık gösterse bile özde, duygusal boyutta ana-baba evlât ilişkisi ömürlerinin sonuna kadar sürer gider. Evlâdın yaşı ne olursa olsun, ana-baba için o minik bir yavru kadar korunulası, sevilesi bir varlıktır. Yaşlanan ana-babalara bakın artık kendilerinin korunulası, sevilesi durumda olduğunu unuttuklarını, evlâtlarına küçüklüklerindeki gibi şefkatle baktıklarını görürsünüz. Her ne kadar; “ben yaşlandım bile anne, baba bu sene kızı evlendiriyorum yahu” deseniz de durum böyle. Onların gözünde böyleyiz, bu değişmez ve değiştirilemez bir gerçek.

Bilge anam herkes ana olamaz manasıyla ne demişti; “kedi köpekte anne oluyor!” Geçtiğimiz hafta gazetelere manşet olan bir olay bu sözü doğruluyordu. Hatta kedi ve köpekler bu olaydan haberdar olsa, olaya adı karışan ana-babaya “türlerine” kötü örnek oluyorlar diye dava açabilirlerdi. Yakın geçmişte gazetelerde ‘Utanç’, ‘Sözleşmeli sapık’, ‘Utanç vesikası’, ‘Sözleşmeyle kızını sattı’, ‘Kölelik sözleşmesi’, ‘Utanç belgesi’başlığıyla verilen haberi hatırlarsınız mısınız?  Sivaslı bir baba 6 yıl önce Antalya’da inşaat malzemeleri satan bir işyerinde çalışan oğlunun, eşinden ayrılan 4 çocuk babası, 54 yaşındaki patronuna 12 yaşındaki kızını aralarında yaptıkları yazılı sözleşmeyle 5,000 liraya satmıştı. Olayın nasıl geliştiğini gazetelerden okumuş, televizyon sabah haberlerinde dinlemiş olmalısınız. Biliyorsunuz 54 yaşındaki adam 12 yaşındaki kıza tecavüz etmişti?

Küçük kızın rehber öğretmeninin ortaya çıkardığı bu olay polise bildirilmiş, polis tarafından konu savcılığa aktarılmış, savcılık soruşturmayı 2006 yılında başlatmış, davanın ilk celsesi ancak 2012 yılında yapılabilmiştir. Cinsel saldırı ve çocukların cinsel istismarı suçları, tutuklamayı gerektiren suçlar olarak belirtilmiştir. Bu açık düzenlemeye rağmen mahkeme “küçük yaştaki kıza tecavüz eden adam olarak yargılanan” sanığın tutuksuz yargılanmasına karar vermişti. Ayrıca babanın yaptığı insan satma işi kanunlarımıza göre bir suçtur. Baba hakkında açılmış bir dava yoktur.

Gene aynı zamanlarda tecavüz olayıyla gündemimiz meşgul olmuştu. Mardin’de, bir kız çocuğuna tecavüz eden 26 sanığın yargılandığı davada mahkemenin verdiği karar ve Yargıtay’ın yerel mahkeme kararını incelerken oluşturduğu gerekçe toplumda büyük tepki toplamıştı. “N.Ç davası” diye birkaç gün medyada tartışma konusu yapıldı ama haber değerini kaybettikten sonra da unutuldu. Her biri yörenin sakinlerince tanındığı bu 26 kişi de tutuksuz yargılandığı bu davada suçsuz bulunmuştu.

Burdada “N.Ç” yi 26 kişiyle buluşturan annesiydi.

1950’lerin 1960’ların uzak doğu ülkelerine benzemeye başladık. İkinci dünya savaşı ertesinde Amerika’nın Kore ve Vietnam savaşı sırasında bozulan sosyal yapı sonucunda, anne babalar ülkelerinin geleceğinin olmadığı gerekçesi ve bu ortamdan kurtulsunlar düşüncesiyle kızlarını 100 dolara yabancılara satıyorlardı.

Bu iki olayın hangi boyutunu ele alsanız elinizde kalır. Yargı da içinde olmak üzere bu konunun birkaç boyutu var. İyisi mi, dallanıp budaklandırmadan başlangıç konumuza dönelim. 


Herkes ana-baba olmalı mıdır diye sormak gerek. Ve şu soruyuda eklemeli; herkes ana-baba olabilir mi? Aklıma anamın o meşhur sözü geliyor ; “kedi köpekte anne oluyor’!”  Bir farkımız olmalı.



Yayın Tarihi: 27.05.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder