30 Kasım 2013 Cumartesi

ŞAİRLERİN ŞİİRLERİYLE SÖYLEDİĞİ 24

         Merhaba sevgili okurlar. Bu günün ilk şiirinde dilimize zorla sokulan şu “in” ve “out” kelimelerini konu alıyorum. Yükselişte ve inişte demek olan bu kelimeler benim canımı çok sıkıyor. Buna basının alet olmasına ne demeli? Bu işin bir yanı tabii. Şiirde ikinci yanına daha çok vurgu var, amacım ikisini anlatmaktı. Başarılı olup olmadığımı takdirinize bırakıyorum.

…   …  …

“in” benim bildiğim ayılarındır afedersiniz
“out” topun dışarı çıkması
Ne zamandır gözde şimdi “in” ler
Ben modanın peşinde değilim
Ama Moda da yaşasaydım eğer
Bu çamur deryasından kurtulurdum
Benim yaşantım hep “out”
Yani oyunun dışında tutuluyorum
Hiçbir oyunu kazanamayışım bundan
Mazeretim yok aslında
Bir mazeretim varsa 
                       DÜRÜSTLÜĞÜMDÜR


Aydın Göle
19.05.2001

***   ***   ***

         Numaralı şiirler telefonla mesaj olarak gönderilmiş şiirlerimdir. Bu şiir de “Hoş Sada” da  birlikte müzisyenlik yaptığımız, eski usta bağlamacı Rahmi Oskay arkadaşımın şirketi Karsan Soğutma’da kısa süre sekreterlik yapan Fethiye’li, burada yüksek öğrenim gören bayana memleketine gidişinde yazıldı.

…   …   …

43
Gidiyor musun
Bu şehir üzdü mü seni
Ağlattı mı kara geceleri
Umudunu mu çaldı yarına ait
Gitmezsen oraları 
               gidersen buraları 
            özleyeceksin mutlaka
Gidiyor musun
Saat kaçta kalkacak otobüs
Gönderenin var mı, orda karşılayanın
Ben iki güvercin yolluyorum 
                                    seni yolcu etmeye
Ben, ben gelemem, gücüm yok vedalara
Sahi gidiyor musun
Belki son anda vazgeçersin ha
Ama git! Yolundan almayayım
Git! Yolların türküsünü söyleyerek
Gökteki yıldızlar kadar umut, 
                                saçların kadar 
                          mutluluklar diliyorum
Burçlarındaki sevgi bayrağını 
                       dalgalandıran rüzgarın 
                            hiç eksik olmasın
                                                     Git!..


Aydın Göle
28.05.2001

***   ***   ***

         Bu şiir bu günkü ilk şiirimizin son mısraıyla başlayıp bitmesi nedeniyle devam niteliğinde görülebilir. Okuduğunuzda göreceksiniz bu şiir bir devam şiiri değil. Aslında devam şiiri olsaymış, fena olmazmış hani. O zaman “ bu hamur daha çook su kaldırır” derdim. 

…   …   …

Demiştim ya 
     dürüstlüğüm tek mazeretimdir
Mahcubiyeti onurla harmanladım
Cadı avına çıktım cesaret yüklenip
Her şeyde pis koku –iç çürümesi-
Gazeteciler haber peşinde
Rotatifler, teleksler, fakslar dolu
Medya kartel
Para babaları 
      eski solcuları 
      kırpıp kırpıp anchorman* yaptılar
Boğaza bakan villalarında 
               asansör boşluğuna düşer kimi
Kimi nur tarikatının sözcüsü
Kimi  evlilikleri rekabete açar
Kimi ihale için hazırol’da
Kimi hükümetin gözcüsü
Kimi çocuk satar Avrupa sosyetesine
Kimi kadın memesi için vatanı 
Kimide bir Çingene’den meme emmiştir
Ama hiç biri 
              nerde duracağını bilmemiştir
Derin mavi, derin devlet
Askercilik oynar, 
                yada belde jop 
               ve kelepçe polis
Karanlığa ışık yaktık
Sürekli aydınlık için işi gücü bıraktık
Şimdi partinin her katı ışıl ışıl
Devr-i sultanın 
                masal sevdası 
            ürküttü rüzgârları
Benim dürüstlüğüm gene tek mazeretim

Aydın Göle
29.05.2001/18.12.2009

***   ***   ***

         Bir gün ummadığım anda bayan Che yanında okuldan arkadaşı, Adana’lı bayanla geldi. Onları Sultan Sekinin yanındaki Galaksi Cafe’de ağırladım. (Daha sonra orası çelik kapı mağazası oldu. Alt geçit oradaki bütün dükkanların işini bitirdiği gibi onunda işini bitirdi. Üç  senedir kiralık tabelası var ama kiralayan yok!) Konuşma arasında bu mısraları söyledim. Kendim bile şaşırdım. Bu ilkti ve şimdilik tek kaldı. Hemen orda kağıda dökmesem unuturdum.  

…   …   … 

Bileti ayırmıştım, gidiyordum
Senden kaçıyordum, 
                mazimden aklım sıra
Yapamadım Allah kahretsin
Gidemedim bu lanet şehirden
Terk edemedim seni 
     bütün gemilerin batmışken
Omzun düşmüşken, 
             umutsuz bir bulut 
           konmuşken gözlerine
Bileti iptal edemedim bile
Kim bilir kim gitti benim yerime
Nereye gitti
Ölüme mi, düğüne mi

Aydın Göle
04.07.2001

***   ***   ***

         Gene Karsan Soğutmada kısacık bir zaman sekreterlik yapan çok güzel, çok genç, çok aksi, çok asi, çok havalı, şıpıdık bir kızı tanımıştım. Bir işe gelişi vardı, görmeliydiniz. Asimetrik etekler, balo ayakkabıları, varla yok arası yada devasa çantalar, başında mutlaka şapkalar… oysa geldiği yer Çaykışla köyüydü. Kendisini anlatan şiir yazmamı istedi. Ona bu şiiri adından esinlenerek yazdım
…   …   …

Benim aradığım aslıdır, 
                        tebessümünde, 
                              sevginin de
Hatta bazen dağları titreten 
                                 öfkeninde
Oysa o kendini 
      bir film yıldızına benzetiyor
Yıldızın sureti buradaysa 
                                ASLI nerde
Benim aradığım aslıdır, 
                                   kederinde, 
                                   sevincinde
Adam gibi dikilmeli karşıma 
                   kılıcı olsa bile elinde
Aradığımı bulamam 
                      her şeyin suretinde
oysa o bir surette kendini yaşıyor
ASLI burdaysa, suret nerde
Benim aradığım ASLI’dır, 
                        söyleyin ASLI nerde


Aydın Göle
05.07.2001

***   ***   ***

        Bu şiirle arzularımıza karşı teslimiyeti engellemenin akılla mümkün olduğunu anlatmak istedim. Arzularına yenilip işini, eşini ve çevresini kaybedenleri çok gördüm çünkü. Şimdi özgürlükler seksle başlıyor, seksle bitiyor. Bireyselleşmenin verdiği yaşam hazzı, telaşı, gerçek özgürlüğün iktisadi özgürlük olduğunu unutturuyor. Böyle olunca seks başta olmak üzere, kredi kartlarına kadar varan yaşam hazzı aceleciliği başka türlü bir tutsaklığı getirmedi mi sizce de?

…   …   …

Hoş geldin tatlı arzu
Al bedenimi istediğin gibi sar
Sana emanet etim ve kemiğim 
                     ve hatta bütün derim
Bulursan bir olgun kadın isterim
Sokak lambasının 
                odama giren 
           ışığıyla dans etsin
Işıkla, gölgelerle, benle, 
                       sabaha kadar sevişsin

Hoş geldin tatlı arzu
Al bedenimi istediğin gibi sar
Sana emanet etim ve kemiğim 
                     ve hatta bütün derim
Usumu bana bırak, ben onu isterim
Ben onunla kölelikten kurtulurum 
                    onunla kendime yeterim

Aydın Göle
08.07.2001


Haftaya görüşmek dileğiyle iyi pazarlar sevgili okurlar.


Yayın Tarihi: 24.11.2013


*anchorman: ana haber sunucusu



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder