Bir koşuşturmacadır hayat! Kimi zaman içinde kendinizi
kaybedersiniz, kimi zaman dışına çıkıp hayatı seyredersiniz. Hayatın dışına
çıkıp kendini seyreden bilge bir kişilik kazanır. Bir şiirimin bir mısrasında
vurguladığım gibi “aşkla aşkınlaşmak bedenden”. Kısaca kendini aşmak, kendi
sorunlarını bırakıp, insanlık sorunsalıyla yoğrulmak demektir bu. En güzel
örneklerini öz deyişlerde buluruz. Sosyal medya adı takılan şu tanıdık bilindik
nam-ı diğer facebook ve benzeri buluşma ortamlarında çokça karşımıza çıkar.
Alın size benzersiz güzellikte bir örnek:
“Yükselirken kırarak
çıkarsan, düşerken tutunacak dal bulamazsın.”
Fazla söze gerek var mı? Varlık veya makam sahibi olurken
kimseye sevgi göstermeyenin bunları kaybettiğinde kendisine uzanacak dost eli
bulamaması bu kadar kısa, bu kadar güzel başka türlü anlatılabilir miydi?
Son yıllarda dil tiki haine gelmiş şu söze bakın:
“Elektrik almak ne
demek Allah aşkına, bir yerimize priz mi takılı?”
Eskiden “kanım ısındı” dediğimiz söz değişip “elektrik
almak”a döndü. Cereyan sözü eskiden elektrik anlamına gelirdi. Elektrik
dilimize yerleşmiş yabancı bir kelime. Öztürkçesi; “Akım”.
“Elektrik almak”ı, eski dilden söylersek “Cereyan almak”ı
şöyle döndürelim: “Cereyanda kalmak”.
Cereyanda fazla kalan en azından nezle olur, ötesiyse verem... iyiki
elektrik almamışsınız. Bırakın kanınız ısınsın.
Deha herkeste olmaz. Bunun için dahiler çok azdır. Deha halk
diliyle söylersek, işi “şipşak” anlamaktır. Bunun için insanın önce bir
aklının, sonrada çok hızlı işleyen bir zekâsının olması gerekir.
*Delilik aptallıktan
şüphesiz daha iyidir, delilik var olan bir zekanın yok oluşudur. Aptallık ise
var olmamış bir zekânın var olmamaya devam edişidir. Albert Einstein.
Özlü deyişten geçelim bir yergici şiire. Bunlarda bir tür
özlü deyiştir ya neyse, sözü fazla dolaştırmayalım.
Kamış ses verince NEY
oldum sanır
İp gerilince YAY
oldum sanır
Sarayda oturmakla
padişah olmaz kişi
Aptal ata binince BEY
oldum sanır
Ne demişti Einstein; “Aptallık ise var olmamış bir zekânın
var olmamaya devam edişidir”. Kendinden menkul değerler özlerinde bir şey
olmadan ata binse ne olur, binmese ne olur?
Biz, bir hayata son vermeyi cinayet olarak adlandırmışız.
Bunun işlenişi üzerine ne çok romanlar yazılmıştır. Hiçbir cinayet kusursuz
işlenemez. Teknoloji, bu düğümü çözmesi için insan aklın emrine verilmiştir.
Ama bir şey hariç; onu hiçbir dedektif, hiçbir teknoloji harikası alet çözemez
gibi geliyor bana.
“En kusursuz cinayet
yaşama sevincini öldürmektir.”
İşte “Yarın Umudu”nu bitiren en korkunç cinayet budur.
Herhalde böyle işlenmiş ve tek kişiyle de sınırlı kalan bir cinayet olsa, hedef
aldığı insanı her gün binlerce defa öldürdüğü için en korkuncu olmaktan
kurtulamaz.
Dünyada hep kötü şeyler olacak değil ya. İyi şeylerde
olmuyor değil hani. Umudu, yaşama sevincini arttıracak ne güzel haberler var.
Keyifli bir haber sonrası, yada hayatımızı renklendiren bir durum sırasında
aldığımız keyiften dolayı ille bir şey içmek isteriz. En çok içtiğimiz şey
çaydır. Eskiden bu kahveydi. Bakın ikisi
hakkında ne denmiş:
“Çayın kalabalıklarla
arası iyidir, kahve yalnızlık ister.”
Katılır mısınız bu söze? Yalnızlık damla damla çoğalmak ve
yeniden üretmekse değerlidir. Kalabalıklar içinde yalnızlık yalnızlıkların
dayanılmaz olanıdır. Kısacası yalnızlığın içinde şiir ve müzik birlikte gider
ama içinde gizli bir hüznü de taşır. Kalabalıklarsa neşe ve paylaşmadır. Paylaşan
hüzünse; hüzünler azalır, neşeyse; neşeler artar.
Hanımlar eşlerinin futbol maçlarıyla ilgilenmelerine çok içerlerler,
hatta açıktan açığa kızarlar. Hüznü dağıtıp neşeyi arttırma yöntemlerinden biri
olarak kalsa çok güzel bir tutku futbol tutkusu. Ama fanatikleşen futbol
tutkusu son derece yıkıcı da olabiliyor. Birde şu yanı varmış:
*Hanımlar bırakın
erkeğiniz futbolla yatıp futbolla kalksın. Olga’yla yatıp Helgayla kalksa daha
mı iyi?
Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek diye işte buna derler.
Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Gazete Adresimiz: www.anadolumedyagrup.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder