Avuç açmak denilince düşkün duruma düşmek anlaşılır. Avuç
açmak elde avuçta bir şey kalmamasının veya olmamasının sonucudur. Öyle ya,
elinde avucunda bir şeyler olan neden avuç açsın ki? Böyle utanılacak duruma
(ki buda toplumdan topluma değişen görece bir durumdur) kim düşmek ister? Doğal
olarak kimse istemez. Avuç açmak hayatı sürdürmek konusunda başarısızlığın
kabulüdür aynı zamanda.
Avuç açanın sermayesi dilidir. Ne sunar bu dille? Avuç
açtığı kişi veya kişileri kendisinin içinde bulunduğu duruma düşürmemesi için
Allaha ettiği duaları ve iyi dilekleri sunar. Dil ne kadar kullanılırsa
kullanılsın tükenmeyen bir sermayedir. Sermaye tükenmez tükenmesine ya, buna
bağlı olarak kişilik onuru hiç kalmaz.
Tarih boyunca avuç açanlara hoş gözle bakılmamıştır. Avuç
açanlar itilip kakılmış, devamlı horlanmışlardır. Gelişmiş ülkelerde sosyal
devlet ilkesi benimsenince avuç açanların sayısı azalmıştır. Avuç açmak geri
kalmışlığın bir görüntüsüdür. Bir ülke bunu ancak gelişerek, yani üreterek
önleyebilir.
Buraya kadar avuç açmanın bildiğimiz anlamını anlattım.
Başka bir anlamı daha varmış meğer. Durun acele etmeyin anlatacağım. Okuyunca
bana hak vereceksiniz.
Asya’da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak
varmış. Bir Hindistan cevizi oyularak iple bir ağaca veya bir kazığa
bağlanırmış. Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine
tatlı bir yiyecek konurmuş. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokabileceği
büyüklükteymiş. Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramazmış. Maymun tatlının
kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar, ama yiyecek
elindeyken eli yumruk halinde yarıktan büyük olduğu için de, elini dışarı
çıkaramazmış. Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner, tuzaktan kurtulup
kaçamazmış.
Aslında bu maymunu tutsak eden hiç bir şey yoktur. Onu
sadece kendi bağımlılığının gücü tutsak etmiştir. Yapması gereken tek şey elini
açıp yiyeceği bırakmasıdır. Ama maymunların zihninde aç gözlülük o kadar güçlüdür
ki, işte bu yüzden, bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür.
Şimdi avuç açmak konusunda anlatmak istediğim başka anlama
geldik. Bir düşünün bakalım kaçımız aç gözlü maymundan farklı davranıyoruz?
Aslında bizleri de tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey
arzularımız, ve zihnimizde onlara bağlı oluşumuzdur. Tüm yapmamız gereken;
elimizi açıp benliğimizi, bağımlı olduğumuz şeyleri bırakmak ve dolayısıyla
özgür olmaktır. Bu örnekle benzeştirirsek; ben, sahip olduğumuz her şeyin bizim
için tuzak olduğunu fark etmediğimizi düşünüyorum.
Tuzaklarımızı birkaç örnekle görelim mi?
01: Çoğunlukla
konuşmaktan başka, fazla bir özelliğini kullanmadığımız son model cep
telefonlarına sahip olmak.
02: Ortalama 15
m2’sini kullandığımız, ama kullanmadığımız alandan 10 – 20 kat daha büyük
evlere sahip olmak veya sahip olmak için borçlanmak.
03: Belki bir kez
giydikten sonra çok uzun süre dolabımızın bir köşesinde unuttuğumuz günün
modasına uygun, ertesi yıl modası geçeceği için hiç kullanmayacağımız giysilere
sahip olmak.
04: Okumadığımız kitaplara
sahip olmak.
05: Asla kilometre
göstergesinin gösterdiği son sürate ulaşamayacağımız en süratli arabaya sahip
olmak.
06: Bize üç beş kez
zamanı, başkalarına sürekli olarak zenginliğimizi gösteren kol saatlerine sahip
olmak.
07: Vakit bulup
gidilemeyen, gidilse bile dinlendirmekten çok uzak, tabiri caizse yorgunluktan
haşatımızı çıkaracak deniz kenarına yakın bir yazlık, bir tatil evine sahip
olmak.
08: Vaktimize,
nakdimize, aklımıza, çenemize zarar verse bile, bir futbol, bir parti
taraftarlığına sahip olmak.
09: Oturmadığımız
koltuk takımları, izlemediğimiz dev ekran televizyonlar; kullanmadığımız daha
bir çok şeye sahip olmak.. Yada sahip olduğumuzu sanmak.
10: Sadece çevre
olsun diye yüzeysel arkadaşlıkların olduğu ortamlar. Bu ortamdaki insan olma
yarışı yerine mal mülke sahip olma yarışı..
Tuzaktaki maymun gibi; faydalanmasak bile, avucumuzda
tuttuğumuz sürece, kendimizi bir şeylerin sahibi sanmıyor muyuz? Oysa hiç
farkında değiliz ama biz bu çağın görünmez halkalı köleleriyiz. Ancak
parmaklarımızı gevşetip avucumuzu açtığımız zaman özgürleşeceğiz.
Yeteneklerimizi körelten bu kölelik aynı zamanda bizi insan olmaktan da
uzaklaştırıyor.
Aslında biz yer
yüzüne sahip olmaya değil, şahit olmaya gelmişiz. Onun için avuç açmaktan
korkmayın. Elinizden düşürdüğünüz her şey sizi daha özgürleştirecektir.
Yayın Tarihi: 14.02.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder