30 Ocak 2011 Pazar

ŞAİRLERİN ŞİİRLERİYLE SÖYLEDİĞİ 71


Gene günlerden Pazar. Gene şiirlerle karşınızdayım. Bu gün kendi şiirlerimden önce 18 mayıs 1048 - 4 aralık 1131 tarihleri arasında yaşayan İranlı şair Ömer Hayyam’dan seçtiğim şiirlere yer veriyorum.

Neden Ömer Hayyam; çünkü evreni anlamak için, içinde yetiştiği İslam kültüründeki hakim anlayıştan ayrılmış, kendi içinde yaptığı akıl yürütmeleri eşine az rastlanır bir edebi başarı ile dörtlükler halinde dışa aktarmıştır. Bu yanıyla dönemi için ilk sayılabilecek din dışı anlayışı temsil etmiştir. Burada da bu şiirlerden örnekler bulacaksınız.

... ...

ARKADAŞ DÜNYA İÇİN

arkadaş dünya için boş yere üzülme
şu hurda dünya için gereksiz yere üzülme
var olan zaten geçti yok da ortada yok
şen ol da var için yok için üzülme

ÖMER HAYYAM

***

AŞK

Ezeli sırları ne sen bilirsin ne de ben
Bu muammayı ne sen okuyabilirsin ne de ben
Perde ardında sen ben dedikodusu var amma...
Perde kalktı mı ne sen kalırsın ne de ben

Ey dünyanın işinden haberi olmayan sen yoksun
Dünya esen yel üstüne kuruldu..
Varlığımız iki yokluk arasındadır
Çevrendekilerde hiçdir sen de bir hiçsin

Medresede söz vardır tekkede de hal
Fakat bu aşk sözden de dışarıdır halden de
İster şeriat müftüsü ol ister şehir vaizi
Aşk mahkemesine gelindi mi dilsiz kesilir

Bugün zevk etmek elindeyken zevkine bak
Yarını düşünmen beyhude bir heves
Bir çok kişiden arda kalanlar
Sana da kalmayacak sen de göçüp gideceksin...

ÖMER HAYYAM

***

RÜBAİLER

Ey bütün bir evrenin
En seçkin yaratığı olan sen!
Sen ki;
İki gözümden ve canımdan
Daha da azizsin.
Ey güzel kimse!
Candan aziz birşey yoktur.
Sen bana;
Candan da yüz kere daha azizsin.

ÖMER HAYYAM

***

Ey hoca!
Yalnız bir dileğimizi yerine getir.
Konuşma. Kes sesini.
Allah'la aramıza girme.
Biz doğru yoldayız.
Yalnız sen,
Bu yolu eğri görüyorsun.
Git... Gözlerini tedavi ettir.
Ya da rahat bırak bizi.

ÖMER HAYYAM

***

Kalk gel!
Hatırımız için gel.
dileğimizce bir zorumuzu hallet.
Bir testi şarap getir.
Ki, vücudumuzun toprağından
Testi yapılmadan önce
Kana kana testiden içelim.

ÖMER HAYYAM

***

Boyun eğeceksin,
Doğa kanunları önünde.
İşe yaramaz başka bir şey...
İnsanların önünde,
Gösteriş ve riyadan başka
Bir şey fayda etmez...
Kül ettim aklın düşünebildiği her şeyi.
Lakin;
Doğa'nın emirlerine çaresiz kaldım.


ÖMER HAYYAM

***

Ömer Hayyam şiirlerini tadında bırakalım. Şimdi sırada kendi yazdığım şiirler var. Bu şiirlerde biraz iri sözlerle gevezelik ettiğimi kabul ederim. Ama şiir biraz iri söz söyleme sanatı değil midir? İri sözler söylemek “delici ışıkları” (projektör dedikleri şeye bu sözcüğü ben şimdi uydurdum) bir yere yöneltmek gibidir. Konusu gene “sevgi” bile olsa iri sözler biraz felsefe kokar. Şiire biraz coşku katar. Dikkatleri de daima diri tutar. Umarım beğenirsiniz.

... ...

258

Şairin dili konuşmazsa yüreği konuşur

Bütün şairler gibi çirkinim

Yüreği konuşmazsa alev alev tutuşur

Sevgiyi unuttular gerginim

Seven yokmuş şairden başka

Aydın Göle

19 mayıs 2003

***

49

Kel alâkaları alâkalandırmak

ve inandırmak zor,

şablonlara takılmış kafaları.

dala uçurtmanın kuyruğunu

taktırmış çocuk gibidirler.

İpi ucundan çekip dururlar.

İpten vazgeçmezler,

uçurtmayı feda edemezler.

Vedaları yoktur onların inatçıdırlar.

Kurtarsalar hem ipi, hem uçurtmayı

Rüzgâr diner, yağmur başlardı

Özlem başka bahara kalır mı kalırdı

Rüzgârları yitirmeden uçurtmayı uçurmalı

Aydın Göle

20 mayıs 2003

***

50

İğne deliğinden ışık sızmaz

Retinası yırtık gözlere ışık ne gerek

Görmeye göz yok kimsede

Çiçek yok bu bahçede

Işık sonsuz yolculukta

Yiter gider sonsuz boşlukta

Biz yitiyoruz canım biz yitiyoruz

Geveze falcıların karanlık odalarında

Biraz ışık arıyoruz

Aydın Göle

21 mayıs 2003

***

51

Sallayıp durur başını

Esrik ve eski kentin dervişi

Susması çok bilmesinden mi

Belleği sileceksiz çıkmış yağmura

Başını sallar durur

Bildiğini bilen,

bildiklerinin;

bilmediklerinin yanında

hiç olduğunu bilir.

Kendini bilen

bilmeyle süzer özünü

özbe öz adamdır o

telâşsız, soluksuz

ama sakin hızlarla

Telâş var mı bak zamanın aynasında

Kararlı ve vakurdurlar

Çok açmış gülün katmerleri

gül dalına dizilmiş

Yatılmış zamanlar üstüne

Hiç dikey gezilmemiş

Katmerden katmere seker gibi

Sekip parabollerde geziye çıkmak lâzım

Geçmişten hisler getirmeli

Bugünden bilgi götürmeli

Cellâtlığı mahkûm etmeli sevgiye

Kara suratları aşkla yıkamalı

Sevgi yeşertir kankam

kayayı dahi

Aydın Göle

21 mayıs 2003

***

Hepinize iyi pazarlar sevgili okurlar. Haftaya gene görüşmek üzere hoşça kalın!

Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com

Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com


Yayın Tarihi: 23.01.11



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder