Eski yazıları karıştırmak müflis tüccarın eski hesapları
karıştırması gibidir denebilir. Öylede olsa geçen zaman içinde neler değişmiş
neler değişmemiş, neler yapılmış neler yapılmamış, mücadelesi verilen bir
konuda ne kadar yol alınmış sorularına cevap olması açısından bence zaman zaman
yapılması gerekir. Ben aşağıda okuyacağınız yazıyı okuduğumda şahısların
değiştiğini ama şartların olduğu gibi kaldığını gördüm. Engellilerin
erişilebilir-ulaşılabilirliği konusunda 7 yılda başlanamayan işlerin
tamamlanması için tanınan 3 yıllık ek sürenin de bitmesine 1 yıl kalmasına
rağmen görünür bir gelişme olmadı. Yani “Batı Cephesinde Yeni Bir şey Yok!”
O yazıyı zaman zaman açıklamalarda bulunarak ana konusuna
dokunmadan aktarıyorum.
***
Dün altı nokta körler derneği Sakarya şubesi başkanı Yüksel
beyden (şu anda, değişmiş olan yönetim
kuruluna Aşkın başkan başkanlık ediyor) öğlen üzeri bir telefon geldi.
Çoktan beri görüşemediğimizi, saat 17:00’ye kadar dernekte olacağını söyledi.
Gittim.
Konukseverlikle kapılarda karşıladı. Muhabbet sohbet derken
saatler saatleri kovaladı. Yüksel hoca halk eğitim merkezinde görme engellilere
okuma yazma öğretiyor (öğretiyordu demek
gerek, artık orda değil). Kendisinin öğretmenlik vasfından aklıma ilk
öğretim kursu verip vermedikleri geldi. Açık öğretim programları altında hem
ilk öğretim, hem lise kursları veriyorlarmış (daha sonra bu halk eğitim merkezlerinde alınıp ilk öğretim kurumlarına
verildi. İlk öğretim kurumları 4+4+4’e dönüştürülünce ne oldu, haberim yok
çünkü artık açık öğretimi bıraktım). Telefonlara sarıldı, ama yoğun trafik
nedeniyle telefonlar düşmediği için kayıtların devam edip etmediğini, devam
ediyorsa ne kadar daha devam edeceğini öğrenemedik.
Bunun üzerine halk eğitim merkezine kendim gittim. Girişteki
merdivenlerde rampa olmadığı için içeri giremedim. Vatandaşlardan yardım
istedim, sağ olsunlar, içerden bir görevli bayanı bana gönderdiler. Selam
sonrasında bayan görevlinin ilgilerine teşekkürle, girişte bir rampanın
olmayışına şaşırdığımı belirttim. Arkada bir rampa var dediler. İçeride
kendileriyle görüşmek için belirtilen tarafa gittiğimde rampa dedikleri
rampanın ancak bebek arabalarının geçebileceği genişlikte bir rampa olduğunu
gördüm.
Ben akülü arabamla oradan geçemezdim. Ön ve bir arka teker
ancak sığardı. Arka tekerlerden biri boşta kalırdı. İşte o zaman sirklerde
çalışmamış olmama hayıflandım. Belki denge konusunda beceri kazanıp rampası,
asansörü olmayan resmi ve özel kurum binalarından içeri girmekte zorlanmazdım.
Neyse dostlar, rampa ararken bu arada açık öğretim bölümünü
buldum. Kayıt şartlarını öğrendim. 24 eylül, yani bu gün kayıt için son günmüş.
İlk okul diploması ve bir vesikalık resimle birlikte başvuru yapmak
gerekiyormuş. Kayıt sırasında, öncesinde Ziraat Bankasına açık öğretimin ilk
öğretim bölümü için yeni kayıt adı altında 20 tl ödeme yapılıp alınan dekontta
gerekli evrakların içine eklenmeliymiş.
Öğreneceğimi öğrenmiş oldum. Çekip gitmedim, o görevli
bayanı bekler düşüncesiyle tekrar görmek için ilk giriş kapısına döndüm.
Görüştük. Arkadaki rampanın darlığının farkında. Ama işte belki geçerim diye
önermiş. Ayrılırken bunları gazetemde yazacağım dedim. “Yok, yok bunları
yazmayın, bizim güzelliğimizi yazın” dedi. Geri döndüm. Kapıda ikinci bir
görevli bayanın daha olduğunu gördüm. Görevli bir bey de minik sohbetimize
katıldı. İlk bayan tekrar “bizim güzelliğimizi yazın” deyince ikinci bayanı
göstererek “evet bu güzelliği yazacağım, gerçekten güzel bir bayan dedim.
Görevli bey “beyefendi güzelden anlıyor” dedi. Güzelliğinde hem fikir olduğumuz
bayan gülümsedi. İlk bayan güzel bayana sarıldı; “güzeldir benim arkadaşım”
dedi. Güzel bayanda derin alçak gönüllülükle arkadaşının daha güzel olduğunu
söyleyince, ben ortada uçuşan güzel sözcüklerine “benim gibi bir engelliyle
ilgilendiğine göre hanım efendinin belli ki ruhu güzel” sözcüğünü ekledim.
Karşılıklı gülüşmelerle oradan ayrıldım.
Dostlar ne mi yapıyorum? Önce ilk öğretim sonrada lise
diploması almaya çalışıyorum. Bunun ilk adımlarını attım. İlkokul mezunu
olduğum için sarı basın kartını alamadım. Lise diploması alıp bende sarı basın
kartı sahibi olacağım. Hedefim bu.
***
Hedefini bulamamış mermi gibi boynum düştü. Ben sarı basın
kartını alamıyordum. Hedefimden saptım sevgili okurlar. Geldiğimiz nokta bu.
İnsan üzülüyor tabii…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder