Konuşulan Türkçeden tutunda, yayınlanan film ve dizilerdeki
içeriğe kadar televizyonları, namı diğer “aptal kutsunu” sürekli eleştiriyorum.
Basın yayın kuruluşlarının en az eğitim kurumları kadar önemli olduğuna
inanıyorum. Etkilerini çok kısa zamanda görüyoruz, sorarım size, nasıl
inanmayayım? Yabancı filmlere yapılan Türkçe çeviri seslendirmeleri gençler
arasında İngilizce fiil çekimli ve İngilizce’ye özgü ses vurgulu Türkçe konuşma
en küçük kentlerde, hatta köylerde bile böyle yaygınlaşmadı mı? Artık argomuz
bile Türkçe değil. İşin Burasında gelişmiş ülkelerin açık pazarı oluşumuzu
görmemek körlük olur. Ne almıyoruz ki onlardan? Adamlar ürünlerinin alışkanlık yapıp
sürekli ve daha çok kullanılması için kültürlerini de sattıkları ürünün içinde
veriyorlar, yada sinema ve televizyon yoluyla beyinlere şırıngalıyorlar.
Sözünü ettiğim işin bir boyutu. Birde yerli programlarla bir
kitlenin, bir gurubun görüşleri dayatılıyor. Kimi zaman iktidarlarında bunda
parmağı olabiliyor.
Son zamanlarda televizyon dizilerini izlediniz mi?
İzledinizse neleri fark ettiniz? Geçen yıllarda olduğu gibi dizilerin konusu
kırsal yörelerde geçmiyor. Diziler kenti keşfetti. Artık bundan sonra kent
insanının sorunlarını izleyeceğiz sanırım. Türkiye hızla kentlileşirken
köylülüğün, ağalığın kutsallaştırılması yapılamazdı zaten. Dikkat edin ağalığın
dedim. Ağalık, yani toprak ağalığı doğuya (hadi açık söyleyelim, köylüleşememiş
Kürtlere) ait, gelenekçi, tutucu bir düzendir. Gelenekçiliğe övgü dizilerle,
kumaya razı genç kızlar yetişti. Buradan nereye gider? Özgürlüğünden kaçan
kadınlara mı? Üretim dışı tutulan, bireyleşemeyen insanlara mı?
Televizyonlardan bu konuları içeren ne diziler geçti…
Seymen Ağa, Samur Ağa, Ömer Ağa, Boran Ağa, Son Ağa, Sıla,
Berivan, Asi, Asmalı Konak, Kırık Ayna, Kınalı Kar, Beyaz Gelincik, Zerda.
Bu dizilerle ağaları beyleri,
aşireti, kanayan yaraya parmak basıyoruz diyerek, ilkelliğin abidesi “töreyi”
Türk insanına dayattılar. Aşiret ağaları, beyleri bu dizilerde adalet dağıtan
holywood yakışıklısı olarak gösterildi. Yakışıklı ağaların köleleri (köylüleri) çalışıp
ağalarının ceplerini doldururlarken onlar gıcır gıcır otomobillerle, gencecik kızlarla
yaşıyorlardı. Gençler bunlara özenip kartal kanat yürür, hepsi keskin bakışlı
ağır ağabeylik oynar oldular.
Bir başka konu da vatandaşı devletten koparma harekâtıdır.
Bu yolla özelde bir çok kurum, genelde devlet vatandaşın gözünden düşürülmek istendi.
Kod Adı, Hatırla Sevgili, Sağır
Oda, Hacı
Bu dizi filmler çeşitli televizyonlarda yer buldular. İçlerinde en uzun soluklu olanı “Kurtlar Vadisi’dir.” Bu diziyle birlikte derin devlet, siyaset ve mafya ilişkilerinin anlatıldığı “Kod Adı” dizisinde beni en şaşırtan şey senaristlerin aldığı bilgilerdir. Bu senaristler bu bilgileri nerden alıyor ve bu ilişkileri nerden biliyorlar? Bunlar önceleri istihbaratçı mıydılar? Çünkü geçmişi bilmekle kalmıyor geleceği de haber veriyorlardı. İstihbaratçı olmadıkları muhakkak canım, yoksa bunları yayınlayamazlardı.
Bu dizi filmler çeşitli televizyonlarda yer buldular. İçlerinde en uzun soluklu olanı “Kurtlar Vadisi’dir.” Bu diziyle birlikte derin devlet, siyaset ve mafya ilişkilerinin anlatıldığı “Kod Adı” dizisinde beni en şaşırtan şey senaristlerin aldığı bilgilerdir. Bu senaristler bu bilgileri nerden alıyor ve bu ilişkileri nerden biliyorlar? Bunlar önceleri istihbaratçı mıydılar? Çünkü geçmişi bilmekle kalmıyor geleceği de haber veriyorlardı. İstihbaratçı olmadıkları muhakkak canım, yoksa bunları yayınlayamazlardı.
Bütün bunlardan sonra televizyonlara bir şeyler oldu galiba.
Yıllarca yaptıkları hatadan sonunda vazgeçtiler ve bu tip filmleri toptan
kaldırdılar.
Senaryoların neredeyse yüzde 95’i kentte geçiyor artık...
Arka Sokaklar, Behzat Ç., Ezel, Kanıt gibi polisiye diziler,
Türk Malı, Papatyam, Geniş Aile, Akasya Durağı gibi komedi
dizileri,
Kavak Yelleri, Küçük Kadınlar, Arka Sıradakiler gibi gençlik
dizileri,
Yaprak Dökümü, Hanımın Çiftliği gibi klasik diziler,
Öyle Bir Geçer Zaman ki, Fatmagül’ün Suçu Ne, Bitmeyen Şarkı
gibi dram içerikli aile dizileri..
En az bundan önce yayınlanan diziler kadar bağımlılık
yaratıyor.
Tartışmasız usta Gani Müjde’nin yazdığı Deli Saraylı,
(yabancı olsalar önde gelen dünya televizyon ödüllerini alacaklarına inandığım,
ne yazık ki başka hesaplar yüzünden yayından kaldırıldı) Perran Kutman ve Çetin
Tekindor’un müthiş oyunlarıyla hem güldürüyor, hem yurtseverlik aşılıyor.
Sırada ülkesini ve cumhuriyetini demokrasiyle birlikte
savunan tartışma programları olmalı. Şimdiye kadar bağırış çağırışla seviyesiz
kişilerin yüzünden sinirlerimizin altüst olduğu tartışmalar izledik. İyice
ölçüyü kaçıran müdavimlerden vazgeçen tartışmalarla uzman ve kültürlü
tartışmacılarla bozulan kişiliklerimizi tamir edebiliriz umarım.
Aptal kutusu böyle böyle akıllı kutusu olacak sanırım. Ama
nerde...
Yayın Tarihi: 23.05.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder