Merhaba! Bir hafta su gibi akıp geçti. Ben günlerin nasıl
geçtiğinin farkına varmıyorum. Ya siz, siz fark ediyor musunuz peki? Güzel
olanı gene sizlere şiirlerimle ermiş olmamdır. İlk şiir sevda üstüne.
Sevgilinin dudaklarına ve sigaraya duyulan tutkunun benzerliğini anlattım
…. ….
143
Ben dudak tiryakisi
değilim
Sigaramın dumanı ta
ciğerime gitmeli
Ama dudaklarının
tiryakisiyim
Ellerinin,
gözlerinin, sözlerinin de
Aydın Göle
20 haziran 2002
*** *** ***
Bir ayrılık şiiri. Sevdiğim, bir mayıs gününün yolculuğuyla
zorunlu geziye çıkmıştı. Gelmesi çok uzamıştı. Vuslatı (kavuşma gününü)
düşünerek mutluluğu bulan kişinin duygularını anlatmak istemiştim.
.... ….
144
Geldiğin gün gül
tufanına yakalanırsak
Gök gürlemez, kuşlar
şakırsa sadece
Sadece sana şarkılar
söyleyeceğim
Ellerinden ellerime
beşinci iklim bulaşacak
Güneşimize istekle
bakıp kör olacağım
Ayaklarım olmasa da
sana koşacağım
Su gibi akarak sana
ereceğim
O zaman yavru
kedileri beslerim
Yüzyıl da sürse seni
beklerim
Aydın Göle
20 haziran 2002
*** ***
Artık dayanma gücü kalmamış, sabrı bitmiş, sevgilisinin
artık sevmediğini düşünmeye başlamış bir sevdalının halini yaşayarak yazdığım
bir şiir.
…. ….
145
Ne zaman sevsem sonu
hep hüsran
Sevmek bir bana mı
yaramıyor
Ahlar çekiyorum yok
ki duyan
Yar beni unuttu,
aramıyor
Sigarasızım
Parasızım
Haftalardır yarsızım
Boş sokaklarda
dolaşıyorum avare
Yar aklımdan çıkmıyor
ne çare
Yüreğimde o tanıdık
sızım
Aydın Göle
20 haziran 2002
*** ***
Sabır zor bir kuştur. Öyle her omuza konmaz. Omzumda o kuşla
çok dolaştığımı bilirim. Ama çok zamanda omzumun boş kaldığını hatırlıyorum.
Öyle bir anın eseri bu küçük şiir.
…. ….
146
Sensiz günlerimi
çöplüğe
Maziye attım kürek
dolusu
Öyle çok biriktiler
ki..
Seni getirecek gün
Seni getirecek saat
Seni getirecek otobüs
Gelmek bilmiyor
Aydın Göle
27 haziran 2002
*** ***
Ne desem, ne etsem hasret bitmiyordu. Çünkü yar denen
zalimdi. Çektirmekten haz alıyordu. Aslına bakarsanız bana öyle geliyordu. Uzak
yerden iş bitmeden gelinemediğini bende biliyordum. Komşu kapısı değildi ki,
uzak mı uzak bir diyardı.
…. ….
147
Gecenin siyahı fazla
Yıldızlar kaçmış
göklerimden
Yağmurlar dövüyor
sokakları
Ben seni düşünüyorum
Bir şimşek üstünde
çıkıp gelsen geceme
Gecenin siyahı fazla
Aydın Göle
02 temmuz 2002
*** ***
İçimden hasrete rağmen güzel duyguların geçtiği de oluyordu.
Bu dörtlük böyle bir anda doğdu.
…. ….
148
Aya ismini fısıldadım
yüzü güldü
Ay değil, sanki gökte
açan kokusuz güldü
Gülen ışığıyla her
gece
Benim yerime yüzünü
okşayacak
Aydın Göle
03 temmuz 2002
*** ***
Arkadaşlarım İsmail Terzioğlu ve rahmetli Erdinç Arın
ortak emek ve fikirle üretip bana motorlu, üstü kapalı yanları açık, iki
kişilik bir sakat arabası yapmışlardı. Ben onların isimleriyle kendi ismimin
ilk hecelerinden bir isim türetmiş, arabama İSTERAY markasını
koymuştum. O arabam arızalandığında rahmetli Erdinç arkadaşım
kendisinin gittiği motorsiklet tamircisi arkadaşına götürerek beni tanıştırdı.
Sonradan benimde çok samimi arkadaşım olan bu motorcu Davut Korkmaz kendi
camiası içinde bir yıldızdı. Peugo ve Mobilette motosikletlerinin
motorlarının üstünde değişiklikler yaparak 60 km olan süratini 172
km’ye kadar çıkarmayı başarmıştı. Bu tip motorların özel tutkunları vardı.
Bütün tutkunlar gibi sohbetleri de bu konuda olurdu. Türkiye’ye Çin
malları motorlar girerek bu ustanın bir çok usta ile birlikte iş yapamamalarına
sebep olmuştu. Bu şiirde bu kişileri anlatmak istemiştim.
…. ….
149
Pembeye boyamışlar
motorlarını
Rüzgara teslim olup
kırlangıçlarla
Sohbet ediyorlar,
sigaralarını tüttürüp
Önlerinde ip gibi yol
akıyor
Sohbet ediyorlar
açmazlarını unutup
Oysa onların
güneşleri de yoktu
Aydın Göle
08 temmuz 2002
*** ***
Sabır, bir olayı kabul ederek karşılamakla olursa ruhu
yumuşatır. Tersine bir sabır zorlanmadır. Bu şiirde sabrın benim üzerimde nasıl
etki yarattığını anlatıyorum. Yardan ayrı kalmak kolay mı?
…. ….
150
Şeytan çatlardı
azapta beklese
Ben seni bekledim
çatlamadım
Fakat gün gün, lime
lime eskidim
Her gün parçalarımı
topladım
Her saat umut
yüklendim
Kendime gelmekti
bütün çabam
Narkozdan çıkmış
gibiyim
Aydın Göle
10 temmuz 2002
*** ***
Nihayet vuslat, yani nihayet kavuşma günü gelmişti. Ertesi sabah
bu şiir doğdu.
… …
151
Günaydın kentimin
mavi kızı
Sen geldin ya gökler
tutuştu kıp kırmızı
O yanıyor, ben
yanıyorum
Senin alın al, morun
mor
Sensiz günlerimi git
herkese sor
Aydın Göle
10 temmuz 2002
*** ***
Eh sevgili gelmişti. Keyfim yerindeydi. Ama yalnız geçen
günler unutulur gibi değildi.
…. ….
152
Denizle göğün
arasında
Durmadan uçtum
durmadan
Küçük bir kara
parçası yoktu
Konacak bir dalda
yoktu
Hasılı sen yoktun ki
tutunayım
Yoruldum iliklerime
kadar
Sen gelince gene
uçtum
Kanatlarımda rüzgardı
mutluluk
Mutluluk sendin
bilmez misin
Baldan tatlı, kordan
yakıcı dudaklım
Aydın Göle
12 temmuz 2002
*** ***
Bu günün son şiirine geldik. Bu şiirde gözlerin yerini
ellerin aldığını, dokunulan her şeyin canlandığını, bu yüzden unutmanın mümkün
olmadığını anlatıyorum.
.... ....
153
Elin kolun bağlı
girme geceye
Karanlıkta gözün
yerini el alır
Eller dokundukça bir
şeylere
Ten olur her şey, can
olur
Kışkırtılır hayaller
heyecan olur
Taze simit gibi
gevrek susam susam
Sorma nasıl unutsam diye
Mümkün mü ellerin
varken
Mümkün mü hayallerin
varken
Aydın Göle
17 temmuz 2002
*** ***
Hepinize iyi pazarlar sevgili okurlar. Gelecek hafta
şiirlerle buluşmak umuduyla güzel günler diliyorum hepinize. Hoş kalın..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder