Biten eylüle merhaba demek zordur, gelen ekime merhaba
demekte.. Hep bir omuzum üşür derin uykularda. Hep kar yağar düşüncelerime.
Ekimin ardında kasım bekler. Sisli kasımlar..
Belli belirsiz nesneler göz kırpar içinde, siz acaba
dersiniz, doğrumu gördüm? Bazen sisler aralanır içindekileri aşikar ederde
doğru gördüğünüzü anlarsınız. Keşke görmeseydiniz sisli kasımları, keşke
olmasaydı kasımların içinde omuz üşümelerim. Şairlere inat umudu yiyorum katık
edip ekmeğime. Her kasıma rağmen her kısmıyla tükenecek sandığım ve bitmesinden
korktuğum umut yeniden çoğalıyor. Yarınlar hepimizin çünkü.
Dünlerden bugünlere uzanan yoldan gelen şairimiz Müştak
Erenus’a yer vermeden önce kendisini tanıyalım.
MÜŞTAK ERENUS
1915 Afyonkarahisar doğumlu olan şairimiz ilk ve orta
öğrenimini burada okudu. 1940 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni
bitirdikten sonra Avukat olarak çalışma hayatına atıldı. 1940’lı yıllarda “Yücel”
dergisiyle tanıştı. Derginin etrafında
toplanan genç şairler arasında anıldı. İlk şiirleri “Yücel”in yanı sıra
Yenitürk, Kaynak, Şadırvan dergilerinde de yayınlandı. Asıl kişiliği 60’lı ve
70’li yıllardaki şiirleriyle yeni bir aşamaya ulaşarak belirginlik kazandı.
ESERLERİ
Şiirler (1965)
Ölmeye Vakit Yok (1976)
Duyuru (1979)
Çağırın Gidenleri (1986)
Sermaye Destanı (1987)
Kalk Geleceğe Oturdun (1991)
Şiirler (1965)
Ölmeye Vakit Yok (1976)
Duyuru (1979)
Çağırın Gidenleri (1986)
Sermaye Destanı (1987)
Kalk Geleceğe Oturdun (1991)
...
BİRAZ DAHA
Bir uzun öykü biter
Yorulur kişileri
Girer derede yıkanır
Yollar inatçıdır
Keçiler ağaçlara tırmanır
Döner döner de bir Temmuz günü
Böceklerle bir köşede tükenir
Çalkanır güçlü denizler
Bütün o delilikler üstüne
Devrilir devrilir de
Varır bir çöplükte yorulur
Yurdum benim
Taşım toprağım
Göğüm ağacım
Çiçekli dikine dikine yamacım
Gelir gelir de
Kötü bir güne dayanır
O öykü öyle bitmez
Yorulmaz kişileri
Varır gün ışığına şöyle
Yunar, yenilenir
Yolların inatçılığı nicedir
Ağaçlarda keçilerin başı vurulur
Köşeler dolandığı yerde düzlenir
Alır bir soluğa götürür
Çalkanır güçlü denizler
Bütün o erdemlikler üstüne
Yücelir yücelir de
Varır o köhneyi kurutur
Yurdum benim
Taşım toprağım
Göğüm ağacım
Gelin çiçekli köklü ağacım
Elbet bir gün gelir
o güzel güne uyanır.
Yorulur kişileri
Girer derede yıkanır
Yollar inatçıdır
Keçiler ağaçlara tırmanır
Döner döner de bir Temmuz günü
Böceklerle bir köşede tükenir
Çalkanır güçlü denizler
Bütün o delilikler üstüne
Devrilir devrilir de
Varır bir çöplükte yorulur
Yurdum benim
Taşım toprağım
Göğüm ağacım
Çiçekli dikine dikine yamacım
Gelir gelir de
Kötü bir güne dayanır
O öykü öyle bitmez
Yorulmaz kişileri
Varır gün ışığına şöyle
Yunar, yenilenir
Yolların inatçılığı nicedir
Ağaçlarda keçilerin başı vurulur
Köşeler dolandığı yerde düzlenir
Alır bir soluğa götürür
Çalkanır güçlü denizler
Bütün o erdemlikler üstüne
Yücelir yücelir de
Varır o köhneyi kurutur
Yurdum benim
Taşım toprağım
Göğüm ağacım
Gelin çiçekli köklü ağacım
Elbet bir gün gelir
o güzel güne uyanır.
Müştak Erenus
***
BU GÜNLER
Üstümüzde bu şaşkın
bulutlar
Küskün bir telâşın peşinde
Nereye gidiyorlar
Ve de bu günler neyi getiriyor böyle
Ve de niçin götürmüyorlar getirdiklerini
Bıktıramazsınız bizleri günlerimizden
Umutlarımız çocuklarımızın gözlerine emanet
Ve de içimizdeki bu tosun sevgi
Yağma yok
Yedirmeyiz kimseye.
Küskün bir telâşın peşinde
Nereye gidiyorlar
Ve de bu günler neyi getiriyor böyle
Ve de niçin götürmüyorlar getirdiklerini
Bıktıramazsınız bizleri günlerimizden
Umutlarımız çocuklarımızın gözlerine emanet
Ve de içimizdeki bu tosun sevgi
Yağma yok
Yedirmeyiz kimseye.
Müştak Erenus
***
ÇOCUKLAR AĞLAMASIN
Çocuklar
Ağlamasın
Hiç ağlamasın
Güneşte yunmuş bir damla su.
Ama siz ağlayın payınıza düşeni
Bilerek, ederek
Ve de hiç hak geçirmeden
Şu perişan rahatlığınıza
Ne hale getirdiğiniz bu dünyaya
Namusluca, utanarak ağlayın
Ama çocuklar ağlamasın
Hiç ağlamasın
Hiç ağlamasın
Güneşte yunmuş bir damla su.
Ama siz ağlayın payınıza düşeni
Bilerek, ederek
Ve de hiç hak geçirmeden
Şu perişan rahatlığınıza
Ne hale getirdiğiniz bu dünyaya
Namusluca, utanarak ağlayın
Ama çocuklar ağlamasın
Hiç ağlamasın
Müştak Erenus
***
DELİLER
Bir gök var üstümüzde
Yıldızlar bir ipte dizi
Bizi gözetleyen varsa yukarda
Neyimiz var ki gizli
İşte insanlar sokaklarda
Kimimiz aç, kimimiz dertli
Gülenlerimiz varsa meydanlarda
Deli
Yıldızlar bir ipte dizi
Bizi gözetleyen varsa yukarda
Neyimiz var ki gizli
İşte insanlar sokaklarda
Kimimiz aç, kimimiz dertli
Gülenlerimiz varsa meydanlarda
Deli
Müştak Erenus
***
ELİN BOZUĞU
Sen karanlıkta hiç
türkü söyledin mi
Türkü söyledin mi hiç karanlığa
Hiç yemin ettin mi gönülden
Katıldın mı bir inanca
Yürek dolusu binlerle
Hiç sevdin mi ha
Sevdin mi?
Hadi be.
Türkü söyledin mi hiç karanlığa
Hiç yemin ettin mi gönülden
Katıldın mı bir inanca
Yürek dolusu binlerle
Hiç sevdin mi ha
Sevdin mi?
Hadi be.
Müştak Erenus
***
GÜNÜN İÇİNDEKİ
Bu bağışlanmak isteği
de
Nerden çıktı şimdi
Cam gerisinde bir başına
Şu kumrunun gözleri
Yeşille karmakarışık
Bir türlü anlayamıyorum
Bu bağışlanmak isteği de
Nerden çıktı şimdi
Bir ömür boyu
Birbirimizi görmediğimiz
Bu güzel başım
Ve sanki bir inada
Yürütüp getirdiğim bu ayaklar
Ve nedense her sarhoşluğumda
Bakıp da özür dilediğim bu ellerim
Bugün benden ayrı ve uzak
Ve güzel güneşe gülüyorlar
Fena yakalandım bu sabah
Göğün mavisine
Nerden çıktı şimdi
Cam gerisinde bir başına
Şu kumrunun gözleri
Yeşille karmakarışık
Bir türlü anlayamıyorum
Bu bağışlanmak isteği de
Nerden çıktı şimdi
Bir ömür boyu
Birbirimizi görmediğimiz
Bu güzel başım
Ve sanki bir inada
Yürütüp getirdiğim bu ayaklar
Ve nedense her sarhoşluğumda
Bakıp da özür dilediğim bu ellerim
Bugün benden ayrı ve uzak
Ve güzel güneşe gülüyorlar
Fena yakalandım bu sabah
Göğün mavisine
Müştak Erenus
***
İNADIN GÜZELİ
Kuzguncukta nenemin
evi
Nazarlığı yumurtadan çiçekler
Telaş toplardı nenemin elleri
Şeftali yemiş kardeşim
Ağzı pembe bulaşık
Ben daha oynayacağım derdi.
Bazen insanın aklına gelmiyor değil
Hani gidip de şöyle
Gül fesliğen olup dönmek diyorum
Yok öyle yağma şey
Güzelim umutlar içindeyim bu dünyada
Yaşayacağım diyorum.
Nazarlığı yumurtadan çiçekler
Telaş toplardı nenemin elleri
Şeftali yemiş kardeşim
Ağzı pembe bulaşık
Ben daha oynayacağım derdi.
Bazen insanın aklına gelmiyor değil
Hani gidip de şöyle
Gül fesliğen olup dönmek diyorum
Yok öyle yağma şey
Güzelim umutlar içindeyim bu dünyada
Yaşayacağım diyorum.
Müştak Erenus
***
KAPIN ÇALINIYOR
Bir söğüt dalının
yeşilini getirdim sana
Üstünde kelebeğin mavisi
Durma işte öyle
Niye geldin diye sorma
Bir nar ağacı gibiyim tepeden tırnağa
Geldim bu söz dinlemez sevgiyle böyle.
Üstünde kelebeğin mavisi
Durma işte öyle
Niye geldin diye sorma
Bir nar ağacı gibiyim tepeden tırnağa
Geldim bu söz dinlemez sevgiyle böyle.
Müştak Erenus
***
LORCA KARDEŞİM
Ölmek istemiyorum
diyordu içinden.
İri taşlı kirli bir duvar önünde
Fazla bekletilmeden
İki beyaz bulut geçti
Ve iki beyaz kelebek
Mavi bir diken üstünde
Sevişemeden uçtular.
Her şey ortada soğuktu
Ve güneş
Sabahları bilerek dikine çıkıyordu.
Biz bütün bu olanları
Anlaşılmaz bir uzaktan seyrettik
Kapılarımız inadına üzerlerimize çiviliydi.
Korkak sokaklarda sarı ışıklar
Geceler boyu çekinmeden umutları yedi.
Bilinen bir dua için eğri çıkıyordu tepeyi.
Berikiler orta yerde durup
Bir başka şarkı tutturdular
Ve sabahları boşuna erkende
Budalaca düşlerini anlatıyorlardı.
Biri bir kuyu dibinde
Dipten yukarı ışıklara bakıyordu
Yukarda çırpınan bir böcek
Boşuna suyu karıştırıyordu.
İki beyaz bulut
Ve iki beyaz kelebek
Mavi bir diken üstünde
Sevişemeden uçtular
Gün ertesi
Çirkin bir ışıkta
O yıkık taşlı kirli duvar önünde
Koca kafalı bir koyun otlattılar.
İri taşlı kirli bir duvar önünde
Fazla bekletilmeden
İki beyaz bulut geçti
Ve iki beyaz kelebek
Mavi bir diken üstünde
Sevişemeden uçtular.
Her şey ortada soğuktu
Ve güneş
Sabahları bilerek dikine çıkıyordu.
Biz bütün bu olanları
Anlaşılmaz bir uzaktan seyrettik
Kapılarımız inadına üzerlerimize çiviliydi.
Korkak sokaklarda sarı ışıklar
Geceler boyu çekinmeden umutları yedi.
Bilinen bir dua için eğri çıkıyordu tepeyi.
Berikiler orta yerde durup
Bir başka şarkı tutturdular
Ve sabahları boşuna erkende
Budalaca düşlerini anlatıyorlardı.
Biri bir kuyu dibinde
Dipten yukarı ışıklara bakıyordu
Yukarda çırpınan bir böcek
Boşuna suyu karıştırıyordu.
İki beyaz bulut
Ve iki beyaz kelebek
Mavi bir diken üstünde
Sevişemeden uçtular
Gün ertesi
Çirkin bir ışıkta
O yıkık taşlı kirli duvar önünde
Koca kafalı bir koyun otlattılar.
Müştak Erenus
***
MERHABA YERYÜZÜ
Eşref saati hayra
dolu
Bir cömert günün ortasında
Dönüp de yaşar mısın deseler
Uzayası şu güdük ömrünü
Ve verseler elime anahtarlarını
Tüm geçmiş günlerimin
İstemem derim.
Kalsın eksiğinde o kullanılmış günler
Bir su damlası telaşında
Elini öptüğüm ilk sevgilim
Düşlerimle oynaşan o haşarı renkler
Ve Şükriye anamın ölümü ile yalnayak
Eskişehir istasyon yolu..
İstemem derim
İstemem.
Kalsın eksiğinde o tükenmiş günler
Ama bugün
Yaşamın bu şaşkın destursuz cümbüşünde
Cenklisi cefalısı
Mutlusu belalısı
Benim hepsi bütün günlerim
Hepsi benim
Geceye ateş yakmış
Dağ başındaki bir keşiş inadıyla
Bir cömert günün ortasında
Dönüp de yaşar mısın deseler
Uzayası şu güdük ömrünü
Ve verseler elime anahtarlarını
Tüm geçmiş günlerimin
İstemem derim.
Kalsın eksiğinde o kullanılmış günler
Bir su damlası telaşında
Elini öptüğüm ilk sevgilim
Düşlerimle oynaşan o haşarı renkler
Ve Şükriye anamın ölümü ile yalnayak
Eskişehir istasyon yolu..
İstemem derim
İstemem.
Kalsın eksiğinde o tükenmiş günler
Ama bugün
Yaşamın bu şaşkın destursuz cümbüşünde
Cenklisi cefalısı
Mutlusu belalısı
Benim hepsi bütün günlerim
Hepsi benim
Geceye ateş yakmış
Dağ başındaki bir keşiş inadıyla
Müştak Erenus
***
ÖLMEYE VAKİT YOK
İnanmak gerekir
güne
Bütün dertleriyle dün
Durmayın çaba getirin güne
İnsanlar güzeldir
İnsanlar iyidir
İnsanlar güçlüdür
İnanmak gerekir güne.
Kocaman bir yürek taşıdım getirdim
Bütün umacılardan korkusuz
Gelincikler der güzel
Sınırlardan üste
Tüm bayraklardan renkli
Yaşamın temel direği
İnanmak gerekir güne.
Gelincikler toprakta gelindin
İnsanın umudu insanda.
Gerçek korkmadan soyunur
Güzelim güneş alnında.
Kocaman bir yürek taşıdım getirdim
Tüm bayraklardan renkli
Peter Con Pietro Petrovna
Ali
Bütün dertleriyle dün
Durmayın çaba getirin güne
İnsanlar güzeldir
İnsanlar iyidir
İnsanlar güçlüdür
İnanmak gerekir güne.
Kocaman bir yürek taşıdım getirdim
Bütün umacılardan korkusuz
Gelincikler der güzel
Sınırlardan üste
Tüm bayraklardan renkli
Yaşamın temel direği
İnanmak gerekir güne.
Gelincikler toprakta gelindin
İnsanın umudu insanda.
Gerçek korkmadan soyunur
Güzelim güneş alnında.
Kocaman bir yürek taşıdım getirdim
Tüm bayraklardan renkli
Peter Con Pietro Petrovna
Ali
Müştak Erenus
***
TAŞLI YAZI
Üç el yamanmıştı
geceye sivri
Korkunun ötesinde ateş yakmıştı çocuk
Kimse bir şey diyemedi
Önce bir yerinden başladı
Kocaman kara kırmızı mor
Kımıldadı deli taşlar, denizler bitti
Çıldırıyordu yağmursuz toprak
Kaynadı ağaçlar kuşlar bulutlar
Doğa yarattıklarını yedi
Sustu insansız dağ taş yorgun
Delinmiş göklerde yıldızlar yerlerine dönüyorlardı
İşte bu upuzun sersemlikte
Çatladı bir küçük taşın sabrı
Daha küçük bir böcek çıktı güne
Yaşamı müjdeledi
Utandı önce o korkusuz kara kırmızı mor
Boşluklara çakılı ışıklar
Doğacak çocuklara sevindi
Açıldı hemen koca gökler
İnatçı bir son bitiyordu
Tüm yağmurlar indi
Üç el yamanmıştı geceye sivri
Ateş yakmıştı çocuk geceye
Kimse bir şey diyemedi
Şimdi yine döndük geldik
Atomlarla
Bu bitmeyen son
Nagazakide kırmızı elbiseli çocuk
Okşarken parlak düğmelerini
Bir anda yamandı göklere
O küçücük güzel elleri
Ve işte görüyorsunuz
Kimse bir şey diyemedi.
Korkunun ötesinde ateş yakmıştı çocuk
Kimse bir şey diyemedi
Önce bir yerinden başladı
Kocaman kara kırmızı mor
Kımıldadı deli taşlar, denizler bitti
Çıldırıyordu yağmursuz toprak
Kaynadı ağaçlar kuşlar bulutlar
Doğa yarattıklarını yedi
Sustu insansız dağ taş yorgun
Delinmiş göklerde yıldızlar yerlerine dönüyorlardı
İşte bu upuzun sersemlikte
Çatladı bir küçük taşın sabrı
Daha küçük bir böcek çıktı güne
Yaşamı müjdeledi
Utandı önce o korkusuz kara kırmızı mor
Boşluklara çakılı ışıklar
Doğacak çocuklara sevindi
Açıldı hemen koca gökler
İnatçı bir son bitiyordu
Tüm yağmurlar indi
Üç el yamanmıştı geceye sivri
Ateş yakmıştı çocuk geceye
Kimse bir şey diyemedi
Şimdi yine döndük geldik
Atomlarla
Bu bitmeyen son
Nagazakide kırmızı elbiseli çocuk
Okşarken parlak düğmelerini
Bir anda yamandı göklere
O küçücük güzel elleri
Ve işte görüyorsunuz
Kimse bir şey diyemedi.
Müştak Erenus
***
YARINA AÇAN GÜL
Gergefte kırmızı bir
gül gibiyiz
Umutlu ve keyifli
Onurluyuz bu kavgamızda
Öyle bir güç taşıyoruz ki
Kime ne zaman nerede demeden
İşte buradayız.
Bir çelik ki bu zincirin halkaları
Bilek bilek korkusuz
Yılmayan bu yürek güzelliğinde
Böyle elele.
Umutlu ve keyifli
Onurluyuz bu kavgamızda
Öyle bir güç taşıyoruz ki
Kime ne zaman nerede demeden
İşte buradayız.
Bir çelik ki bu zincirin halkaları
Bilek bilek korkusuz
Yılmayan bu yürek güzelliğinde
Böyle elele.
Müştak Erenus
***
YÜREĞİN VAR YA
YÜREĞİN
Geceleri yıldızlar
örter üstünü
Bilirsin de yine üşürsün.
Kaçışır boşluğa bu korkak sözcükler
Kan ter içinde.
Susar düşünürsün.
Boşuna mı sana bu sevda yaşamda
Bu yürek
Bu insan onuru.
Gölgelerimiz makaslanmışsa yollarda
Silkele bi kez kendini
At üstündeki kurumuş kalmışları
Yaprakları yeniden güneşe
Tut renkleri ellerinden.
Ha şöyle.
Bilirsin de yine üşürsün.
Kaçışır boşluğa bu korkak sözcükler
Kan ter içinde.
Susar düşünürsün.
Boşuna mı sana bu sevda yaşamda
Bu yürek
Bu insan onuru.
Gölgelerimiz makaslanmışsa yollarda
Silkele bi kez kendini
At üstündeki kurumuş kalmışları
Yaprakları yeniden güneşe
Tut renkleri ellerinden.
Ha şöyle.
Müştak Erenus
Bu haftada bir şair ve şiirlerine yer verdiğim bu yazının
sonuna geldik. Her şey gönlünüzce olsun. Esen kalın.
Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Gazete Adresimiz: www.anadolumedyagrup.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder