28 Eylül 2012 Cuma

ENGELLİ DÜNYASINDA YENİ BİR ŞEY YOK!


Edebiyatla azda olsa ilgilenenlerin adını mutlaka duyduğu Erich Maria Remarque’ın (Erih Marya Remark) ünlü romanı “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok!” savaşın herkesin hayatına mâl olduğunu, kimilerinin bedenen, kalanların ruhen öldüğünü anlatıyordu. Engellilik böyle bir şeydir işte. Ailedeki herkes savaştan çıkmış gibidir, hepsi bu durumdan etkilenir. Bedensel engellinin yanında ailenin diğer bireyleri de ruhen engellidir.

Çağdaş hayat tarzı, bedenen engelli olanla, engellisiyle ilgilenip uğraşmaktan ruhen engelli olanlara hem eğitim verilmesi, hem rehabilite edilmesini sağlarken, yeni kentsel oluşumlarla  “Erişim ve Ulaşım” konusunda yeni imkânlar getirdi. Bu amaçla 1 Temmuz 2005 yılında erişilebilirlikle ilgili yapılan düzenleme taslağının Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 5378 sayılı kanun olarak kabulü ile yaşanılan fiziki ve sosyal çevrenin erişilebilir olması şartı getirilmiş ve aynı kanunun ikinci maddesinde yaşanılan sosyal çevrenin ulaşılabilir olması için ulaşım öğeleri ile ilgili düzenlemeler gerçekleştirilmişti.

Bu düzenlemeler sonunda 5378 sayılı yasa, fiziki ve sosyal sorumlulukların yerine getirilmesi amacıyla ilgili kurumlara 7 yıllık bir süre tanımıştı. 7 Temmuz 2012 tarihinde biten sürede resmi kurum ve özel kuruluşların kulaklarının üstüne yatarak uyudukları görüldü. 7 yıl boyunca bir arpa boyu yol alınmamıştı. Devlet kendini cezalı duruma düşürmekten alıkoymak için süreyi üç yıl daha uzattı. 7 yılda çözümlenemeyen sorun 3 yıl içinde nasıl çözülür ben bilmiyorum. Bilen biri varsa söylesin.

Bu yaz olimpiyatlar yazıydı. Önce normal olimpiyat oyunları, ardından “Paralimpik”, yani engelli olimpiyat oyunları oynandı. Her ikisi de Londra’da  düzenlenen oyunlarda engelli sporcularımız beklenenin üstünde bir başarı yakaladılar. Az övünmedik hani. Ülkemizde engelli sporcu yetişmesi öncelikle insan hakları ilkesi gereğince oluşturulmak istenen fırsat eşitliği şartına bağlıdır. Bu şartlar gelişmiş ülkelerde yerine getirilmiştir. Olimpiyatlar nedeniyle seyrettiğim bir belgeselde bunlar anlatılmıştı. Londra engelli olimpiyatları sırasında sadece olimpiyat köyünde değil, kamuya açık her alanda, öncesinden günümüze, buradan da geleceğe uzanan biçimde, erişebilirlik-ulaşılabilirlikle de sınırlı kalmadan kullanılabilirliği de sağlanmış. Otellere gecelemeye gittiğinizde rampalar ve asansörlerdeki özeni tuvalet ve banyolarda da görürsünüz. Duvara sağlam biçimde tutturulmuş açılır kapanır tabureler, klozet kenarlarındaki oturma ve kalkmaya yardımcı tutamaklarlar, yer döşemelerinin kaymazlığı hep bu özenin göstergesiydi.

Bizde keşmekeşi andıran şehircilik içinde doğru dürüst yol, banket, erişime hazır binalar, engelliyi taşıyarak ulaşımı sağlayacak toplu taşıma araçları yaygın biçimde kullanılır durumda değildir. Siz hangi sporu yapmaya kalkarsanız kalkın sonuçta engellerle karşı karşıya mutlaka kalırsınız. Kısaca söylemek gerekirse “Fırsat Eşitliği”, “Pozitif Ayrımcılık” sözde kalmaktadır.

Engelli sorunu biter mi hiç? Her gün hükümetler eliyle yaratılmış sorunlar bir engelliyi daha zora sokuyor. Yeni düzenlemelerle engelli maaşı ve engelli bakım parası kesilmektedir. Kesilmekle kalmıyor geri ödemesi de isteniyor. Şu gerekçenin komikliğine bakar mısınız? Ailede bireylerden birinin evlenip evden ayrılması veya ölmesi durumunda kişi başına gelirde artış olacağı için bakım parası kesilir deniyor. Yada yıl sonu harcama faturaları içinde yaşam kalitesini arttırıcı engelli ihtiyacının dışında bir harcama yapıldığı saptanırsa da engelli bakım parası kesilirmiş. Engellinin bir otomobil veya minibüs gibi araç, yada taşınmaz bir malı üstünde varsa engelli maaşı kesilir. Yani anne babanızdan miras bir ev kalsa yanarsınız. Sorarım size; devletin bu yardımlarının IMF yardımlarından ne farkı var? IMF’yi anlarım, o geri ödenmek şartıyla kredi veriyor. O arada harcama kalemlerinizi düşürerek alacaklarını garantiye almak için ekonominize (burada gelişmiş ülkelerin siyasi kararlarını uygulatma düşüncesiyle IMF’yi kullanmasını unuttuğumu sanmayın) müdahale ediyor. Peki devlet engelli yurttaşına yardım adı altında ne veriyor; borç mu, maaş mı? Bu kadar keyfi uygulamalar ancak 3. dünya ülkelerinde olur. Önce engellinizi vererek sevindirin hayatını kolaylaştırın, sonrada verdiklerinizi geri alarak hem üzün hem gene hayatını zora sokun, olacak şey değil.       

Engelli dünyası şu sıralar böyle. Filmini de seyrettiğim o ünlü roman gibi “Engelli Dünyasında da Yeni Bir Şey Yok!”




Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Gazete Adresimiz: www.anadolumedyagrup.com


Yayın Tarihi: 24.09.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder