Merhaba sevgili okurlar. Kimi zaman beklenmedik arızalar
olunca ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Geçtiğimiz Pazar günü aniden modemim
bozulunca bu duruma düştüm. İnternete giremeyince yazı da gönderemedim.
Dolayısıyla mecburi bir tatil yapmış olunca pazartesi günü yazımı okuyamadınız.
Affınıza sığınıyorum. Bir günlük aradan sonra gene karşınızda olmanın zevkini
yaşıyorum. Yazımı kısa tutacağım çünkü misafirimiz olan teyzemizi uğurluyoruz.
Aynı şekilde dört sene önce Almanya’dan başka bir teyzem ve
eşi gelmişti. Teyzem Arnavut; hiç Türkçe bilmediği için onunla her gelişinde bakışmayı
yeğliyoruz. Aramızdaki sevgi bağı gözlerimizle anlaşmamızı sağlıyor. Öyle
şefkatli bakıyor ki, benim engelli oluşumdan eridiğini görüyorum. Eniştemde
Arnavut, biraz Türkçe biliyor. Bildiği Türkçe, sohbet etmemize yetmiyor. Benim
konuştuklarımı anlaması için kılıktan kılığa giriyorum. Sanki tiyatroda bir
oyun oynuyorum. Kullandığım kelimeleri zaman çekimlerinden ve eklerden
arındırıyorum. Ortaya garip bir dil çıkıyor. Yabancı ancak bu kadar Türkçe
konuşur. Az Türkçe bilenlere böyle konuşmanın yararlı olduğunu görüyorum.
Kelimelerin yetmediği yerde jest ve mimiklere baş vuruyorum. Hiç değilse sohbet
etme imkânı buluyorum.
Eniştemin ismi ilginç; Acem. Acem biliyorsunuz İranlı demek.
Arnavut’un acemi bilmesi bana ilginç geliyor. İran nere, Makedonya nere.. bu
ismi Osmanlının o coğrafyaya götürdüklerinin bir işareti olarak görüyorum.
Eniştem daha önce dayımla Türkiye’ye 1977 yılında gelmişti.
Dayımla birlikte az meşk etmemiştik. O da sesiyle bize katılıyordu. Dayım
Arnavut halk şarkıları tutkunu. Ben her parçayı bilmiyor, sadece gitarla akor
atıyordum. Bu özelliğim aklında kalmış. Org çaldığımı söyleyince ona
da çalmamı istedi. Kız kardeşim, benim her şeyim Nurşen’im bir gece orgu kurdu.
Başladık meşk etmeye.. enişteme bildiğim az sayıdaki Arnavut halk şarkısı
“shkovani tiran”ı çaldım, o da söyledi. Ama o ne söylemek. Sesi ve söyleyişi
çok harikaydı. Anılarım arasına o gecede girdi. Uzun bir süre unutabileceğimi
sanmıyorum.
Misafirimiz olduğu için bugün önemli (!) bir konuda
yazmadım. Bu günde öyle olsun dedim sevgili okurlar. Kusurumu bağışlayın.
Hepinize mutlu günler..
Yayın Tarihi: 14.05.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder