28 Şubat 2014 Cuma

SİMURG, YADA ZÜMRÜDÜ ANKA 2

Simurg’un yuvasını bulunca öğrenmişler ki;

“SİMURG ANKA - Otuz Kuş” demekmiş.

Onların hepsi Simurg’muş. Her biri de tek tek Simurg’muş.
Simurg Anka’yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yok oluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.
Şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır...

***   ***                                                                                                                                                      
Hikâyenin sonundaki şu söz ne güzel: “Şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır...”             Bu sözü unutmayıp uçanlar, kolay kolay pes etmezler. Hayatın hiçbir zorluğu onları yıldıramaz. Asıl olması gerekende budur zaten. İnsan yaşadığı hayatta karşılaştığı zorluklara teslim olsa bu çağa ulaşabilir miydi? Vardığı teknoloji sayesinde sanılır ki ölümsüzlüğe erecek.. aradığı şeyde bu, ama şimdilik hastalıklara çareler üretebiliyor sadece (Lokman Hekim gibi ölümsüzlüğe ulaştığı bilgiyi tekrar kaybeder bence, çünkü ölümsüzlük, bütün dinlerde olduğu gibi İslam inancımıza göre de ahret hayatımıza aittir)..
Antik İran dediğimiz İslamiyet öncesi İran’ın tarihteki adı “Pers” tir. Antik çağın, yani mitolojik çağın hikâyeleri efsanelerden oluşur. Pers hikâyeleri de efsanelere dayanır. Bu üç bin yıldan beri varlığı bilinen ülkenin efsanelerini ne yazık ki çok fazla bilmiyoruz. Oysa orta doğuyu ve İslâmiyet’i bu efsanelerden doğan İran edebiyatı çok etkilemiştir. Osmanlı devletinin edebiyat dili, tamamen İran dili olan farsçaydı.
Bu hikâyenin kaynağına ulaştığımda simurg’un bir çok başlık altında incelendiğini gördüm.
Etimolojik (dilbilim) açıdan Simurg:                                                                                 İsim Avesta’daki mereyo saeno “Saêna kuşu”ndan türemiştir. Orijinalde bir yırtıcı kuş, kartal veya şahin olduğu, etimolojik olarak aynı olan Sanskritçe sinah’dan çıkarılabilir.
Halk etimolojisinde ilişkilendirilen ilk öğe Farsça  “otuz”dur. Fakat tarihi anlamda ilgili değillerdir.                                                                                                                                                    
Mitolojik (efsanevi) açıdan Simurg:                                                                                                       Mistik kuş Simurg Fars sanatında kuş şeklinde, kanatlı dev bir yaratık olarak resmedilmiştir. Zaman zaman köpek başına ve aslan pençelerine sahip bir tavus kuşu olarak da resmedilmiştir. Bazen insan yüzü ile de resmedildiği olmuştur. Bir bölümü memeli olduğu için yavrularını emzirirdi. Yılanlara karşı bir düşmanlığı vardı ve yaşadığı yer fazlasıyla sulaktı. Bir antik İran tanımında Simurg'un kendisini alevlerle kaplayana kadar 1700 yıl yaşar, daha sonraki tanım ve kayıtlarda ise onun ölümsüz olduğu ve Bilgi Ağacı'nda bir yuvası olduğundan bahsedilmiştir.
İran efsanesine göre, bu kuş o kadar yaşlıdır ki dünyanın yıkılışına üç kez tanık olmuştur. Tüm bu zaman boyunca, Simurg o kadar çok şey öğrenmiştir ki tüm zamanların bilgisine sahip olmuştur.
Şahname’de (İranlı Firdevsi’nin “şahların kitabında”) Simurg:                                                    
Şahname’ye göre Kral Sam’ın oğlu Zal Albino olarak doğmuştur. Kral Sam Albino oğlunu                görünce, çocuğun şeytanların tohumu olduğunu düşünüp çocuğu bir dağa terk etmiştir. Çocuğun ağlayışlarını duyan yumuşak kalpli Simurg çocuğu alıp büyütür. Zal her türlü bilgiye sahip Simurg’dan hikmet almış birçok şey öğrenmiştir. Yine de büyüyüp bir yetişkin olduğu zaman insanların dünyasına girmek ister. Simurg çok üzülse de, ona bir tane altın tüy verip gitmesine izin vermiştir. Eğer Zal, Simurg'un yardımına ihtiyaç duyarsa bu tüyü yakacaktır. Krallığına döndüğünde Zal güzel Rudaba’ya aşık olur ve onunla evlenir. Karısı bir oğula hamile kalır fakat doğum zamanı geldiğinde birçok sorun yaşarlar. Zal karısının doğum sırasında öleceğini fark eder ve tam Rudabah ölüme yakınken Zal Simurg'u çağırmaya karar verir. Ortaya çıkan Simurg Zal'ın bir tür sezaryan benzeri yöntem uygulamasını sağlar ve Rudabah ile çocuğun hayatını kurtarır. Bu çocuk daha sonra en ünlü ve büyük Pers kahramanlarından biri olacak Rüstem’dir. Bizim hikâyelerimize de girmiş bir kahramandır halk hikâyelerinde bizde “Zaloğlu Rüstem” olarak bilinir.                                                               
Sembolizmde Simurg:                                                                                                                          
Sufi Ferîdüddîn-i Attâr bu kuştan kendini aramanın sembolü olarak söz eder. Batı’da Feniks, İran’da Simurg, Orta doğuda Anka kuşu, Türk’lerde de Kerkes adını alan bu efsanevi kuşların ortak bir özelliği ölümsüzlüktür.

BİTTİ

***
KAYNAKLAR:                                                                                                                                           
Doç. Dr. Ali Duymaz. Anadolu ve Balkan Türklerinin Halk Anlatmalarında Mitolojik Bir Kuş: Zümrüd-ü Anka.  Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Cilt: 1 Sayı: 1 Yıl: 1998. 1.Ağustos.2009 tarihinde erişilmiştir.                                                                                                  
Yard. Doç. Dr. Erdoğan Altınkaynak. Yer Altı Diyarının Kartalı..  erdoganaltinkaynak.com.               1.Ağustos.2009 tarihinde erişilmiştir.
H. Dilek Batîslam. Divan Şiirinin Mitolojik Kuşları: Hümâ, Anka ve Simurg. Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi,İstanbul 2002, 185-208. 1 Ağustos 2009 tarihinde erişilmiştir.


Yayın Tarihi: 12.02.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder