Canlılar içinde elde ettiklerini
kâh koruma amacıyla saklayarak, kâh gelecekte kullanılmak amacıyla biriktirerek
uzun süreli birikimler yapan bir tek insandır. Doğaya hiç karşı konulamayan
çağların yokluk zamanlarına önlem olarak ortaya çıkan bu alışkanlıkla
zenginlikler oluştu. Erzağı, yakacağı çok olan; geniş, zamanla konforlu olan
barınaklara, soğuktan ve sıcaktan korunmak için vücuda atılan örtülerle
başlayan, zamanla çeşitlenerek gelişen giyeceklere sahip olan, erzak üretmek
için bir ve birden fazla sayıda üretim araçlarını elinde bulunduran zengin
sayılmıştır. İşte bu zenginleşme, zenginleşen insanların, diğer insanlardan
farklılaşmalarına, bir adım öne çıkararak daha çok göz önünde olmalarına yol
açmıştır. Zenginleşme yolu her zaman şüpheyle karşılandığı için zenginleşerek
göz önünde olan insanların nasıl zenginleştikleri önem kazanmıştır. Özellikle
yönetici olanların hatır kullanıp öncelik kazanarak, başka insanları ezip
inciterek zenginleşmeleri engellenmeye çalışılmıştır. Gelişen çağlarla böyle
bir zenginleşmenin önüne mal beyanıyla geçileceği düşünülmüştür.
Mal beyanı bol akçeli veya nüfus
kullanmaya uygun işlerde çalışacaklardan istenebildiği gibi, öyle işlerde
çalışanların kendilerini aklamak için isteyebilecekleri/gösterebilecekleri bir
varlık dökümüdür. Durduk yerde kimse kendisine mal beyan etmez. Zaten o malın
içinde yaşıyordur, onun getirisi varsa onu kullanıp harcıyordur. Ticaret yada
bir mevki işgal edip yöneticilik yapmıyorsa kimse buna gerek görmez çünkü. Bazı
durumlarda hakkı olan olmayan diğer kişiler bu maldan hak talep etmesin diye
mal dökümü gizlenir, salkınır bile.
Mal beyanı içine bence sağlıkta
alınmalı. Çünkü en büyük servet o. Onsuz servet, servet değildir. Hatta doğayı
bile içine katmalı. Temiz bir doğa beden ve ruh sağlığı için şart! Bana kalırsa
övüncümüz bunlar olmalıdır. Bir delinin mal beyanı gibi görünsede asıl
zenginlik o zaman görünecektir. Çünkü doğadan koparsa “TÜM GELİŞMELERE RAĞMEN
ASLINDA İNSAN FAKİRDİR”. Bu başlıkta yazımı okuyanlar bilir zengin bir baba
oğluna ne kadar zengin ve rahat yaşadıklarını göstermek için gittikleri çok
fakir bir kasabadan dönerlerken oğlun babaya söyledikleri çok anlamlıdır. O
satırları olduğu gibi tekrar veriyorum.
“-Şunu gördüm, dedi oğlu. Bizim
evde bir köpeğimiz, onların dört köpeği var. Bizim evde bahçenin yarısına kadar
gelen bir havuzumuz, onların kilometrelerce uzunluğunda dereleri var. Bizim
bahçede ithâl lâmbalarımız, onların yıldızları var. Bizim taraçamız ön bahçeye
kadar, onların ki ise ufka kadar uzanıyor. Ufaklık konuşurken, babası
şaşkınlıktan tek kelime
bile edemedi. Ve çocuk ekledi:
-Ne kadar fakir olduğumuzu gösterdiğin için, teşekkür ederim babacığım!”
-Ne kadar fakir olduğumuzu gösterdiğin için, teşekkür ederim babacığım!”
Zenginliğin ne olduğundan çok ne
olması gerektiğini Büyük usta Can Yücel bir delinin mal beyanın adlı şiirle
şöyle açıklamış.
BİR DELİNİN MAL BEYANI..
1-Avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen
2-Gökyüzünde bi bulut
3-Bitlis’te beş minare
1-Avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen
2-Gökyüzünde bi bulut
3-Bitlis’te beş minare
4-Bir yazlık biri kışlık iki platonik sevgili
5-Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı
6-Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü
7-Palandökende bi palan, iki döken
8-Kastamonu da üç kasto
9-Üç fay hattı
10-Bir çarşamba, iki perşembe, üç cuma
11-Dünyada mekân
12-Ahirette iman
13-Denizde kum
14-Uzayda yerçekimsizlik
15-Bi çuval gazoz kapağı
16-Bi kibrit kutusu sigara izmariti
17-Onsekiz saç biti
18-Biri İngilizce 6 adet küfür
19-Yirmi tane boş naylon poşet
20-Sevenlerin kalbinde kurulmuş bir taht
21-Bi sürü saç sakal, kıl, tüy, yün
22-Üç ayrı parkta üç ayrı belediyeye ait üç ayrı banka reklamlı bank
23-Bi ayakkabı çekeceği
24-Üç don lastiği
25-İki büyük taş kütlesi
26-Bir adet ağaç gölgesi
27-Üç kuş kanadı sesi
28-Bi sürü kedi köpek
29-Bi marmara denizi
30-Camına yaslanıp seyredilen iki piliç çevirmeci
31-Her aksam karıştırılan dört çöp bidonu
32-Çalıp çalıp kaçılan beş melodili apartman zili
33-Nakit 15 lira
34-Anne babadan kalma yarısı yaşanmış bi ömür
5-Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı
6-Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü
7-Palandökende bi palan, iki döken
8-Kastamonu da üç kasto
9-Üç fay hattı
10-Bir çarşamba, iki perşembe, üç cuma
11-Dünyada mekân
12-Ahirette iman
13-Denizde kum
14-Uzayda yerçekimsizlik
15-Bi çuval gazoz kapağı
16-Bi kibrit kutusu sigara izmariti
17-Onsekiz saç biti
18-Biri İngilizce 6 adet küfür
19-Yirmi tane boş naylon poşet
20-Sevenlerin kalbinde kurulmuş bir taht
21-Bi sürü saç sakal, kıl, tüy, yün
22-Üç ayrı parkta üç ayrı belediyeye ait üç ayrı banka reklamlı bank
23-Bi ayakkabı çekeceği
24-Üç don lastiği
25-İki büyük taş kütlesi
26-Bir adet ağaç gölgesi
27-Üç kuş kanadı sesi
28-Bi sürü kedi köpek
29-Bi marmara denizi
30-Camına yaslanıp seyredilen iki piliç çevirmeci
31-Her aksam karıştırılan dört çöp bidonu
32-Çalıp çalıp kaçılan beş melodili apartman zili
33-Nakit 15 lira
34-Anne babadan kalma yarısı yaşanmış bi ömür
CAN YÜCEL
***
Hayat şiirlerde mi, şiirlerle mi güzel? Ne dersiniz? Aslında kim ne derse desin, kader dediğimiz hayat hikâyemizin özeti bir mal beyanından başka nedir ki...
Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Gazete Adresimiz: www.anadolumedyagrup.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder