Dünya üstünde eskitmediğimiz ne var? Giydiğimiz ayakkabıyı,
üstümüzdeki giysileri, kullandığımız araç gereçleri, hergün kapısını açıp
kapattığımız evimizi, uzakları yakın eden taşıtlarımızı, neleri eskitmiyoruz
ki? onları eskitirken farkına varmadan kendimizi de eskitiyoruz, biz eskidikçe
fikrimizde eskiyor, düşüncelerimiz de.. eskimeyen bir eşya, eskimeyen bir olgu,
eskimeyen bir kavram yok mudur? Olmaz mı? Vardır elbette! Savaş ve Barış
eskimeyen olgularken, “Dostluk”, “Sevgi”, “Bağımsızlık” ve “Yurt” düşüncesi
eskimeyen kavramlardır. Eskimezler ama kavram olarak biraz esnetilir ve
geriletilirler.
Bağımsızlık karşılıklılık bağıyla, yurt ise ait olunan
millet yerine yeryüzü boyutuyla esnetilir. Buradan başlayarak 20.yy’ın sonundan
itibaren kavramların içi anlamsızlaştırılarak boşaltıldı. İçi boşaltılan
bağımsızlık kavramı asıl anlamıyla; “Bir devletin, devletler hukuku
kaidelerine bağlı kalmak şartıyla, bir başka devletin veya üstün bir otoritenin
kendi iç veya dış meselelerine müdahalesi olmadan, kendi organlarının serbest
takdiri ile icraatını düzenleyip yürütebilmesi ve bu çerçeve
içindeki irade serbestisidir” biçiminde açıklanabilirken, “Yurt bir
halkın üzerinde yaşadığı, kültürünü oluşturduğu toprak parçası, vatan, memleket” olarak
açıklanabiliyor.
Görüldüğü gibi “Bağımsızlık ve Yurt” birbirini tamamlayan
iki önemli kavramdır. Biri olmadan diğeri olmaz. İkisi olmadan bir millet var
olamaz. Yıkılan Osmanlının ardından kurulan cumhuriyetin ideali halkının
yurttaş olduğunun farkına varması ve bunu sürekli geliştirmesi üstüneydi. Ta ki
1946 yılına kadar.. Kuzey Atlantik Paktı, Sovyetler Birliğine karşı kurulan,
komünizmin genişlemesini önlemeye yönelik NATO’ya girmemizle bu ideal, bağrına
ilk bıçağı yemiş oldu. Daha sonraki iktidarlar bundan ne kadar kurtulmak
istedilerse de boşuna.. Marshall yardımlarıyla başlayan yabancı para girişi,
IMF kredileriyle sürdü. Borç alan yönlendirilir; bu gerçek değişmedi.
Bu fikrin önemli adamları Muammer Aksoy’dan Üçok’a,
Hablemitoğlu’ndan Mumcu’ya kadar teker teker öldürüldü. Cumhuriyeti savunacak
ve bu ideali gelecek kuşaklara bırakacak aydın kadro ortadan kaldırılınca
cumhuriyetin kuruluş felsefesinden uzaklaşıldı. Kuruluş felsefesini
yurttaşlarına, özellikle gençlere bırakan Mustafa Kemal Atatürk bu günlerde her
yönüyle unutturulup ülke başka kulvara çekilmek istenmektedir.
Cumhuriyet bayramı kutlamaları buna dur demenin işareti.
Aynı zamanda her döneme uyan bir takım köşe yazarlarına da... her şeye rağmen
cumhuriyetin kuruluş felsefesine bağlı olanlar marjinalleşmediler. Hem de
herkese her türlü hareket hakkı tanıyan sosyologlar, tarihçiler, düşünürler
onlar için her türlü küçümseyici, yaftalayıcı, küçük düşürücü sözleri
esirgemezken..
Cumhuriyet kutlamaları bunu herkese gösterdi.
Yazar Nihat Genç’in dediği gibi halkın bayramını kendisinin
kutlamasıyla “(…) ülkeleri ve siyasi hükümetleri zayıf bulup ‘etnikçilik’i
‘mezhepçiliği’ dahi ‘özgürlükten’ sayan bir takım bilmiş sosyolog ve yazarların
çoğu çoktan marjinalize oldular”.
Milyonlarca insanın meydanlara çıkması yüksek halk bilinci
ve hassasiyetinin herkesi mutlu etmesi gerekirdi. Oysa malum çevreler gene
bildik teraneleri okumaya meraklılar. Bu çevreler biat etmekten yurttaşlığa
yükselemezler. Yurttaşlığa yükselemeyenlerin yurttaşlık haklarını bilmeleri mümkün
değildir.
Başta dediklerimi tekrarlıyorum. Dünya üstünde
eskitmediğimiz ne var? Giydiğimiz ayakkabıyı, üstümüzdeki giysileri,
kullandığımız araç gereçleri, hergün kapısını açıp kapattığımız evimizi,
uzakları yakın eden taşıtlarımızı, neleri eskitmiyoruz ki? Onları eskitirken farkına varmadan kendimizi de
eskitiyoruz, biz eskidikçe fikrimizde eskiyor, düşüncelerimiz de.. eskimeyen
bir eşya, eskimeyen bir olgu, eskimeyen bir kavram yok mudur? Vardır elbette.
Bağımsızlık ve yurttaşlık! Yurttaşlığa yükselemeyenlerin, yurttaşlık haklarını
bilmemeleri nedeniyle bağımsızlık istemeleri beklenemez.
Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Gazete Adresimiz: www.anadolumedyagrup.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com
Yayın Tarihi: 09.11.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder