Geçtiğimiz hafta engelliler
haftasıydı. Biliyorsunuz 10-16 mayıs arası engelliler haftasıdır. Bu sebeple
geçtiğimiz hafta içinde engellilere yönelik pek çok etkinlik yapıldı. Bizde
adet böyledir, her şeyin bolca anmasını veya kutlamasını yaparız. İş icraata
dökülünce savsaklarız. Nitekim ulaşılabilirlik ve erişilebilirlik konusunda
2005 yılında çıkan yasa kamu kurum ve kuruluşlarıyla gene kamu araçlarına
gerekli şartlara sahip olmaları için tanınan süre 2012 yılında bittiğinde bu
şartların sağlanamadığı gerekçesiyle 3 yıl uzatılmıştı. O sürede temmuz 2015’te,
yani bu yıl bitiyor. İlerleme sağlandı mı? Yalap şap bir şeyler yapıldı belki
ama hiçbir kurum ceza almaktan kurtulamaz. Sanırım süre tekrar uzatılacaktır.
Canımız çıkar daha sonra şartlar sağlanır. Bizde adet böyledir “çirkini
söyletirler.” Ben çirkin olmaya razıyım, yeterki söylediklerime kulak
kabartılsın, ama nerde.. buraya koyduğum şu fotoğrafta daha çok yol kat etmemiz
gerektiğini gösteriyor. Bir ara facebook fenomeni olmuş yurdum insanının
marifetlerini gösteren bu fotoğraf nasıl bir işgüzar olduğumuzun kanıtıdır. Görünüşte
kurallara uygun yapılmış banket rampasını bir engelli akülü aracıyla çıkıyor
ama önüne gene bir engel çıkıyor.
Ne demek istediğimi daha net
anlatabildiğime şimdi eminim. Birde buna, bir süre önce Sakarya 3. noterine işi
düşen Selim arkadaşımız yukarı kata çıkamadığı için, görevli bir kişi aşağı
gelip hizmeti ayağına götürdükleri gerekçesiyle faturada yol parası adıyla
belirtilen merdiven inme parası 14 lira aldığını ekleyin. Uygarlığın
neresindeyiz acaba?
Anayasada yapılan değişiklikle
engellilere “pozitif ayrımcılık” uygulanacaktı. Pozitif ayrımcılık bu olsa
gerek. Selim arkadaşımla başımdan bir gün önce geçen bir olayı da paylaşarak
kısa bir söyleşi yapmıştık. Bu yazıda onu sizlere sunmak istiyorum.
***
- Ömer Süel: Bu sokağın
köşesinde de bir noter vardır..
- Selim Özen: Abi peşini
bırakmadım adalet bakanlığı ve Türkiye noterler birliğinden gelecek cevaba göre
hareket edeceğim gerekirse dava bile açacağım.
- Ömer Süel: Selim Kardeşim
ne gerekiyorsa sonuna kadar yapacağın ve iyi bir ders vererek örnek olacağın
inancındayım..
- Selim Özen: İnşallah abi
ders vermek değil ama sosyal yoksunluk ve ağır düzeydeki hastaların tüm yasal
işlemleri noter aracılığı ile yapılmakta, buna uygun ülkede bir düzenlemeyi
bakanlık ve Türkiye noterler birliği yapmalı. Hedefim bu abi inşallah çözüme
kavuşacaktır..
- Aydın Göle: Selim dün
akşam dönüşte Yunus Markete gittim. Çıkışta iki rampanın önünün otomobillerle
geçişe imkân vermez biçimde kapatıldığını gördüm. Bir arkadaşımın yardımıyla
indim, ama bana sor nasıl indim. İndikten sonra yağmura rağmen gitmedim,
otomobillerin sahiplerini yarım saatten fazla bekledim. O arada Vatan
Bilgisayar Mağaza Müdürü olduğunu öğrendiğim bir beyefendi yardım için yanıma
geldi. Kendilerinin rampalarını kullanmamı önerdi. Fakat oraya bakmaya
gittiğimde o rampanında bir pikap tarafından kapatılmış olduğunu gördüm. Yunus
Market kapılarına geri döndüm tabii. İlk olarak market giriş kapısının önündeki
rampayı kapatan aracın sahibi geldi, bir bayanmış. Arabasının camını işaretle
açmasını söyledim, açtı. “Kural ihlali yapan bu arabanın sürücüsünün zarafet ve
hassasiyet timsali bildiğim bayanlardan biri tarafından yapılmış olmasına çok
şaşırdım ve çok üzüldüm” dedim. Özür diledi ve çok utandı. “Bundan sonra beni
hatırlayıp bir başka engelliyi zorda bırakmayın” diye de ekledim. Çıkış
kapısının rampasını kapatan otomobilin sahibi epey sonra geldi. Yanımda Vatan
Bilgisayar Mağaza Müdürü ikinci aracın sahibi beye; yolu kapatmaya hakkınız var
mı beyefendi diyerek, kendilerinin yüzünden tehlikeyle karşılaşarak rampayı
indiğimi belirttim. İki dakikalık markete girdim hemen çıktım dedi ve özür
dilemedi. “Beyefendi ne 2 dakikası, sizi nerdeyse 40 dakikadır bekliyorum” deyince
“siz benim bekçim misiniz” demez mi? “Öyleyse bu gece beni heyula olarak
rüyanızda görün” dedim. Arabasına bindi, giderken yan taraftaki giden bayanın
boşalttığı rampayı görünce camı açtı ve “bak o rampa boş” deyince “Bir yerin
kullanılır durumda olması size hata yapma hakkı vermez beyefendi” dedim. KUM
GİBİ İHLAL VAR ÜLKEMİZDE SELİM KUM GİBİ. Çünkü insanlar KURALLARA GÖRE DEĞİL
GÖNÜLLERİNE GÖRE DAVRANIYORLAR.
- Selim Özen: Abi ne diyeyim bu insanların akılları
çalışmıyorsa kalplerinin çalışmasını beklemekte pek doğru olmuyor.
- Selim Özen: Hakkın
huzuruna varınca hakkımızı alacağız kanımca.
- Aydın Göle: Evet karınca
kararınca tombaladan bize bu düşüyor. Ama şaka bir yana Allah'ın kendilerinden
razı olmasını isteyen insanlar önce bir insanı hoş tutmaya bakacak kanımca..
- Selim Özen: Şems Mevlana’ya
İnsanlar üşürken sana rahat yok demiş, Mevlâna da olsan..
- Aydın Göle: Peki, bundan
sonra zavallı araçları ve araç sahiplerini koruyup kollayacağıma söz veriyorum.
Çünkü onlar kısa ömürlüdürler. Haksız mıyım?
***
Bu okuduklarınızdan sonra
uygarlığın neresindeyiz diye sormaz mısınız?
Not:
Sevgili okurlar buradan duyurmuş olayım, bundan sonra
karşılaşacağım engellilere güçlük çıkaran her park ihlalinde araçların plaka
numaralarını yazılarımda bir dip not olarak yazacağım. İnsanlarla tek tek
uğraşmakla yoruldum çünkü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder