28 Eylül 2012 Cuma

YAŞADIĞIMIZ GÜNLERİN ÖZETİNİN ÖZETİ


Bir koyup 3 alacağımızı söyleyen rahmetli Özal döneminde Amerika’nın ilk körfez harekâtından az önce Irak’ın Kuveyt’e girmesi sağlanmış, sonrada çıkması istenmişti. Saddam çıkmamakta biraz direnince nükleer silahlara sahip olduğu iddiasıyla vurulmuş zaten çıkmak için yer arayan Saddam şaşırtılmıştı. O sıralarda liboşlarımız demokrasinin Ortadoğu’ya da  geleceği umuduna kapılarak gönüllü kalemşörlüğe soyunmuşlardı. Irak’tan geri alınan Kuveyt gene Kuveyt Emirine teslim edilerek demokrasi samimiyeti konusunda liboşlarımıza güzel örnek olmuşlardı. Ama liboştu bunların adı, bir hoştu kendileri, rahat dururlar mıydı hiç? Onlar yol kazası olarak gördükleri bu durumun daha ileri bir boyutta, daha derin etkilerle bütün Ortadoğu’nun gerçek demokrasiye kavuşacağı masalını anlatmaya başladılar.

Bırakalım liboşları liboşluklarına devam etsinler. Şimdi bu masalı anlatacak değilim. Bu masalın gerisi; daha doğrusu asıl niyet masaldan daha önemlidir. Yapılmak istenen şey Ortadoğu’ya demokrasiyi getirmek değil, geniş ve güvenilir Pazar haline getirmek ve kaynaklarını yağmalamaktır. Onun adına demokrasi denebilirse artık..

İletişim çağında her şeyin açıkta yapıldığı, olan bitenin açıkça görüldüğü, hiçbir şeyin saklamaya gerek duyulmadığını söylesek abartmış olur muyuz? Günümüz emperyalizmi, karşısında direnecek bir güç olmadığı için göstere göstere oyununu oynuyor.

Emperyalizmin “öncü kuvveti” Amerika emperyalizminin dünyaya şekil verme amacıyla yaptığı müdahaleler, bu müdahalelere uygun bir durumu oluşturmak üzere kişileri güdülendirme propagandalarıyla sinema filminden müziğe kadar ne varsa kullanmaktadır. Bu ülkelerde “insan haklarının diktatörler tarafından rafa kaldırıldığı, ülkelerin içindeki etnik ve dini unsurların sistematik olarak ezildiği, bu nedenle bu ülkelere Özgürlük ve demokrasi götürmek gerektiği“ işleniyor.

Ne hikmetse Suudi Arabistan ve Katar gibi birkaç şeyhlik bu propagandanın dışında tutulmaktadır. Onlar haberimiz olmadan demokrasiye mi geçtiler yoksa? Yok canım, ne gezer? Onlara finansörlük verilmiş paşa paşa yerine getiriyorlar. Türkiye eliyle Suriye muhaliflerine yardım edilirken bu iki devletin 10 milyar dolarla katkıda bulundukları haberleri gazetelerde yer aldı.

Peki bunun bize yansımaları ne olacak? Sormaya bile gerek yok aslında. Her gün aldığımız şehit haberleri bize yansımaların ne olduğunun göstergesidir. Giderekte insan kaybımız artıyor. Sonuçta toprak kaybı riskide var.

Kayıplarımız iki nedene bağlanabilir;

1: Suriye kendi üstündeki eli çekmesi için Türkiye’ye misilleme yaptırıyor.
2: Ortadoğu’da kurdurulmak istenen kürt devletinin lideri Barzani için PKK saf dışı bırakılırken, AB gibi (Irak, Suriye, İran ve Türkiye’deki Kürtlerin ayrı ayrı kuracağı devletin ardından) bir kürt devletleri birliğiyle kurulacak birlikteliği savunan Türkiye Kürtlerinin savunucusu PKK, sahnede kalabilmek ve yapılan yeni anayasada isteklerinin karşılanmasını zorlamak amacıyla şiddeti ve terörü arttırıyor.

Her iki neden yaşadığımız günlerin özetidir aslında.

İşin dahada özetini ister misiniz? Amerika’daki “Coni”ler zenginliklerini kaybetmesin diye genelde Ortadoğulular, özelde Türk “Can”lar katledilmektedir. Kimileri buna bilerek veya bilmeyerek alet olmaktadır.

Kimileri sözcüğünün içini istediğiniz kişi ve partilerle doldurabilirsiniz. İktidar, muhalefet yada Ali ile Veli fark etmez, gönlünüzden kim geçerse uygundur.

En uygunu bana göre öncelikle iktidardır.




Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Gazete Adresimiz: www.anadolumedyagrup.com


Yayın Tarihi: 21.09.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder