27 Kasım 2012 Salı

SONUMUZ TİTANİK YOKSA

ÇİZGİ-YORUM COŞKUN GÖLE


Hani derler ya, “Allah doktorun eline düşürmesin, doktorsuz da bırakmasın”, siyaset konusu da öyledir. Biri bireysel ilişki nedeniyle dar bir alanı etkilemeyle sınırlıyken, diğeri kitleyle  ilişkiler sonucu daha geniş etkileme alanına sahip. Bu bakımdan siyasetçi doktorlardan ayrılır. Biri yalan söylemese bile umut vaat etmek zorunda hisseder kendini; diğeri yalan söyleyemez, çünkü hemen bir hayata malolabilir. Ne olursa olsun, çok yüce gösterilse bile siyaset kirli bir iştir.   

Siyasetle uğraşmak başa olmadık işler açabilir. Hele karışık dönemlerde.. Ama her dönemde siyasetin içinde olmaya bayılan partililer var. Ben bu yüzden varını yoğunu parti uğruna harcayıp sonunda vefasızca bir kenara itilenleri de gördüm. Ona örnek bir fıkra:

Adamın birine “senin takma adın neden öküz” diye sormuşlar.
Adam tüm içtenliğiyle cevap vermiş;
­­
“Seçim vaatlerine kandım. Elimdeki iki öküzü beş edebilmenin peşinden koştum. Çalıştım didindim uğrunda çalıştığım adam ‘başbakan’ oldu.”

“Eee..” demişler.

“Elimdeki iki öküzüde gelen zamlar yüzünden kaybettim. Öküzlerin yapacağı işi kendim yapmak zorunda kaldım.

Siyaseti bırakın bir tarafa. Büyük ölçekli planlama budalaları diyeceğim siyasetçiler, ne bilirler küçük ölçekli hayatın tatlarını ve acılarını. Hele aşkı.. oysa onlarda oralardan geldiler. O küçük ölçekte koskoca bir hayatın olduğunu görmezler mi?

O küçük ölçekli hayat aşkla örülürse güzeldir. Aşk bütün çirkinlikleri iki taraflı budar. Ortaya saf duru bir insan çıkar. Bu insan bencilliğinden sıyrılır ve hayatı sadece kendisi için istemez. Almak kadar vermenin, hatta vermenin daha fazla mutluluk getirdiğini görür. Bu ne hayat iksirine bağlıdır, ne içkiye.. sadece aşk şarabıdır gerekli olan. Bunu bakın yazan ne güzel yazmış.

Bir kadını anlamak bir şarabı tatmak gibidir. Dünüyle ve yarınıyla sizde bırakacağı tatları sevmek yeniden onu içebilmek arzusuyla yanıp tutuşmak gibidir. Sarhoşun hep bir bahanesi vardır içmek için.. Hüzünlense de içer, sevinse de.. Ama aşığın bahanesi olmaz.. Amacı mutlu olmaktır sevdiği ile.. ÖYLEYSE DEĞER VERECEKSİNİZ SEVDİĞİNİZ KADINA! Yüreğine dokunacaksınız, saçına dokunmadan önce. Eğer bir kadın ışığıyla, neşesiyle, kahkahasıyla başınızı döndürebiliyorsa, gözleri ile gözlerinizi okuyabiliyorsa, sevincinizi ve hüznünüzü paylaşabiliyorsa işte o kadın şarabınızdır.

Ülkemizin değeri yükseliyor ya, ziyaretçilerimiz arttı. Hatay, İskenderun insan kaynıyor. İşte öyle bir durumdayken;

Amerika’da zencinin biri pasaportunu kaybetmiş. Aksilik bu ya, o gün de Türkiye’ye uçacakmış. Kara kara düşünürken havaalanında bir pasaport bulmuş. Hemen almış yerden, bir bakmış ki Leonardo Di Caprio’nun pasaportu. “Ne olursa olsun” demiş ve şansını denemeye karar vermiş. Çıkarmış Leonardo’nun fotoğrafını kendi fotoğrafını yapıştırmış. Uçmuş Türkiye’ye.

Atatürk Havalimanında görevli gümrük memuru Temel’in karşısına geçmiş. Temel, almış pasaportu; adamın ismine bakmış: “Leonardo Di Caprio”. Fotoğrafa bakmış; bir zenci, adama bakmış tekrar; aynı zenci.

Birkaç şaşkın bakıştan sonra öbür masaya seslenmiş: “Ula Cemal, ha bu Titanik batmişmiydii, yanmişmiydi?” demiş.


İyi bir hafızaya sahip olan Temel durumu Cemal’e böyle fark ettirmiş. Ülkemizde ne dolaplar dönüyor, halka ve siyasetçilere bunu böyle fark ettirecek çok Temel’ler gerekecek. Sonumuz Titanik yoksa...





Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Gazete Adresimiz: www.anadolumedyagrup.com


Yayın Tarihi: 05.11.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder