12 Ocak 2010 Salı

TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR 1



ÇİZGİ-YORUM COŞKUN GÖLE


         Türkiye nereye gidiyor sorusuna herkes kendine göre cevaplar verebilir. Çok tehlikeli sularda yüzdüğümüz bir gerçek. Biz Yugoslavya örneği gibi dağılacak mıyız? Yoksa yeni dünyada bir yer alabilecek miyiz? Sermaye el değiştirirken, asker etkisizleştirilirken, her devlet kurumu sorgulanırken Türkiye’nin olduğu gibi kalacağını söyleyebilir miyiz? Kimi 26 parçalı yapıdan söz ederken, başbakan 36 parçalı yapının önümüze konacağını söyledi, biliyor musunuz?

         Amerika Irak’tan çekilirken rotasını belirlemiş, programın uygulanmasını Türkiye’ye söylemiştir. Farkındaysanız AB konusu gündemde değil artık. Kendini AB’nin korumasına bırakıp AB uyum yasalarıyla iç dinamik güçleri ses çıkaramaz hale getiren hükümet, Amerika’nın biçtiği elbiseyi ülkemize giydirmeye çalışıyor. Bu durumda AB’nin önemi yoktur artık. Fakat uyum yasaları uygulanmaya devam ediyor, yenileri de eklenerek tabii.. Bunun için Amerika PKK ve uzantılarını susturup Kürt hareketini Barzanileştiriyor. Gene bunun için komünizm tehlikesine karşı kurulan, komünizm tehlikesi bitince ulus devletin üniter yapısını bozmaya yönelik iç ve dış eylemlere karşı durmaya yönelen özel harp dairesi engelini suikast oyunuyla, incelenmesini sağlayarak ortadan kaldırmaya çalışıyor (öyle belli bir oyun ki, suikast düzenleyenler o arada Bülent Arınç’ın Manisa’da olduğunu bilmiyorlar, mümkün mü bu?).  Bütün bunların demokrasi adına yapıldığı gösterilmek isteniyor. Bu, içimizdeki çelişkileri arttırmaktan başka bir işe yaramayacak, hatta istenmeyen sonuçlara yol açabilir endişesini taşıyorum.

         Fransız  Le Monde gazetesiyle, Alman Stern dergisinde ülkemizin geleceği hakkında yayınlanan incelemelere göre durum hiçte hoş değil. O incelemelerden alıntılarla konuyu açalım. İşte ilk alıntım:

         “Türkiye, son ve büyük bir hesaplaşmaya doğru gidiyor. Bu ülke korkulduğu gibi ırka ya da dine dayalı bir bölünme yaşamadı. Daha korkunç ve daha temel bir bölünmeyle sakatlandı. ‘Kültürel bölünme’ artik iyice keskinleşti.”


         Evet Türkiye düşünüldüğü gibi ırka ve dine dayalı bir bölünme yaşamadı. Çünkü Türkiye söylendiği gibi kolay ayrılabilir bir mozaik değil, renkleri birbiri içine geçmiş ebruya benzediği için bütün çabalara rağmen bölünmüyor. Kültürel bölünme ne oluyor peki? Onu da görelim bakalım neymiş:

         “Şimdi bir yanda, ayakkabılarını sokak kapısının önünde çıkaran, kadınlarının başını örttüğü, erkeklerinin sokağa pijamayla da çıkabildiği, erkek çocuklarının kahveye gittiği, kızlarının tam bir baskı altında yaşadığı, türküyle arabesk arası bir müzikten hoşlanan, belki de hiç kitap okumamış, hiç dansetmemiş, hiç karı koca birlikte lokantaya gitmemiş, hiç tiyatro seyretmemiş, evlerinde floresan lamba yakan, iyi eğitim alamamış, dini inançları kuvvetli kalabalık bir kitle var.

         Diğer yanda ise kız lisesiyle, Robert Kolej yelpazesinde eğitim görmüş, bir düğün salonunda ya da kolej partisinde dans etmiş, sinemaya giden, çok fazla olmasa da kitap okumuş, müzik zevki pop şarkılarla klasik müzik arasında dolaşan, evi nispeten daha zevkli döşenmiş, kızların flörtüne izin verilmese bile göz yumulan, Allah’a inanan ama
ibadete pek aldırmayan, kadınlarının başını örtmediği, şarabın kalitesinden pek anlamasa da kadın erkek bir arada gidilen bir gezmede içki de içmiş, gazetelere bakan, magazin haberlerini izleyen, kendini birinci gruba kıyasla çok gelişmiş hisseden, entelektüel düzeyi çok yüksek olmasa da okumuş yazmış, batı standartlarına yakın bir grup var.

Bu iki grubun yaşam tarzı birbirinden kopuk”

         Bu iki kültürel farklılığın var olduğu doğru ama bu bölünme değil bence. Her ülkede bu farklılıklar vardır ve bu bölünme sebebi oluşturmaz. Orta sınıf özellikleri gelir düzeyi arttıkça kendini gösterir. Bu da bölünme değildir. Öyle dedikleri gibi birbirinden kopuk bir yaşam tarzı bölünmüşlüğü de ben göremiyorum.


DEVAM EDECEK




Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com

Yayın Tarihi: 11.01.10


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder