En uzun ömürlü gündemimizi sorsalar tam yüzyıldır devam eden
belkide daha çook seneler sürecek “sözde ermeni soykırımıdır” derim. Dünya
devletleri birkaçı hariç bu konuda Türkiye’yi soykırım uyguladığını kabul
etmeye zorluyorlar. Her yıl ermeni soykırımı günü olarak kabul edilen nisanın
24’ünde ABD başkanının ne diyeceğini merakla bekler dururuz.
Bir ara Ermeni soykırımının olmadığını söylemenin bile
suç sayılması için kimi Avrupa devletleri yasalar çıkarmıştı. Az kızmadık, az
gürlemedik hani. Fransızların bir kısmı sakin olmamızı, yasa tasarısının son
kertede reddedileceğini söylüyorlar, diğer kısmı Türkler böyle “havlarlar” ama
ısırmazlar, onlar kuru gürültücüdür diyorlardı. Toplum olarak nerdeyse bir koşu
Fransa’yı küçük bir ameliyat edecektik. O zamanki Cumhur Başkanımız Fransa
Cumhur Başkanını 3 kez aramış fakat zat-ı âlileri (!) 3 kez telefonu açmayarak
gururumuzu incitmişti.
Tamda bu sırada efsane sanatçımız Barış Manço aklıma
geldi.
Barış Manço Fransa’da bir televizyon kanalının canlı
yayınına konuk olarak katılmıştı. Küstah bir spiker Barış Manço’yla dalga
geçmeye çalışıyordu. Sürekli, “İşte Türk, yani barbar, vahşi vs...”
diyordu.
Bu densiz spikerin kötü tavrının uzaması üzerine Barış Manço spikere
“Yanınızda kâğıt para var mı?” diye sorar!
Bu soruya spiker şaşkınlıkla ne olacağını anlamadan,
“Evet var ama ne olacak ki” der.
Barış Manço ısrar edince spiker cebindeki kâğıt paraları çıkartır.
Bu olaydan az önce Barış Manço canlı yayında “Anahtar” adlı şarkısını söylemiştir. Bu şarkının bir bölümü şöyledir:
“Beş Akif - bir Saat Kulesi,
Bu densiz spikerin kötü tavrının uzaması üzerine Barış Manço spikere
“Yanınızda kâğıt para var mı?” diye sorar!
Bu soruya spiker şaşkınlıkla ne olacağını anlamadan,
“Evet var ama ne olacak ki” der.
Barış Manço ısrar edince spiker cebindeki kâğıt paraları çıkartır.
Bu olaydan az önce Barış Manço canlı yayında “Anahtar” adlı şarkısını söylemiştir. Bu şarkının bir bölümü şöyledir:
“Beş Akif - bir Saat Kulesi,
İki Kule - bir Fatih,
Beş Fatih - bir Mevlana,
İki Mevlana - bir Sinan”
(Barış Manço / Anahtar şarkısı / Darısı Başınıza Albümü /
1992).
Bu şarkı bir matematik sorusudur ve şarkıda adı geçen kişiler o dönemdeki Türk parası olan banknotların arkasında fotoğrafı olan kişilerdir...
Barış Manço spikere sorar:
“Bu paranızda fotoğrafı olan kişi kim?”
Spiker: “General .”
Bu şarkı bir matematik sorusudur ve şarkıda adı geçen kişiler o dönemdeki Türk parası olan banknotların arkasında fotoğrafı olan kişilerdir...
Barış Manço spikere sorar:
“Bu paranızda fotoğrafı olan kişi kim?”
Spiker: “General .”
Barış Manço diğer paralardaki fotoğrafları olan kişileri de sorar, spikerin verdiği cevaplar hep aynıdır,
“General, Amiral, Komutan” Spikerin bu “falanca General, falanca Amiral, falanca Komutan” cevabından sonra, bu sefer de Barış Manço cebinden Türk paralarını çıkarır...
Barış Manço der ki:
Bu parada fotoğrafı olan kişi Mehmet Akif Ersoy’dur. Şairdir...
Bu fotoğraftaki kişi Mevlana’dır. Düşünürdür...
Bu paradaki fotoğrafı olan kişi Fatih Sultan Mehmet’dir. Adaletin sembolüdür...
Bu paradaki kişiyse Atatürk’tür. “Yurtta barış, dünyada barış” diyen kişidir. Bizim paralarımız bunlar. Biz Türkler ince ruhlu, kibar, medeni insanlar olduğumuz için paralarımızın arkasına şairlerimizin, düşünürlerimizin, bilim adamalarımızın fotoğraflarını bastık. Siz Fransızlar kendiniz barbar, vahşi olduğunuz için paralarınızın arkasına hep savaş adamlarının fotoğraflarını basmışsınız!” der...
Barış Manço’nun bu müthiş cevabından sonra televizyon yöneticileri Canlı yayını keserler ve spikeri yayından alırlar, başka bir spiker yerine gelir ve canlı yayın yeniden başlar, yeni spiker Barış Manço’dan ve Türklerden özür diler.
Eskilerin “Taşı Gediğine Koymak” dedikleri şey budur. Yani
yerinde uygun ve tam zamanında donanımlı, bilerek söz söylemek ve konuşmak..
zekâ sahibi ince adamlar kavga etmeden sakin ve soğuk kanlılıkla çarpıcı
örnekler vererek sözleriyle karşısındakini döverlerdi. Böyle adamların ne çok
özlemini çekiyoruz. Esen, gürleyen kara cahil o kadar çok insanımız var ki,
sonuçta uluslar arası her alanda kaba hakaretlere maruz kalıyoruz. Lâfı
gediğine koyan ince zeki ve bilgili adam yetiştiren okulda yok ne yazık
ki.
Yayın Tarihi: 29.05.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder