Özürlüyüm, özür dilemiyorum. Ama siz bana çook özür
borçlusunuz.
Değneklerle yolda yürürken acaleniz vardı beni düşürüp
arkanıza bakmadan geçtiniz.
Özürlü araç amblemli, “Dikkat! Özürlü Aracı” uyarı yazsı
olan motorlu aracımla yolun sağından giderken gümrük önünde son moda, yürüyen
spor metal kutunuzu kaldırım kenarında bulduğunuz boş bir yerde park etmek için
önüme sürdünüz ve aniden durdunuz, yarım metre mesafede duramazdım, bende duramadım
arkadan çarptım.
Burnumun kanayıp kanamadığına değil, değerli, yürüyen metal
kutunuzun tamponunun yamulup yamulmadığına baktınız.
Bir gün Sakarya caddesinde aynanıza bakmadan binek tipi
yürüyen kutunuzun aniden kapısını açtınız, yolun soluna kendimi atarak
kurtulmak istedim, arkamdan gelen araçlar benim özürlü amblemli “Dikkat! Özürlü
Aracı” uyarı yazısı olan motorlu aracıma çarpacaklardı nerdeyse. Zor kurtuldum.
Deprem sonrasında Küpçülerde eski Karaşahin Akünün önünde
sağ tarafta açılan PTT kanalından dolayı daha siz ortada yokken yolun ortasına
geçerek giderken nerden çıkıp geldiyseniz geldiniz, özürlü amblemli, “Dikkat!
Özürlü Aracı” uyarı yazısı olan motorlu aracımın sol sinyalini görmediğinizi
düşünerek yavaşlayın uyarısıyla sol elimle yaptığım işareti de dikkate almadan
ilk şoförlük denemenizde daralan yolda sollamaya çalışırken arkadan çarpıp beni
PTT kanalına attınız.
Bedenime giyerek yürüyebildiğim birkaç milyarlık yürüme
cihazım kırılmış motorum çalışamaz hale gelmiş, sol kolum ağır hasar görmüşken
siz olay yerinden kaçmaya çalıştınız.
Siz iş yeriydiniz, siz kırtasiyeydiniz, siz bankaydınız, siz
belediyeydiniz, siz sağlık ocağıydınız, siz okuldunuz, biz hariç herkes hizmetlerinizden
faydalanabiliyordu.
Ya rampanız yoktu, yada kullanılamaz durumdaydı. Üstelik
yöneticileriniz sorumluluktan kaçıyordu.
Biz yaşamak istiyorduk. Bütün diğer yaşayanların yaşam
kalitesinde yaşamak ama. Öylesine yaşamak değil. Sadece nefes alarak yaşamak
hiç değil. Bunun için sokağa çıkıyorduk. Bunun için konuşuyor, bunun için
yazıyorduk.
Dün (mecaz anlamda dün diyorum bunu yıllar olarak anlayın)
Posta Gazetesindeki bir haberle hala anlaşılmadığımızı görmüş, çok üzülmüştüm.
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Mecidiyeköy’deki Metrobüs
Terminalinin inşasında tekerlekli sandalyeler için yapılan asansörler
çalışmıyormuş. Özürlüler vakfı bu durumu kınamış.
Asansörlerde kalan özürlülere halk “Sokakta ne işiniz var?
Oturun evlerinizde” diyerek kızıp tepki göstermişler.
Metrobüse binmeye çalışan halk yüzündende özürlüler dışarı
çıkamayınca yaya trafiği tıkanmış. Polisten yardım istemişler, “kendiniz
yaptınız, size neden yardım edeyim” cevabını almışlar.
Dün böyleydi de bugün durum değişti mi?
Hayır tabii. Çünkü özürlü konularından daha önemli konu var
değil mi?
Evet şimdi anladınız mı neden özür borçlu olduğunuzu?
Özürlüyüm, isterseniz kusura bakın özür dilemiyorum. Ama siz
bana çook özür borçlusunuz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder