9 Ocak 2011 Pazar

ŞAİRLERİN ŞİİRLERİYLE SÖYLEDİĞİ 68

Mutlu bir yıl dileğiyle yılın ikinci gününde merhaba sevgili okurlar. Bugün sizlere kendi şiirlerimden önce halk şiirinin önemli ozanı Karacaoğlan’dan şiirler sunuyorum. Karacaoğlan Türkülerimizde, hatta Türk Sanat Müziğimizde bile adı geçen ozanlarımızdandır. Türk Pop müziği doğarken ilk bestelerde Karacaoğlan’ın şiirlerinin çokça kullanıldığını görüyoruz. Alıntıladığım ilk şiir o dönem çok tutulan bir sanatçının; Hümeyra’nın seslendirdiği bir pop şarkısının sözü olmuştu. Karacaoğlan bütün halk ozanları gibi kolay anlaşılır ve öz Türkçe şiirler yazmıştır. 1600’lü yıllardan günümüze bir çok şiirinin bugüne kalışının sebebide budur.

*** ***

ALA GÖZLÜ BENLİ DİLBER

Ala gözlü benli dilber

Koma beni el yerine

Altın kemerin olayım

Dola beni bel yerine

Hicine gönlüm hicine

Yiğide ölüm geçine

As beni zülfün ucuna

Sallanayım tel yerine

Gel kız karşımda dursana

Şu benim halim sorsana

Zülfünden bir tel versene

Koklayayım gül yerine

Karac(a) oglan der nolayım

Kolun boynuma dolayım

Nazlı yar kölen olayım

Kabul eyle kul yerine

*** ***

BİR AYRILIK BİR YOKSULLUK BİR ÖLÜM

Vara vara vardım ol kara taşa
Hasret kodun beni kavim kardaşa
Sebep gözden akan bu kanlı yaşa
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm

Nice sultanları tahttan indirdi
Nicesinin gül benzini soldurdu
Nicelerin gelmez yola gönderdi
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm

Karac'oğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm

Karacaoğlan

*** ***

İNCECİKTEN BİR KAR YAĞAR

İncecikten bir kar yağar
Tozar Elif Elif diye
Deli gönül abdal olmuş
Gezer Elif Elif diye

Elif'in uğru nakışlı
Yavru balaban bakışlı
Yayla çiçeği kokuşlu
Kokar Elif Elif diye

Elif kaşlarını çatar
Gamzesi bağrıma batar
Ak elleri kalem tutar
Yazar Elif Elif diye

Evlerinin önü çardak
Elif'in elinde bardak
Sanki yeşil başlı ördek
Yüzer Elif Elif diye

Karac'oğlan eğmelerin
Gönül sevmez değmelerin
İliklenmiş düğmelerin
Çözer Elif Elif diye

Karacaoğlan

*** ***

NAZLI YÂRDAN GELDİ BANA BİR NAME

Nazlı yârdan geldi bana bir name
Eğer doğru ise kırdı belimi
Dediler ki yarini yad iller almış
Kadir Mevlam nasib eyle ölümü

Bülbüle söyleyin gülüne konsun
Beni yârdan eden Allah'tan bulsun
Sabreyle sevdiğim ilkbahar olsun
Terkedeyim vatanımı ilimi

Ak yâri gördükçe ağladım coştum
Al elinden dolu badeler içtim
Kötüler sandı ki ben yârdan geçtim
Ölmeyince çeker miyim elimi

Karac'oğlan derki konmadan göçmem
Her olur olmaza sırrımı açmam
Kötüler köprü olsa üstünden geçmem
Taşık suya uğradırım yolumu

Karacaoğlan

*** ***

Sırada kendi şiirlerim var. Sizlere sunulmayı sabırsızlıkla bekliyorlar. Yeni yılın bu ilk günlerinde bugün dinlenmiş olarak okuduğunuz bu şiirleri bakalım beğenecek misiniz.

34

Bedeninde yılan gizler

Buz gibi bakışını ne sandınız

Dans ederken ayrılır her kemiği

Lastikten esnektir, uzar da uzar

Kırılmadan nasıl bükülür, hayret

Telaşsız sürat ona özgü

Parmaklarında kıvılcım

Gözlerinde şimşek

Yakmadığı yürek görülmemiş

Yılan bedeninde

Işıklar teninde

Aşkı şafak sökümü

Sonbahar uğramaz semtine

Görülmez onda yaprak dökümü

Aydın Göle

25 nisan 2003

*** ***

35

Dimyatta pirinç

Zalimde bilinç mi var

Kümeste piliç

Evde bulgur bol

Onun solu sağ, sağı sol

İmana gelmez

Limana demirlemez

Beklemek onu boş kankam

Aydın Göle

25 nisan 2003

*** ***

36

Ilık nefes gibi okşuyor hava

Yaşamaya kışkırtıyor en mutsuzu dahi

Yapraklar şarkılar mırıldanıyor rüzgârla

Geceye sevinçler ekerek kankam

Aydın Göle

25 nisan 2003

*** ***

37

Vinçle kaldırılma

Sevinçle kalk yatağından

Seni hiçbir şey indiremez

Gönlümdeki tahtından

Binlerce insan geçsede otağından

Yarına benden anılar kalsın bu çağından

Aydın Göle

1 mayıs 2003

*** ***

252

Bir oda ki içinde sır gibi sessizlik

Penceresi yok, kapısı yok

Geleni yok, gideni yok

Unutulmuş viranelerde üstünde göğü yok

Yazı yok, kışı çok

Titrer durur köşelerde adam

Sevda ateşide yok gönlünde, ısınamaz

Donup gidecek, kimsenin haberi yok

Aydın Göle

2 mayıs 2003

*** ***

38

Sessiz bir gemi girdi limana

Karanlık, soğuk denizlerden fırtına getirmiş

Yıldızsız gece dolu ambarları

Ne kaptanı var, ne dümeni

Gördünüz mü hiç, böyle gideni

Aydın Göle

2 mayıs 2003

*** ***

39

Yıldız ekmişler geceye

Yıldızlar bizi seyretmiş geceden

Bakıp yıldızlara biz pencerelerden

İçimizi dökmüşüz yıllarca hiç büyümeden

Hep çocuk kalmışız, uyumamışız

Uyumamışız, kimseyi uyandırmamışız

Annemiz bilse ağlardı sevda acılarımıza

Yıldızları unutmuşuz

Hesap sormuşuz gecelere

Bıçak saplamışız karnına gecelerin

Anasını ağlatmışız bir şişe şarabın

Aydın Göle

2 mayıs 2003

*** ***

40

Rüya bitti uykudan uyanınca

Güya yaprak yeşerecekti ben yanınca

Yandım ateşsiz, dumansız tüttüm

Her biten aşkın asını tuttum

Ömür tükettim bu uğurda

Sahipsiz mezarım dağ başında

Yoksulum, yalnızım

Postacı bile gelmez buralara

Mektup yazan yok

Sevdalar unutuldu ben kendimi unuttum

Çocuk masumluğuyla sabahtan habersiz

Güneşi bekliyorum

Aydın Göle

3 mayıs 2003

***

Bu şiiri unutmuştum. Şimdi okurken ilk mısradaki “sars sarstı” sözcüğünü ben bile anlayamadım. “SARS” kelimesini google’den arattım. Meğer “SARS” ağır akut solunum yolu yetersizliği sendromuymuş. Sonra şiiri hatırladım tabii. SARS hastaları ilk defa 2003 Şubat ayı sonlarında; Asya, Kuzey Amerika ve Avrupa’dan bildirilmişti. SARS’ın nedeni o yıllarda henüz bilinmiyordu. Bugün biliniyor mu, onuda ben bilmiyorum. Hastalık zatürree olarak seyrettiği açıklanmıştı.

41

Sars sarstı dünyayı

Yakaladığını postalıyormuş öbür tarafa

Aşk beni yakaladı

sarstı ta derinden

kıpırdamadım yerimden

Halâ buradayım öbür tarafa gitmedim henüz

Sarstan beter sarsmasına rağmen kankam

Aydın Göle

3 mayıs 2003

Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com

Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com

Yayın Tarihi: 02.01.11


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder