Necati Doğru ustamız yazmıştı:
Din böyle afyonlaştırılıyor diye. Ona geçmeden önce hızla sürüklendiğimiz
girdabı başka türlü gizlemek mümkün olamazdı demek istiyorum. Gerçektende hızla
sürüklendiğimiz girdap bizi yutacak kadar büyük bir girdap ve ordan kurtulmaya
nefesimiz yeter mi kim bilebilir? Daha önce Irak’ta yaşananlar, bizim için
sonuçları yönünden farklı olmayacak bir biçimde Suriye’de yaşanıyor. Arada
birde adına “Arap Baharı” denen Tunus, Mısır ve Libya krizleri yaşandı.
Sorarsanız halk uyanmıştı, artık oralarada demokrasi geliyordu.
Kaddafi’den barış ödülü alan
başbakanımızın Nato eliyle Libya muhaliflerini iktidara taşıma ve petrolünü
yağmalama harekâtına önce karşı çıkıp “Nato’nun orda ne işi var?” dedikten
sonra, daha önce Libya devletiyle yapılmış 15 milyar dolarlık anlaşmaları
hatırlatan müttefiklerin, Kaddafi sonrasında bu anlaşmaların askıya
alınabileceğini söylemeleri üzerine muhaliflere 300 milyon dolar yardım ederek
harekâtı desteklediğini hatırlıyorsunuz değil mi? Kıbrıs barış harekâtında uçaklarımız
uçsun, gemilerimiz yüzsün diye bedava petrol, bedava benzin vererek bizi
destekleyen Libya lideri Muammer Kaddafi BM’den çıkartılan acele bir kararla
Nato şemsiyeli İtalyan, Fransız ve Amerikan askeri gücüyle devrilmiş,
saklandığı kanalizasyon şebekesinde bulunup linç edilmiş, böylelikle onun linç
edilmesine neden olmuştuk.
Sırada Beşar Esad var. Onunlada
“komşularla sıfır sorun” adı altında çok samimi görüntüler çizmiştik. Hatta
batılı ülkelerin tepkisini çekeriz endişesiyle Beşar Esad’ın iki ülkenin
birleşmesi yönündeki teklifini erken bulmuştuk. Nerden nereye... şimdi Esad’ın
diktatör olduğu, halkına zulmettiği söyleniyor. Oysa gizlenen kürt devletini
kurma girişimidir. Suriye olayıda bunun bir parçasıdır, bu yüzden tıpkı Irak
gibi Suriye’ninde kuzeyi Suriye’den koparılmalıdır. Bütün gürültü bunun için
çıkıyor. İran işin ucunun sonunda kendisinede dokunacağını bildiği için
Suriye’ye sahip çıkıyor. Rusya’da kendini tekrar büyük güç olma konusunda bu
olayla sınayarak BM kararlarını veto ediyor. İyiden iyiye güç olmaya başlayan
Çin’de Rusya’yla birlikte hareket ediyor. Orta doğuda çok denklemli politikalar
uygulanıyor. Sonucun nerelere varacağını tahmin etmek pek kolay değil. Gün
geçtikçe ülkemizin giderek daha zorlu sürece gireceği görülüyor.
Böyle bir durumda ülkemizde
yapılanlar neler, merak etmez misiniz? Necati
Doğru’nun yazdıkları bu soruya cevap niteliğinde.
“Din işte böyle
afyonlaşıyor
Nesiller dindar yetişsin.
Meslekler varsın işsiz olsun.
İşte din böyle afyonlaşıyor.”
Nesiller dindar yetişsin.
Meslekler varsın işsiz olsun.
İşte din böyle afyonlaşıyor.”
Olur mu öyle şey, din nasıl
afyonlaşır? Bakın nasıl afyonlaşır? Necati
Doğru usta köşesinde bir araştırmanın sonuçlarını liste halinde yayınlamış.
O listede kimler işsiz görünce, toplumsal
yapı daha iyi anlaşılıyor. İşte o liste.
*
“Araştırma
sonuçlarını yazıyorum.
Türkiye’deki şu tabloya bakın:
Fen fakültesi mezunları işsiz.
Matematik mezunları işsiz.
Kimya mühendisleri işsiz.
Su ürünleri mühendisleri işsiz.
Biyoloji mezunları işsiz.
Ziraat mühendisleri işsiz.
Eczacılık mezunları işsiz.
Orman mühendisleri işsiz.
Veterinerler işsiz.
Öğretmenler işsiz.
İktisat mezunları işsiz.
Gazetecilik mezunları işsiz.
Bir tek imamlar işsiz değil.”
Türkiye’deki şu tabloya bakın:
Fen fakültesi mezunları işsiz.
Matematik mezunları işsiz.
Kimya mühendisleri işsiz.
Su ürünleri mühendisleri işsiz.
Biyoloji mezunları işsiz.
Ziraat mühendisleri işsiz.
Eczacılık mezunları işsiz.
Orman mühendisleri işsiz.
Veterinerler işsiz.
Öğretmenler işsiz.
İktisat mezunları işsiz.
Gazetecilik mezunları işsiz.
Bir tek imamlar işsiz değil.”
*
Peki bu işsizler ne yapıyor? İşe
girme konusunda yeterince gayret göstermiyorlar mı? Göstermez olurlar mı?
Gösteriyorlar elbette. Hepsinin hedefi tek! Gene Necati Doğrunun
yazdıklarından okuyoruz.
DEVAM EDECEK
Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Gazete Adresimiz: www.anadolumedyagrup.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder