Dünyanın gittiği yer öyle pek hoş bir yer değil. Görünüşte bir ilerleme, bir gelişme var. Teknolojik gelişmeye bağlı olarak bireyselleşmenin, bireyselleşmeyle birlikte kişisel özgürlüklerin arttığı bir gerçekliktir. Devletin baskısı, toplumun baskısı, inanç sistemlerinin baskısı her geçen gün kırılıyor. İdeolojilerin insanı boğan ahtapot kolları kesildi, dahada kesilecek kuşkusuz. Bütün bunlar çok güzel şeyler. Gene de dünyanın gittiği yer öyle pek hoş bir yer değil. Büyük ilerlemeler, büyük gelişmeler oldu evet, ama ne bahasına?
Bu sorunun cevabı nedir derseniz söyleyelim, doğal hayatın
yok edilmesi bahasına.. bugün dünyaya hakim olan küresel şirketlerdir. Onlar;
aynı zamanda kendi ülkeleri olan yaptırım gücü yüksek ABD, AB gibi ülkeleri,
diğer ülkeleri istedikleri biçime sokmaları için kullanırlar.
Şu tabloya bakar mısınız?
1990’ların ortasında 42 şirketin geliri 48 ülkenin gelirine
eşitti. 2012 itibariyle 3 ABD’li şirketin geliri 80 ülkenin gelirine eşit oldu.
Şimdi bu oranlara erişmiş şirketlere sahip bir ülkenin
ekonomik gücü karşısında hiçbir ülke öyle pek kolay tutunamaz. Siz onlara ancak
hizmetçilik edersiniz, bunu kabul etmek gerek. Onların biçeceği rolleri
üstlenir, sonrada içeriye karşı iktidar efelenmeleriyle erkeklik taslarsınız.
Bu hiçbir şeyi değiştirmez üstelik, bir de bunu bilirsiniz. İşin zor yanı davul
sizde olsa bile tokmak onlarda olduğu için sizin ritimlerinizi pek çalmazlar. Bunu
da bilirsiniz. Onun için havanız suyunuz kirlenir siz müdahale
edemezsiniz. Hava veya suyunuzun
kirletilmesi için bu şirketlerin ülkenizde etkin olarak bulunmaları gerekmiyor.
Brezilya yada Avustralya veya Kenya’da yeşil örtüye verilen zarar sonuçta bütün
dünyayı etkileyeceği için sizde etkilenirsiniz. Gaz salınımıyla delinen ozon
tabakasının, doğal gazların enerjiye dönüştürülüp ısınmadan aydınlanmaya kadar
her alanda kullanılması sonucu yanardağ faaliyetlerinin durmasıyla ozon tabakasının onarılamadığını bilim adamları söylüyorlar. Peki bütün bunlar niçin
denetlenmiyor? Çünkü bu şirketler büyümek zorunda. Büyümez ve güç kaybederlerse
ülkeleride büyümez ve güç kaybeder.
Bunun için ellerinden geleni yapıyorlar. Ellerinde her
ülkeyi pes ettirecek sayısız ateşli, ateşsiz silaha sahipler. Ateşli silahları
saymaya gerek var mı? Bildiğiniz bütün silah ve savaş endüstrisinin içine uzay
endüstrisini de, “cern” gibi bilimsel araştırmalarıda bu potanın içine
atabilirsiniz. Ateşsiz silahlarsa yenen içilen gıda ürünlerinden, ilaçlara
kadar çeşitlenmektedir.
Bunların içinde en tehlikeli iki konu var ki, biri; GDO’lu
besinler, diğeri raf ömrünü uzatmak, maliyetlerini düşürmek ve sürekli satışı
sağlamak için tiryakilik yaratan tatlar içeren katkı maddeli gıda ürünleridir.
GDO’lu besinlerle sadece besinler etkilenmemekte, doğanın
bitki örtüsüde değişmektedir. Bugün orta asya ve uzak doğu bitki haritasında
1970-1980 arasında var olan 110 bin bitiki türünden sadece 10 bin bitki türü
kalmıştır. Gene 1970’lerde yapılan ölçümlere göre yetişkin bir insan 125 milyar
hücreye sahipken günümüzde 25 milyar hücreye sahip.
Katkı maddeleriyle üretilmiş gıda maddeleriyle beslenen
Fransa gibi ülkelerde genç ölülerin cesetlerinin çürümediği belirtilmektedir. Verilen
rakamlara bu son olguyu eklerseniz insanlığın büyük değişimin eşiğinde olduğunu
görürsünüz. Şimdiye kadar geçen evrede ilkinde avlanarak bulduğunu yiyen,
ikincisinde tarımı keşfedip, hayvanı evcilleştirdikten sonrada üreterek yiyen
insan, laboratuarda yapısı (genetiği) değiştirilmiş, yada yapay maddeler içeren
yiyecekler yiyen insana dönüşmüştür. Bütün bunlar insanlığı tehdit eden
konulardır.
Doğal hayatı korumak gerekir. Tema vakfının başkanı, eli öpülesi
büyüğümüz, bilgemiz sayın Hayrettin Karaca bakın neler diyor.
“Tüm Avrupa’da sadece 3 bin 300 endemik var. Avrupa,
Anadolu'nun 15 misli alana sahip... Bak ne kadar çok endemik var, düşün... İşte
şimdi bizim yapacağımız şey, bizim kurtuluşumuz Türkiye’nin doğal bitki
örtüsünü, endemiklerini korumak, kurtarmak... Başka çaremiz yok. Aksi halde
dünya çölleşiyor, Türkiye de çölleşecek, ölecek, bitecek... Ağaç, çalı,
meyve, çiçek, ot, neyse o canlı kendine göre yaşamak için
koşullara ihtiyacı var. Korunacak ki dünyada hayatını sürdürsün..”
DEVAM EDECEK
Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Gazete Adresimiz: www.anadolumedyagrup.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com
Yayın Tarihi: 19.11.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder