30 Kasım 2013 Cumartesi

AŞIRILIK HER ŞEYİN ENGELİDİR

Aşırı olan her şey dikkat çekicidir. Politikacılar da aşırıcıdırlar. Partili olmak bile aşırıcı olmak değil midir? Bir partiye sadece gönül yakınlığı duymak, insanın aşırı olmasına yeter. İçlerinden kimileri işi iyice abartır. Bu her dönemde vardır. Nerden kaynaklanır bu? Bir aidiyet ihtiyacını yıldızlı pekiyi alarak giderir de onun için midir bu aşırılık? Aşırılık; yüksek, erişilmez, başka bir kişilikle kendi kişiliğini silmek midir? Karmaşık bir konu. Hayranlıkla iç içe geçmiştir ve bütün bu saydıklarımdır. Aşırılık akılcı düşünmenin önünde önemli bir engeldir. Öyle ki kendinden güzel, kendinden akıllı, kendinden cesur, hatta hatta hepsinden kötüsü kendinden başka kimse olsun istemez. Her şeyi tek bilen, herkesten adil, herkesin bağlanacağı tek model kendisidir. Denetlenmek istemeyen, eleştirilmekten hoşlanmayan bir olumsuz karakter çıkar ortaya.

Aşırılığa bir örnek; bu ülkede hep ikinci Atatürk aranıp durulur. Kıbrıs Fatihi lakabıyla rahmetli Bülent Ecevit bir süre 2. Atatürk olarak gösterildi. 12 eylülden sonra bu sıfat ekonomik kararlarla köklü dönüşümler gerçekleştirdiği savıyla rahmetli cumhurbaşkanı Turgut Özal’a verildi. 2. Atatürk sıfatı galiba daha pek çok lidere yakıştırılacak. İşi daha da aşırılaştıranlar da var. Onları 2. Atatürk olmak tatmin etmemiş. 

İşte o aşırılık örnekleri:

  1. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, 2008 seçim mitinglerinde “2’nci Atatürk” pankartları açılan bir partinin lideri için o partinin Aydın İl Başkanın yaptığı bir konuşmada “İkinci Peygamber gibidir” dediğini öne sürdü. Aşırılık böyle bir şeydir işte. Ama durun bitmedi bir örnek daha verelim
  2. Denizli’de bir ev kadını yazdığı ‘İlahilerle Hakka Çağrı’ adlı ilahi kitabında  “(...) O Allah yolunun bekçisidir. Onu üzmek Allah'ı üzmektir. Sevenlerini üzmek de aynıdır.”

Ne korkunç aşırılıklar olduğunu görüyor musunuz? Bir sevgiye mazhar olduğu düşüncesiyle sevilen kişi, söylenen (aşırı) övgü sözlerini kabul ederken övgücülüğe davetiye çıkarıyor demektir. Kutsallık nerde kaldı? Dini değerlerle benzetme yapılır mı? Oyun sahası mıdır din? Bu durum şaklabanlığı da geçmiş, bir akıl tutulmasına gelmiştir. Akıl tutulması kişiyi ne dediğini bilmez duruma düşürür. Şu örnek buna güzel bir örnektir.

3. Ben onun g.nün kılıyım.

Aidiyet aşırılığının hangi katmanına girer bu? Tavan yapan bir aidiyetin dip tutması değil herhalde. Bu akıl tutulmasının sarhoşluğudur. Ancak alkol alan bir kişi böyle akıl tutulmasına uğrar.

Daha önceki yazılarımda yazdığım gibi akıl tutulması güneş tutulması kadar kısa sürmez. Bu yüzden bir süre sonra kendi söylediklerinize inanırsınız. Boş inançlarda olsa inançlar öyle kolay değiştirilemez. Bu yolun sonu nedir biliyor musunuz?  Bu yol kutuplaşmaya açıktır. Bu yol kutuplaşmaya gider.

Bir yöneticinin yönetici makamında bulunması sarhoşluğuyla başının döndüğünü bu övgülere uyarı getirenlere gösterdiği tepkiyle belli olur. Kavgacı bir üsluba sahip olan yönetici her konuda olduğu gibi burada da ortamı gerer. Böylece kendisinin de aşırıcı olduğunu her zaman ki gibi gene gösterir. Çünkü başka bir damardan beslenmemiştir. Ne menkıbeler, ne felsefe kavgacının ilgisini çekmez. Sanattan estetikten ne kadar anladığını her hali belli eder. Oysa yönetici dediğin kadife eldiven giymiş olmalı ve kavgayı bir tarz olmaktan çıkarmalıdır. Herkese kafa tutma mecburiyeti mi var? Beni yöneticiler önce yönetim becerileri, sonrada kültürleriyle kendilerine bağlarlar. Yöneticiler merakla izlenen herkesin herkesle kavga etmekte sakınca görmediği BBG evinde yada “Gelinim Olur musun?” programında değiller. Sorumluluk kültürüyle aşırılıkları önlemelidirler.

Yöneticiler kendilerini sevenlerin nasıl etkileneceğini çok düşünmeli, nasıl tepki vereceklerini hesaba koymalıdırlar. Yöneticilere yakın duranların kendilerini sorgulamaları da akıl tutulmasının önüne geçebilir. Sevmek, bağlı olmak güzel şeydir de aşırıya varmış olanı hiç güzel değildir. Bu özgürlük ve demokrasinin kapısını açmaz. Aksine kapatır. Aşırılık her şeyin engelidir. Bizzat sevginin aşırısı bile sevgiye engeldir.

Benim gönderdiğim vekillerim koskoca gövdeleriyle küçük çocuklar gibidirler. Her zaman boks eldivenlerini yanında taşıyan parti başkanlarımız, önüne geleni dövmekten ve susturmaktan büyük keyif alıyor. Bu durum onların sağlığı içinde tehlikeli. Bildiğim kadarıyla kimilerinin şekeri de var. Bu kadar öfke şeker hastalığına hiç yaramaz. Tansiyon hastası olmasalar bile sürekli gerginlik tansiyonu yükselir. Şeker ve tansiyon birleşti mi yıpranmayan organ kalmaz.  


Tekrar edelim. “Aşırılık her şeyin engelidir. Bizzat sevginin aşırısı bile sevgiye engeldir.”
Çünkü o sevmekten öte bir tapınmadır. Oysa biz bir tek yüce Allaha taparız.


Yayın Tarihi: 29.11.2013



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder