Kuşkuya kapılmamak elde mi?
Ortada yanlış anlama vardı ama kim yanlış anlamıştı? Kendilerine Ankara’dan
telefon eden eşinin kız kardeşine telefon açıldı. Debre’li teyze kızının ölüp
ölmediği soruldu. Ölmediği, kendisiyle telefonla görüşüldüğü haberini alınca
ferahladılar. Yaşayan birisinin üzerinden gelişen tartışma çirkin tartışmaydı.
Taraflardan biri Debre’li teyze kızının öldüğüne dair iddianın sahibiydi. Sanki
bu iddiası o teyze kızının hayatından daha önemliydi. Haklılığının kanıtlanması
için teyze kızı gerçekten ölmüş olsa üzülmekten öte mutlu olacaklardı.
Bayram sonrasıydı. Bayram
ziyaretlerini misafir çokluğundan gerçekleştiremedikleri ve eşinin sağ olan
teyzesinin hal ve hatırını soramadıkları için biraz mahcubiyet hissediyorlardı.
O gün koca teyzeyi görmeye elini öpmeye karar verdiler. Eşi yaşamıyor bile olsa
onun adamlarına saygı göstermekten bir gün bile vazgeçmemişti. Rahmetli eşinin
öldüğü söylenen teyze kızının kızı ziyarete gidilen teyzenin görümcesinin
oğluyla evliydi. Bütün bu olaylar bu açıdan bakıldığında bütün olan bitenler
herkesi ilgilendirecek kadar yakın akrabalar arasında olup bitiyordu.
Baypaslı ikinci hanım kızını alıp
rahmetli eşinin teyzesinin evine vardığında kendilerine gelmekte olan ev sahibi
gelini ve oğlunu merdivenlerden inerken yakaladılar. Onlarda bayram ziyaretine
gelememişlerdi. İnsanlar yaşlandığında torun torbanın bekçisi oluyor bir
bakıma. Bir evde dahada büyük yaşlı veya yaşlılar varsa öyle kolay kapı dışarı
çıkılabilir mi?
Neyse, gelip de şimdi kapı
eşiğinde olanlar; “niyetlenmişsiniz madem bize gidelim”, merdivenden inenler,
“a..a.. olur mu canım siz buraya kadar gelmişsiniz, buradan geri mi dönülürmüş”
sohbetleriyle buyur edildiler. Oturup hal hatır sorma faslı bittikten sonra
günün konusu ister istemez açıldı. Koca teyzenin oğlu cenaze evini aradığını
Debre’li teyze kızının da öldüğünü öğrendiğini söyledi. Siz ölmediğini kimden
öğrendiniz diye sorunca baypaslı ikinci hanımın kızı “küçük halamı aradık, o
öldüğü söylenen teyzenin kızını aramış. Annesi de yanındaymış, hatta halam
onunla da konuşmuş” deyince ortadaki çelişkiyi yaratanın kendilerinin olduğunu
fark eden koca teyzenin oğlu ayağa kalkarak “keşke öyle olsa, Allah vermesin
ama ben öldüğünü duydum” diyeceği yerde, “kızım beni sinir etme, ben o evle, ve
söylediğin kişilerle bir saat konuştum” diyerek azarladı. Sanırdınız ki biraz
sonra tokat faslı da başlayacak. Hışımla telefona sarıldı, bir numara çevirip
açılmasını bekledi. Açılır açılmaz hal hatır sormadan direk olarak “sana bir
şey soracağım senin annen öldü mü?” diye sorunca Makedonya Ohri’yi halasının
oğluyla evli teyze torununu aradığı anlaşıldı. Karşı taraftan “hayır, çok şükür
hayatta” cevabını alınca suratı düştü.
Sonradan hatanın nerde olduğunu
baypaslı ikinci kadın çözmüştü. “Bir saat telefonda konuştum” diyen adam
konuştuğu halasının gelini-teyzesinin torununun evlendiği sıralarda ölen babasını
kastederek öksüzdüm şimdide yetim kaldım dediğini zannetmişti. Baypaslı ikinci
kadın aynı kişiyi arayınca olayın tahmin ettiği gibi geliştiğini gördü. Meğer
teyze torunu sülâlenin gelini kendisininde teyze oğlu olan ve Türkiye’ye
gelmeyerek sağ kalan yaşlı adamın küçüklüğünde yetim ve öksüz kalışı
hatırlanarak, şimdi eşi ve çocuklarını kaybettiği için bir kez daha yetim ve
öksüz kaldığını yarım yamalak Arnavut şiveli Türkçesiyle söylediği için,
Debre’li teyze kızının da öldüğünü sanmışlardı.
*
Her insan kendini haklı görür.
Haklı olduğuna inanmadığı olayda da ya itibarını yada hayatını korumak için
haklı olduğunu kanıtlama çabasına girer. Bazen de yanılgısının farkına varmaz
ve bu çabası kuru bir inada dönüşür. Kuru inadın içinde birine gerçeği göstermek
ne zordur. Sırf bu inat yüzünden herkese kırıcı olabilirler. Oysa inadı kıran
bir özür dilemedir. Hata yapılabilir, hatasız insan yok! Erdemli insan bunu
bilip hatasından dönerse daha da büyür.
Bunun işareti de bir özürdür. Öfkede
neyin nesi..
Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Gazete Adresimiz: www.anadolumedyagrup.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com
Yayın Tarihi: 05.10.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder