30 Kasım 2013 Cumartesi

DİKKAT! ÖZÜRLÜYÜM

Özürlüyüm, özür dilemiyorum. Ama siz bana çook özür borçlusunuz.

Değneklerle yolda yürürken acaleniz vardı beni düşürüp arkanıza bakmadan geçtiniz.

Özürlü araç amblemli, “Dikkat! Özürlü Aracı” uyarı yazsı olan motorlu aracımla yolun sağından giderken gümrük önünde son moda, yürüyen spor metal kutunuzu kaldırım kenarında bulduğunuz boş bir yerde park etmek için önüme sürdünüz ve aniden durdunuz, yarım metre mesafede duramazdım, bende duramadım arkadan çarptım.

Burnumun kanayıp kanamadığına değil, değerli, yürüyen metal kutunuzun tamponunun yamulup yamulmadığına baktınız.

Bir gün Sakarya caddesinde aynanıza bakmadan binek tipi yürüyen kutunuzun aniden kapısını açtınız, yolun soluna kendimi atarak kurtulmak istedim, arkamdan gelen araçlar benim özürlü amblemli “Dikkat! Özürlü Aracı” uyarı yazısı olan motorlu aracıma çarpacaklardı nerdeyse. Zor kurtuldum.

Deprem sonrasında Küpçülerde eski Karaşahin Akünün önünde sağ tarafta açılan PTT kanalından dolayı daha siz ortada yokken yolun ortasına geçerek giderken nerden çıkıp geldiyseniz geldiniz, özürlü amblemli, “Dikkat! Özürlü Aracı” uyarı yazısı olan motorlu aracımın sol sinyalini görmediğinizi düşünerek yavaşlayın uyarısıyla sol elimle yaptığım işareti de dikkate almadan ilk şoförlük denemenizde daralan yolda sollamaya çalışırken arkadan çarpıp beni PTT kanalına attınız.

Bedenime giyerek yürüyebildiğim birkaç milyarlık yürüme cihazım kırılmış motorum çalışamaz hale gelmiş, sol kolum ağır hasar görmüşken siz olay yerinden kaçmaya çalıştınız.

Siz iş yeriydiniz, siz kırtasiyeydiniz, siz bankaydınız, siz belediyeydiniz, siz sağlık ocağıydınız, siz okuldunuz, biz hariç herkes hizmetlerinizden faydalanabiliyordu.

Ya rampanız yoktu, yada kullanılamaz durumdaydı. Üstelik yöneticileriniz sorumluluktan kaçıyordu.

Biz yaşamak istiyorduk. Bütün diğer yaşayanların yaşam kalitesinde yaşamak ama. Öylesine yaşamak değil. Sadece nefes alarak yaşamak hiç değil. Bunun için sokağa çıkıyorduk. Bunun için konuşuyor, bunun için yazıyorduk.

Dün (mecaz anlamda dün diyorum bunu yıllar olarak anlayın) Posta Gazetesindeki bir haberle hala anlaşılmadığımızı görmüş, çok üzülmüştüm.

İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Mecidiyeköy’deki Metrobüs Terminalinin inşasında tekerlekli sandalyeler için yapılan asansörler çalışmıyormuş. Özürlüler vakfı bu durumu kınamış.


Asansörlerde kalan özürlülere halk “Sokakta ne işiniz var? Oturun evlerinizde” diyerek kızıp tepki göstermişler.

Metrobüse binmeye çalışan halk yüzündende özürlüler dışarı çıkamayınca yaya trafiği tıkanmış. Polisten yardım istemişler, “kendiniz yaptınız, size neden yardım edeyim” cevabını almışlar.

Dün böyleydi de bugün durum değişti mi?

Hayır tabii. Çünkü özürlü konularından daha önemli konu var değil mi?

Evet şimdi anladınız mı neden özür borçlu olduğunuzu?

Özürlüyüm, isterseniz kusura bakın özür dilemiyorum. Ama siz bana çook özür borçlusunuz.



Yayın Tarihi: 01.11.2013 
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder