27 Kasım 2012 Salı

BAĞIMSIZLIK VE YURTTAŞLIK

ÇİZGİ-YORUM COŞKUN GÖLE


Dünya üstünde eskitmediğimiz ne var? Giydiğimiz ayakkabıyı, üstümüzdeki giysileri, kullandığımız araç gereçleri, hergün kapısını açıp kapattığımız evimizi, uzakları yakın eden taşıtlarımızı, neleri eskitmiyoruz ki? onları eskitirken farkına varmadan kendimizi de eskitiyoruz, biz eskidikçe fikrimizde eskiyor, düşüncelerimiz de.. eskimeyen bir eşya, eskimeyen bir olgu, eskimeyen bir kavram yok mudur? Olmaz mı? Vardır elbette! Savaş ve Barış eskimeyen olgularken, “Dostluk”, “Sevgi”, “Bağımsızlık” ve “Yurt” düşüncesi eskimeyen kavramlardır. Eskimezler ama kavram olarak biraz esnetilir ve geriletilirler.

Bağımsızlık karşılıklılık bağıyla, yurt ise ait olunan millet yerine yeryüzü boyutuyla esnetilir. Buradan başlayarak 20.yy’ın sonundan itibaren kavramların içi anlamsızlaştırılarak boşaltıldı. İçi boşaltılan bağımsızlık kavramı asıl anlamıyla; “Bir devletin, devletler hukuku kaidelerine bağlı kalmak şartıyla, bir başka devletin veya üstün bir otoritenin kendi iç veya dış meselelerine müdahalesi olmadan, kendi organlarının serbest takdiri ile icraatını düzenleyip yürütebilmesi ve bu çerçeve içindeki irade serbestisidir” biçiminde açıklanabilirken, “Yurt bir halkın üzerinde yaşadığı, kültürünü oluşturduğu toprak parçası, vatan, memleket” olarak açıklanabiliyor.

Görüldüğü gibi “Bağımsızlık ve Yurt” birbirini tamamlayan iki önemli kavramdır. Biri olmadan diğeri olmaz. İkisi olmadan bir millet var olamaz. Yıkılan Osmanlının ardından kurulan cumhuriyetin ideali halkının yurttaş olduğunun farkına varması ve bunu sürekli geliştirmesi üstüneydi. Ta ki 1946 yılına kadar.. Kuzey Atlantik Paktı, Sovyetler Birliğine karşı kurulan, komünizmin genişlemesini önlemeye yönelik NATO’ya girmemizle bu ideal, bağrına ilk bıçağı yemiş oldu. Daha sonraki iktidarlar bundan ne kadar kurtulmak istedilerse de boşuna.. Marshall yardımlarıyla başlayan yabancı para girişi, IMF kredileriyle sürdü. Borç alan yönlendirilir; bu gerçek değişmedi.

Bu fikrin önemli adamları Muammer Aksoy’dan Üçok’a, Hablemitoğlu’ndan Mumcu’ya kadar teker teker öldürüldü. Cumhuriyeti savunacak ve bu ideali gelecek kuşaklara bırakacak aydın kadro ortadan kaldırılınca cumhuriyetin kuruluş felsefesinden uzaklaşıldı. Kuruluş felsefesini yurttaşlarına, özellikle gençlere bırakan Mustafa Kemal Atatürk bu günlerde her yönüyle unutturulup ülke başka kulvara çekilmek istenmektedir.

Cumhuriyet bayramı kutlamaları buna dur demenin işareti. Aynı zamanda her döneme uyan bir takım köşe yazarlarına da... her şeye rağmen cumhuriyetin kuruluş felsefesine bağlı olanlar marjinalleşmediler. Hem de herkese her türlü hareket hakkı tanıyan sosyologlar, tarihçiler, düşünürler onlar için her türlü küçümseyici, yaftalayıcı, küçük düşürücü sözleri esirgemezken..

Cumhuriyet kutlamaları bunu herkese gösterdi.

Yazar Nihat Genç’in dediği gibi halkın bayramını kendisinin kutlamasıyla “(…) ülkeleri ve siyasi hükümetleri zayıf bulup ‘etnikçilik’i ‘mezhepçiliği’ dahi ‘özgürlükten’ sayan bir takım bilmiş sosyolog ve yazarların çoğu çoktan marjinalize oldular”.

Milyonlarca insanın meydanlara çıkması yüksek halk bilinci ve hassasiyetinin herkesi mutlu etmesi gerekirdi. Oysa malum çevreler gene bildik teraneleri okumaya meraklılar. Bu çevreler biat etmekten yurttaşlığa yükselemezler. Yurttaşlığa yükselemeyenlerin yurttaşlık haklarını bilmeleri mümkün değildir.

Başta dediklerimi tekrarlıyorum. Dünya üstünde eskitmediğimiz ne var? Giydiğimiz ayakkabıyı, üstümüzdeki giysileri, kullandığımız araç gereçleri, hergün kapısını açıp kapattığımız evimizi, uzakları yakın eden taşıtlarımızı, neleri eskitmiyoruz ki? Onları  eskitirken farkına varmadan kendimizi de eskitiyoruz, biz eskidikçe fikrimizde eskiyor, düşüncelerimiz de.. eskimeyen bir eşya, eskimeyen bir olgu, eskimeyen bir kavram yok mudur? Vardır elbette. Bağımsızlık ve yurttaşlık! Yurttaşlığa yükselemeyenlerin, yurttaşlık haklarını bilmemeleri nedeniyle bağımsızlık istemeleri beklenemez.



Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Gazete Adresimiz: www.anadolumedyagrup.com


Yayın Tarihi: 09.11.2012 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder