Merhaba
sevgili okurlar. Bir haftadır havalar serin gidiyor, farkında mısınız?
Bunaltmıyor ama geceleri üşütüyor bile. Çok şükür beklenen mevsim yağmurları
yağıyor. Bu yağışlar susuzluğumuza çare değil. Gölleri dolduracak yağışlar kışa
aitti. Kış kurak geçince gölümüzün doluluk oranı tehlikeli safhaya kadar
geriledi. Bu yağmurların göle olmasa da tarıma katkısı olacaktır tahmin ederim.
Havaların biraz açmasını, güneşin kendisini biraz göstermesini mi bekliyor, mevsim
kendini belli etmeli mi diyorsunuz? Henüz yaza girmedik. Gerçi baharda da günlük
güneşlik, sıcak havalar olabilir, ama acele etmeyelim. Yazın yazlığını yapacak
çok zaman var önümüzde.
Yakında dünya
kupası maçları başlayacak. İzleyecek misiniz? Ben izlemeyi düşünüyorum. Bir
önceki vuvuzelalı dünya kupası maçlarından zevk alamadım. Vuvuzela gürültüsüde,
çekişmesiz futbolda bu düşünceye beni itti. Sanki birde dünyada futbol geriledi.
Bütün büyük takımlarda bir tutukluk, bir gerileme var. 1974’ten beri
televizyondan dünya kupasını izlerim, giderek o eski tatları alamıyorum. Bu yıl
Brezilya’da yapılacak dünya kupası maçları geçen yılları aratmasın yeter.
Hayata renk
katacak özel zevkler olmalı. Bunun önemi emekli olunca anlaşılır. Boş zamanlar
o kadar çoğalır ki, dolduracak konular olmazsa can sıkıntısı ve bunama başlar.
İnanç ve ibadetin yanına araştırıcı, el becerilerini geliştirici, zihin açıcı
uğraş mutlaka edinilmeli. Edebiyatın her türü, spor, seyahat önerilebilir
konulardır. Benim elimden daha çok yazmak ve okumak geliyor. Müzik zaten
hayatımın önemli bir parçası. Sadece dinleyici değilim, 24 yıldır müzisyenim
de. Her türlü seyirlik sporu severek izlerim. Bir ara kartpostal biriktirme ve
derlemeyle (hadi şu bildiğimiz kelimeyi kullanalım; “koleksiyonculuk” la)
uğraştım. Şimdi müzik parçaları biriktiriyorum. Şiirle müziğin uyumu bu konudan
daha büyük haz almama sebep oluyor.
Sözü çok
uzattım, bu haftaki şiirlere dönelim artık.
***
Umut hiç
bitmez. Her zaman hayatın motorudur. Bu şiir de umudu anlatan bir şiir.
…. ….
195
Gözlerimde fer
Ardımda gölgem var.
Yürüyor, dans ediyor, şakacı.
Sallanan saatin sarkacı,
Umuda götürüyor,
Mutluluğa götürüyor beni.
Aydın Göle
26 eylül 2002
*** ***
Sevgiyi tarif
et deseler nasıl tarif ederdiniz, hiç düşündünüz mu? Bu şiir böyle bir tarifi
amaç edindi.
…. ….
196
Sevgi baldan tatlı
Sevgi ateşten sıcak
Sevgi pamuktan hafif
Sevgi güneşten parlak
Sevgi serçe kadar ürkek
Sevgi kral kadar güçlü
Sevgi çocuk kadar masum
Sevgi buldu beni.
Başka şeye gerek yok.
Aydın Göle
25 eylül 2002
*** ***
Aşk hayatın
anlamımıdır? Bence cilasıdır. Önemli olan sevgidir. Fakat aşk olmasa ruhlar çok
kaba kalırdı. Kendinizle barışmanızı aşk sağlar. İsterseniz köşklerde yaşayın,
içinizdeki duygular ölmüş olursa keyifle yaşayamazsınız. Aşk işte bu duyguları
diriltir.
…. ….
197
Ben vardı benim içimde günlere küskün
Yalnızdım, sıkılıyordu ruhum,
her odasında köşkün
Aşk benden uzaktı, aşk benden aşkın
Ruhumu bir gün avucuna aldı aşkın
Aydın Göle
30 eylül 2002
*** ***
Ayrılıklarda sözcüklerden çok hareketler öne çıkar. O sırada
sözcükler ne kadarda yetersizdir. Şiirde bunu belirttim.
…. ….
198
Söylemek istediklerim
Ellerime vuruyor
Gözlerime biniyor
Kaçak sözcükler
Boşluğa düşüyor.
Sen duymuyor görmüyorsun
Görmüyorsun pür melâlimi
Hayır, senin günahın yok
Bir günahkâr varsa
takvim yapraklarıdır
Ellerime güvercin doğdun sen,
pembe gagalı
Sonra uçtun maviliklere
Bir nokta olana dek ardından baktım
Aydın Göle
30 eylül 2002
*** ***
Herkesten sevgi istiyordum bir ara. Çünkü Allahın huzuruna
vardığımda sevildiğim kadar günahsız olacağımı düşünüyordum. İyi insan olmanın
bir gereğiydi benim için. Amaç olarak gene öyle ama herkese iyi görünmenin ve
herkesle iyi olmanın imkânı yok.
…. ….
199
Canınızdan can,
Nefesinizden bir nefes
Verebilir misiniz
Yıldız istemiyorum sizden
Ay yerinde güzel
Beni sevebilir misiniz
Kalbinizde yerim var mı
Ömür yolculuğunda
Beni taşıyabilir misiniz
Geceme ışığınız
Uykularıma yastığınız var mı
Sizin elinize muhtacım, dost elinize
Ben yüreğimi verdim hepinize
Kanınız ılık, ılık akmadı mı,
duymadınız mı
Tatlı bir rehavet yok mu bedeninizde
Hissedin beni; göreceksiniz
Üzgünde olsanız tebessüm edeceksiniz
Aydın Göle
30 eylül 2002
*** ***
Hiçbir
şey istendiği biçimde bitmez. Ne çok şey bitmeden yarım kalır. Hatta insanın
geleceği inşa edilirken bile. Oysa son yolculuğun (ölümün) kaçınılmaz olduğunu
düşünen hiç yok.
…. ….
200
Dünler sol elimde, sağ elimde yarınlar
Bütün değil hiçbir şey,
neye baksam yarımlar
Bilgeler sus pus şimdi sisli kasımlar
Son yolculuğadır bütün geri sayımlar
Aydın Göle
01 ekim 2002
*** ***
Sözden çok
eylem önemlidir öyle değil mi? Zaten gerçekten seven söze hiç gerek
duymaz, her hareketinde sevgi vardır zaten.
…. ….
201
Leyleğin ömrü lâk lâkla geçer
Hacı olur dünyayı tavaf ederek
Benim ömrüm leylâkla geçmez
Hacı olamam kalbine girmezsem
Yeşil gözlerinde boğulduğum
Aydın Göle
02 ekim 2002
*** ***
Gönderilmemiş bir şiir daha. Gene ayrılık şiiri.
…. ….
46
Uyumayın bu gece korkuyorum
Korkuyorum yaşamaktan,
yıldızlara kayıtsız bakıyorum
Belki fark etmeden,
yavaş yavaş ölüyorum
Uyumayın bu gece, uyumayın diyorum
Tanrım, o beni sevmese de,
ben onu seviyorum
Sevmek değil, kölesi olmak bile az,
nasıl anlatsam bilmiyorum
Bu gece uyumayın,
uyumayın hatırım için
Başımda bekleyin, çünkü ben ölüyorum
Hatırım için kulak verin
belki bu son sözlerim
Belki biraz sonra
ışığa kapanacak gözlerim
Yok, yok, sizde hiç hatırım yok
Gidin o halde,
yada uyuyun meleklerle beraber
Ama gitmeyin uyumayın bu gece, korkuyorum
Yıldızlar üstüme geliyor hep birden
Onun endamını resmediyorlar,
ben boğuluyorum
Uyumayın bu gece ben korkuyorum
Aydın Göle
05 ekim 2002
*** ***
Haftaya
görüşmek üzere iyi pazarlar sevgili okurlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder