30 Ekim 2012 Salı

KUMDAN RESİMLER


Siz hiç kum üstünde gene kum kullanılarak resim yapılırken gördünüz mü? Ünlü tv program yapımcı ve sunucusu Acun Ilıcalı’nın “Yetenek Sizsiniz” yarışmalarını izlediyseniz görmüş olmalısınız. Orda bir yarışmacı böyle resimler yaparak yarışmıştı. Resimler diyorum çünkü yarışma sırasında kendisine verilen süre içinde tek bir resim yapmıyordu. O resimler bazen üstüne koya koya gelişip, birbirini izleyerek süreklilik kazanıyordu. Bazende resim alanını, yani tuval diyebileceğimiz kum dolu bir çerçeveyi ressam (yarışmacı) elinin tersiyle önceki yaptıklarını silerek yeni resme yer açıyordu. Burada bir sinema filmi izler gibi resim yapılışını izliyorduk. Gerçektende ustaca resim yapılıyordu. Her geçiş aşaması ortaya çıkan resim kadar ilgi çekiciydi. Kum aynı kumdu. Değişen bir şey yoktu. Söz konusu olan sadece iki usta elin becerisiydi.

Bunu toplumsal yapımıza da uygulayabiliriz. Siyasi iktidarlar toplumu o tuvaldeki kum gibi istedikleri biçimde elbette hassas bir dengeyi gözeterek kullanıyorlar. Kumun bir algısı yok fakat toplumun hem algısı hem istenci (iradesi) var. Gelgelelim toplumu güdülendirmek için sayısız yöntemlerin uygulanabileceği sayısız araç devreye sokuluyor. Bunu ressamın elleri olarak görecek olursak ortaya çıkan manzara anlaşılır sanırım. Ekonomik çıkar sağlamakta yöntem veya araçlardan sadece biridir ama belki de en önemlilerinden biridir.

Her iktidar döneminde türeyen zenginler başka nasıl anlatılabilir? Bu zenginliği partiye olan bağlılıkları ve aldıkları sorumluluklarıyla elde eden olduğu kadar, parti liderine veya etkili bir isme yakınlıkla elde edenlerde vardır. Birde bunun dışında olup umut besleyenler var ki onları izlemek hayli keyif verici.

Umutla beklenti içine girerek iktidarın destekçisi olanların çok şekilci olduklarını görmemek mümkün değil. Erkekler bıyık kesimine bile önem verirken eşlerini partili kadınlarla beraber olmaya teşvik ediyorlar. Eşlerde açık dolaşırken aniden türban takar hale geliyorlar. Kimsenin örtünmesine karşı değilim. Herkes inancı doğrultusunda davranma hakkına sahiptir. Karşı olduğum bu çıkar çevrelerinin dini oyuncak haline getirmeleriyle, türban takarak örtündüklerini sananların daha çekici, göz alıcı olmalarıdır. Ama bugünkü konumuz bu değil bu bölümü daha fazla uzatmayacağım.

Şekilciliğe dönecek olursak, ne çok badem bıyıklı var farkında mısınız? Pala bıyık, pos bıyık, gaytan bıyık kalmadı. Başbakan bıyığı denebilecek makineyle tıraşlanmış kirli sakal gibi duran badem bıyıklar şimdi gözde. Kırk yılda gele gele geldiğimiz yer gene bıyıklardır. Bu ne demektir biliyor musunuz? Ne kadar yol alırsanız alın eninde sonunda güdülen amaçla gösterilen şey şekilcilikten başka bir şey değil demektir. Buda siyasetçinin elindeki toplumun, tıpkı ressamın elindeki kum gibi malzeme olmaktan kurtulamayacağını gösterir. Devirler, dönemler ne olursa olsun öyledir de.

Peki içerde durum böylede dışarıda nasıl? Her ülkenin iç işleri kendini ilgilendirir diyeceğim, diyemiyorum. Keşke öyle bir dünya olsa! Yok ki!.. uluslar arası  boyutta da o ressamın rolünü büyük devletler oynarlar. Diğerlerine kum olmak düşer. Ülkesini zorbaca yöneten iktidarlar bile dışarıda süt dökmüş kedi kadar uysallaşabiliyor. Büyük ülkeleri ziyarete giden küçük ülke yöneticilerinin foto muhabirlerine verdikleri pozlar her şeyi anlatıyor. Büyük ressamın isteklerini yapmak üzere emir almaya hazır oldukları her hallerinden anlaşılıyor.




Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Gazete Adresimiz: www.anadolumedyagrup.com


Yayın Tarihi: 01.10.2012 
    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder