28 Şubat 2014 Cuma

AVUÇ AÇMAYI DENEDİNİZ Mİ?

Avuç açmak denilince düşkün duruma düşmek anlaşılır. Avuç açmak elde avuçta bir şey kalmamasının veya olmamasının sonucudur. Öyle ya, elinde avucunda bir şeyler olan neden avuç açsın ki? Böyle utanılacak duruma (ki buda toplumdan topluma değişen görece bir durumdur) kim düşmek ister? Doğal olarak kimse istemez. Avuç açmak hayatı sürdürmek konusunda başarısızlığın kabulüdür aynı zamanda.

Avuç açanın sermayesi dilidir. Ne sunar bu dille? Avuç açtığı kişi veya kişileri kendisinin içinde bulunduğu duruma düşürmemesi için Allaha ettiği duaları ve iyi dilekleri sunar. Dil ne kadar kullanılırsa kullanılsın tükenmeyen bir sermayedir. Sermaye tükenmez tükenmesine ya, buna bağlı olarak kişilik onuru hiç kalmaz.

Tarih boyunca avuç açanlara hoş gözle bakılmamıştır. Avuç açanlar itilip kakılmış, devamlı horlanmışlardır. Gelişmiş ülkelerde sosyal devlet ilkesi benimsenince avuç açanların sayısı azalmıştır. Avuç açmak geri kalmışlığın bir görüntüsüdür. Bir ülke bunu ancak gelişerek, yani üreterek önleyebilir.

Buraya kadar avuç açmanın bildiğimiz anlamını anlattım. Başka bir anlamı daha varmış meğer. Durun acele etmeyin anlatacağım. Okuyunca bana hak vereceksiniz.

Asya’da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak varmış. Bir Hindistan cevizi oyularak iple bir ağaca veya bir kazığa bağlanırmış. Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konurmuş. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokabileceği büyüklükteymiş. Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramazmış. Maymun tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar, ama yiyecek elindeyken eli yumruk halinde yarıktan büyük olduğu için de, elini dışarı çıkaramazmış. Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner, tuzaktan kurtulup kaçamazmış.

Aslında bu maymunu tutsak eden hiç bir şey yoktur. Onu sadece kendi bağımlılığının gücü tutsak etmiştir. Yapması gereken tek şey elini açıp yiyeceği bırakmasıdır. Ama maymunların zihninde aç gözlülük o kadar güçlüdür ki, işte bu yüzden, bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür.

Şimdi avuç açmak konusunda anlatmak istediğim başka anlama geldik. Bir düşünün bakalım kaçımız aç gözlü maymundan farklı davranıyoruz? Aslında bizleri de tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey arzularımız, ve zihnimizde onlara bağlı oluşumuzdur. Tüm yapmamız gereken; elimizi açıp benliğimizi, bağımlı olduğumuz şeyleri bırakmak ve dolayısıyla özgür olmaktır. Bu örnekle benzeştirirsek; ben, sahip olduğumuz her şeyin bizim için tuzak olduğunu fark etmediğimizi düşünüyorum.

Tuzaklarımızı birkaç örnekle görelim mi?

01: Çoğunlukla konuşmaktan başka, fazla bir özelliğini kullanmadığımız son model cep telefonlarına sahip olmak.

02: Ortalama 15 m2’sini kullandığımız, ama kullanmadığımız alandan 10 – 20 kat daha büyük evlere sahip olmak veya sahip olmak için borçlanmak.

03: Belki bir kez giydikten sonra çok uzun süre dolabımızın bir köşesinde unuttuğumuz günün modasına uygun, ertesi yıl modası geçeceği için hiç kullanmayacağımız giysilere sahip olmak.

04: Okumadığımız kitaplara sahip olmak.

05: Asla kilometre göstergesinin gösterdiği son sürate ulaşamayacağımız en süratli arabaya sahip olmak.

06: Bize üç beş kez zamanı, başkalarına sürekli olarak zenginliğimizi gösteren kol saatlerine sahip olmak.

07: Vakit bulup gidilemeyen, gidilse bile dinlendirmekten çok uzak, tabiri caizse yorgunluktan haşatımızı çıkaracak deniz kenarına yakın bir yazlık, bir tatil evine sahip olmak.

08: Vaktimize, nakdimize, aklımıza, çenemize zarar verse bile, bir futbol, bir parti taraftarlığına sahip olmak.

09: Oturmadığımız koltuk takımları, izlemediğimiz dev ekran televizyonlar; kullanmadığımız daha bir çok şeye sahip olmak.. Yada sahip olduğumuzu sanmak.

10: Sadece çevre olsun diye yüzeysel arkadaşlıkların olduğu ortamlar. Bu ortamdaki insan olma yarışı yerine mal mülke sahip olma yarışı..

Tuzaktaki maymun gibi; faydalanmasak bile, avucumuzda tuttuğumuz sürece, kendimizi bir şeylerin sahibi sanmıyor muyuz? Oysa hiç farkında değiliz ama biz bu çağın görünmez halkalı köleleriyiz. Ancak parmaklarımızı gevşetip avucumuzu açtığımız zaman özgürleşeceğiz. Yeteneklerimizi körelten bu kölelik aynı zamanda bizi insan olmaktan da uzaklaştırıyor.

Aslında biz yer yüzüne sahip olmaya değil, şahit olmaya gelmişiz. Onun için avuç açmaktan korkmayın. Elinizden düşürdüğünüz her şey sizi daha özgürleştirecektir.

Yayın Tarihi: 14.02.2014
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder