Ana-baba olmak sorumluluk isteyen bir konu. Bilge anam
insanın ana-baba olmasının çocuk sahibi olmakla sınırlanmaması gerektiğini,
insan yetiştirmenin zor bir şey olduğunu ve bunun diğer canlılarda olmadığını
vurgulamak için “kedi köpekte anne oluyor” der. Elbette “dağına göre kar”
diyerek durumu özetler.
İnsan sorumluluk alırda diğer türlerdeki canlılar almaz mı?
Alır elbette. Fakat ikinci batında doğanlarla ilgilenirken önceki batında doğan
yavru çoktan yuvadan çıkmış ana-baba evlât ilişkisi bitmiştir. İnsanda durum
böyle değil. Toplumdan topluma farklılık gösterse bile özde, duygusal boyutta
ana-baba evlât ilişkisi ömürlerinin sonuna kadar sürer gider. Evlâdın yaşı ne
olursa olsun, ana-baba için o minik bir yavru kadar korunulası, sevilesi bir
varlıktır. Yaşlanan ana-babalara bakın artık kendilerinin korunulası, sevilesi
durumda olduğunu unuttuklarını, evlâtlarına küçüklüklerindeki gibi şefkatle
baktıklarını görürsünüz. Her ne kadar; “ben yaşlandım bile anne, baba bu sene
kızı evlendiriyorum yahu” deseniz de durum böyle. Onların gözünde böyleyiz, bu
değişmez ve değiştirilemez bir gerçek.
Bilge anam herkes ana olamaz manasıyla ne demişti; “kedi
köpekte anne oluyor!” Geçtiğimiz hafta gazetelere manşet olan bir olay bu sözü
doğruluyordu. Hatta kedi ve köpekler bu olaydan haberdar olsa, olaya adı
karışan ana-babaya “türlerine” kötü örnek oluyorlar diye dava açabilirlerdi.
Yakın geçmişte gazetelerde ‘Utanç’, ‘Sözleşmeli sapık’, ‘Utanç vesikası’,
‘Sözleşmeyle kızını sattı’, ‘Kölelik sözleşmesi’, ‘Utanç belgesi’başlığıyla
verilen haberi hatırlarsınız mısınız? Sivaslı bir baba 6 yıl önce
Antalya’da inşaat malzemeleri satan bir işyerinde çalışan oğlunun, eşinden
ayrılan 4 çocuk babası, 54 yaşındaki patronuna 12 yaşındaki kızını aralarında
yaptıkları yazılı sözleşmeyle 5,000 liraya satmıştı. Olayın nasıl geliştiğini
gazetelerden okumuş, televizyon sabah haberlerinde dinlemiş olmalısınız.
Biliyorsunuz 54 yaşındaki adam 12 yaşındaki kıza tecavüz etmişti?
Küçük kızın rehber öğretmeninin ortaya çıkardığı bu
olay polise bildirilmiş, polis tarafından konu savcılığa aktarılmış,
savcılık soruşturmayı 2006 yılında başlatmış, davanın ilk celsesi ancak 2012
yılında yapılabilmiştir. Cinsel saldırı ve çocukların cinsel istismarı suçları,
tutuklamayı gerektiren suçlar olarak belirtilmiştir. Bu açık düzenlemeye rağmen
mahkeme “küçük yaştaki kıza tecavüz eden adam olarak yargılanan” sanığın
tutuksuz yargılanmasına karar vermişti. Ayrıca babanın yaptığı insan satma işi
kanunlarımıza göre bir suçtur. Baba hakkında açılmış bir dava yoktur.
Gene aynı zamanlarda tecavüz olayıyla gündemimiz meşgul
olmuştu. Mardin’de, bir kız çocuğuna tecavüz eden 26 sanığın yargılandığı
davada mahkemenin verdiği karar ve Yargıtay’ın yerel mahkeme kararını
incelerken oluşturduğu gerekçe toplumda büyük tepki toplamıştı. “N.Ç davası”
diye birkaç gün medyada tartışma konusu yapıldı ama haber değerini kaybettikten
sonra da unutuldu. Her biri yörenin sakinlerince tanındığı bu 26 kişi de
tutuksuz yargılandığı bu davada suçsuz bulunmuştu.
Burdada “N.Ç” yi 26 kişiyle buluşturan annesiydi.
1950’lerin 1960’ların uzak doğu ülkelerine benzemeye
başladık. İkinci dünya savaşı ertesinde Amerika’nın Kore ve Vietnam savaşı
sırasında bozulan sosyal yapı sonucunda, anne babalar ülkelerinin geleceğinin
olmadığı gerekçesi ve bu ortamdan kurtulsunlar düşüncesiyle kızlarını 100
dolara yabancılara satıyorlardı.
Bu iki olayın hangi boyutunu ele alsanız elinizde kalır.
Yargı da içinde olmak üzere bu konunun birkaç boyutu var. İyisi mi, dallanıp
budaklandırmadan başlangıç konumuza dönelim.
Herkes ana-baba olmalı mıdır diye sormak gerek. Ve şu
soruyuda eklemeli; herkes ana-baba olabilir mi? Aklıma anamın o meşhur sözü
geliyor ; “kedi köpekte anne oluyor’!” Bir farkımız olmalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder