30 Ekim 2012 Salı

ÜLKEMİZDE DARBELER

Ülkemizde ikisi fiili, yani doğrudan, ikisi dolaylı olmak üzere dört askeri darbe yaşanmıştır. Arada Aydemir harekâtı olarak bilinen liderliğini Talât Aydemir’in yaptığı, yandaşı Fethi Gürcan’la birlikte kara harp okulu öğrencileriyle cumhuriyetin kuruluş felsefesinden uzaklaşıldığı düşüncesiyle gerçekleştirmek istediği iki darbe girişiminden de söz etmek gerekir. Cumhuriyet tarihimizde bugüne dek 89 yılda 6 askeri darbe olmuş, son darbe hariç hepsinde bir şekilde kan dökülmüştür. 1960 darbesi bir başbakan ve iki bakanın, 1962 ve 1963 başarısız darbe girişimleri de Talât Aydemir ve Fethi Gürcan’ın idamına neden olmuştur. Başbakan Adnan Menderes ve iki bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile Hasan Polatkan darbeye maruz kalarak, Talât Aydemir ve Fethi Gürcan ise bizzat darbe yapma girişiminde bulunarak hayatlarını kaybettiler.

1971 muhtırası ve 1980 askeri darbesiyle yüksek düzeyli kişilerin idamından sağ ve sol görüşlü halk çocuklarının idamına geçildiği söylenebilir. 28 şubat 1997 post modern darbesi tıpkı 1971 muhtırası gibi askerin perde arkasında kaldığı, parlamentoyu lağvetmediği darbe olmuştur. Sadece son darbede idam cezası uygulanmamıştır.

Darbelerin sosyolojik olgusu vardır. En çokta siyasetin tıkanması halkın umutsuzluğa düşmesi gösterilir ki, aslında siyasi ve ekonomik çevrelerin uzlaşmaz çelişkisi bunu doğurur. Ortam buna uygun olmasa bile uygun hale dış güçler tarafından getirilir. Geçmişte, dünyanın iki kutuplu olduğu dönemde Sovyetler Birliği ile (şimdiki Rusya) ABD bu konuda çok önemli roller aldılar. İki ülkede sahip oldukları mevzileri kaybetmek istemediği için, küçük ülke ordularını kendi lehlerinde çok sık harekete geçirmişlerdi. Amerika’nın arka bahçesi Latin Amerika ülkeleriyle, Nato’nun ileri uc ülkesi Türkiye’deki darbeleri başka hiçbir türlü açıklamak mümkün değildir. İlk Süleyman Demirel hükümetlerinin vazgeçilmez dışişleri bakanı İhsan Sabri Çağlayangil “altımızı oymuşlar haberimiz yok!” diyerek bu duruma vurgu yapmıştı.

Sovyet cumhuriyeti yıkıldıktan sonra tek kutuplu kalan dünyada darbeler demokrasi ihracına yöneldiği için artık orduların tutucu olduğu, var oluş nedenlerinden taviz vermediği ve kendilerinin görüşlerine direniş gösterdikleri gerekçesiyle ABD tarafından terk edilip, ülkemizde olduğu gibi komuta düzeyi yerel hükümetler eliyle bertaraf edilerek istedikleri yapıyı kurdurmaya çalışmışlardır. Kafkaslardaki adıyla “Turuncu Devrim” seçimlerle yandaş iktidarlar oluşturulurken, Arap yarım adasının bir kısmıyla Kuzey Afrika’nın gene bir kısmının içinde olduğu bölgede sivil, asker karışımı milis kuvvetleri oluşturularak (ki bunların adı aktivistlerdir), adına “Arap Baharı” denen kalkışma başlatılmıştır. Halklar neyi istediklerinin farkında olmadan kendilerini muhalif hareketin içinde bulmuşlardır. Libya ve Kaddafi’nin karşılaştığı, sonunda Kaddafinin katledilmesine yol açan muhalif eylemi başka neyle açıklayabilirsiniz ki... Tunus, Libya ve Mısır’ın ardından Suriye karıştırıldı.

Biz gene ülkemize dönelim ve Prof. Dr. İzzettin Önder’in sözlerine kulak verelim

“Cumhuriyet bir kuruluş siyasetidir; radikal bir sosyal dönüşüm projesidir. Cumhuriyet kalkışı maalesef ancak kısa süreli başarılı olmakla birlikte, toplumun çağdaşlık yolunda mesafe almasında önemli katkılar yapmıştır. 2023 yılı hedeflenerek günümüzde yürütülen sosyal ve siyasal dönüşüm projesi ise ‘Çağdaş Cumhuriyet’ kalkışıyla bir şekilde hesaplaşma projesi olarak gelişmektedir. Devleti ele geçirenlerin bu projenin fevkalade ustalıkla yürütülme sürecinde baskı aracı olarak uygulamaya koydukları siyasi tutuklama ve davalar olağan yargılama sistemi içinde değerlendirilemez. Zaten amaç da hukukun kurallarını uygulamak değil, siyasal amacı sağlamada hukuku bir araç olarak kullanmaktır.”

Niçin? Orta doğuya demokrasi ihraç etmek için tabii. Yani liberal kapitalizmi, sosyalist blok gibi bir engelde olmadığı için, yaymak ve kapitalizmin pazar ve kaynaklara doğrudan ulaşarak rahatlaması için tabii.. içerdeki muhalefetle büyük ülkelerin çıkarları uyuşunca her türlü zemin kolayca oluşturulur. Nitekim bütün dünyada egemen güçlerce oyun böyle oynanıyor.

***

Kurban bayramı nedeniyle 1 hafta kadar bu köşede olamayacağım. Tekrar buluşuncaya kadar sizlerden ayrılırken yarın başlayacak kurban bayramınızı en içten dileklerimle kutlarım. Nice mutlu bayramlara..


Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Gazete Adresimiz: www.anadolumedyagrup.com


Yayın Tarihi: 24.10.2012    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder