Aşırı olan her şey dikkat
çekicidir. Politikacılar da aşırıcıdırlar. Partili olmak bile aşırıcı olmak
değil midir? Bir partiye sadece gönül yakınlığı duymak, insanın aşırı olmasına
yeter. İçlerinden kimileri işi iyice abartır. Bu her dönemde vardır. Nerden
kaynaklanır bu? Bir aidiyet ihtiyacını yıldızlı pekiyi alarak giderir de onun
için midir bu aşırılık? Aşırılık; yüksek, erişilmez, başka bir kişilikle kendi
kişiliğini silmek midir? Karmaşık bir konu. Hayranlıkla iç içe geçmiştir ve
bütün bu saydıklarımdır. Aşırılık akılcı düşünmenin önünde önemli bir engeldir.
Öyle ki kendinden güzel, kendinden akıllı, kendinden cesur, hatta hatta
hepsinden kötüsü kendinden başka kimse olsun istemez. Her şeyi tek bilen,
herkesten adil, herkesin bağlanacağı tek model kendisidir. Denetlenmek
istemeyen, eleştirilmekten hoşlanmayan bir olumsuz karakter çıkar ortaya.
Aşırılığa bir örnek; bu ülkede hep
ikinci Atatürk aranıp durulur. Kıbrıs Fatihi lakabıyla rahmetli Bülent Ecevit
bir süre 2. Atatürk olarak gösterildi. 12 eylülden sonra bu sıfat ekonomik
kararlarla köklü dönüşümler gerçekleştirdiği savıyla rahmetli cumhurbaşkanı
Turgut Özal’a verildi. 2. Atatürk sıfatı galiba daha pek çok lidere yakıştırılacak.
İşi daha da aşırılaştıranlar da var. Onları 2. Atatürk olmak tatmin etmemiş.
İşte o aşırılık örnekleri:
- MHP
Grup Başkanvekili Oktay Vural, 2008 seçim mitinglerinde “2’nci Atatürk”
pankartları açılan bir partinin lideri için o partinin Aydın İl Başkanın
yaptığı bir konuşmada “İkinci Peygamber gibidir” dediğini öne sürdü.
Aşırılık böyle bir şeydir işte. Ama durun bitmedi bir örnek daha verelim
- Denizli’de bir ev kadını yazdığı ‘İlahilerle Hakka
Çağrı’ adlı ilahi kitabında “(...) O Allah yolunun bekçisidir. Onu üzmek Allah'ı
üzmektir. Sevenlerini üzmek de aynıdır.”
Ne
korkunç aşırılıklar olduğunu görüyor musunuz? Bir sevgiye mazhar olduğu
düşüncesiyle sevilen kişi, söylenen (aşırı) övgü sözlerini kabul ederken övgücülüğe
davetiye çıkarıyor demektir. Kutsallık nerde kaldı? Dini değerlerle benzetme
yapılır mı? Oyun sahası mıdır din? Bu durum şaklabanlığı da geçmiş, bir akıl
tutulmasına gelmiştir. Akıl tutulması kişiyi ne dediğini bilmez duruma düşürür.
Şu örnek buna güzel bir örnektir.
3. Ben onun g.nün kılıyım.
Aidiyet
aşırılığının hangi katmanına girer bu? Tavan yapan bir aidiyetin dip tutması
değil herhalde. Bu akıl tutulmasının sarhoşluğudur. Ancak alkol alan bir kişi
böyle akıl tutulmasına uğrar.
Daha
önceki yazılarımda yazdığım gibi akıl tutulması güneş tutulması kadar kısa
sürmez. Bu yüzden bir süre sonra kendi söylediklerinize inanırsınız. Boş
inançlarda olsa inançlar öyle kolay değiştirilemez. Bu yolun sonu nedir biliyor
musunuz? Bu yol kutuplaşmaya açıktır. Bu
yol kutuplaşmaya gider.
Bir
yöneticinin yönetici makamında bulunması sarhoşluğuyla başının döndüğünü bu
övgülere uyarı getirenlere gösterdiği tepkiyle belli olur. Kavgacı bir üsluba
sahip olan yönetici her konuda olduğu gibi burada da ortamı gerer. Böylece kendisinin
de aşırıcı olduğunu her zaman ki gibi gene gösterir. Çünkü başka bir damardan
beslenmemiştir. Ne menkıbeler, ne felsefe kavgacının ilgisini çekmez. Sanattan
estetikten ne kadar anladığını her hali belli eder. Oysa yönetici dediğin
kadife eldiven giymiş olmalı ve kavgayı bir tarz olmaktan çıkarmalıdır. Herkese
kafa tutma mecburiyeti mi var? Beni yöneticiler önce yönetim becerileri,
sonrada kültürleriyle kendilerine bağlarlar. Yöneticiler merakla izlenen
herkesin herkesle kavga etmekte sakınca görmediği BBG evinde yada “Gelinim Olur
musun?” programında değiller. Sorumluluk kültürüyle aşırılıkları
önlemelidirler.
Yöneticiler
kendilerini sevenlerin nasıl etkileneceğini çok düşünmeli, nasıl tepki
vereceklerini hesaba koymalıdırlar. Yöneticilere yakın duranların kendilerini
sorgulamaları da akıl tutulmasının önüne geçebilir. Sevmek, bağlı olmak güzel
şeydir de aşırıya varmış olanı hiç güzel değildir. Bu özgürlük ve demokrasinin
kapısını açmaz. Aksine kapatır. Aşırılık her şeyin engelidir. Bizzat sevginin
aşırısı bile sevgiye engeldir.
Benim
gönderdiğim vekillerim koskoca gövdeleriyle küçük çocuklar gibidirler. Her
zaman boks eldivenlerini yanında taşıyan parti başkanlarımız, önüne geleni
dövmekten ve susturmaktan büyük keyif alıyor. Bu durum onların sağlığı içinde
tehlikeli. Bildiğim kadarıyla kimilerinin şekeri de var. Bu kadar öfke şeker
hastalığına hiç yaramaz. Tansiyon hastası olmasalar bile sürekli gerginlik tansiyonu
yükselir. Şeker ve tansiyon birleşti mi yıpranmayan organ kalmaz.
Tekrar
edelim. “Aşırılık her şeyin engelidir. Bizzat sevginin aşırısı bile sevgiye
engeldir.”
Çünkü
o sevmekten öte bir tapınmadır. Oysa biz bir tek yüce Allaha taparız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder