Cellâdını seveceksin dense ürperir miydiniz? Şaşkınlıkla “hayırdır bu ne demek diye soracağınızı tahmin etmek zor değil. Öyle ya hakkınızda ne zaman idam kararı verildi ki cellâdınız olsun değil mi? Tam olarak böyle olmasa da buna benzer bir olay İsveç’te olmuş. Seçimler sonuçlanıp AKP 3. kez seçimleri kazandığı yıl, halkın bu tercihine CHP lideri “Stokholm sendromu” deyince bu deyimin ne demek olduğunu araştırdım. Sonuçta girişte kullandığım iki kelimeyle özetlenen anlam çıkıyordu. Oysa tıbbi bir terim olan bu deyimin bir hikâyesi bile varmış. Şu internete bir kere daha gönülden borçlandım. Nasıl öderim bilmem.
Aynen özetleyerek alıntılar yaptığım bulgularım şöyle:
“Stokholm sendromu, denen bu terim rehinenin kendisini rehin alan
kişiye duygusal anlamda bağlanması olarak özetlenebilecek psikolojik durumunu
anlatıyor. Psikiyatr Nils Bejerot tarafından adlandırılan sendrom ismini 1973
yılında İsveç’in başkenti Stokholm’de yaşanan bir olaydan almış.
Stockholm Sendromu
tanımlamasını doğuran olay, 23 Ağustos 1973 günü Jan Erik Olsson Stockholm’de
bir banka şubesini soymasıyla başladı. Müşterilerin ve bu arada bazı memurların
dışarıya kaçmasına göz yuman soyguncu üç banka memuresini esir aldı.
Bu süre zarfında
rehineler, soygunculara duygusal bir yakınlık hissetmeye başladı. İddiaya göre
rehinelerden biri nişanlısını terk ederek Olsson’un hapisten çıkmasını bile
bekledi. Bu soygun girişimi sırasında polise yardımcı olan kriminolojist ve
psikiyatrist Nils Bejerot, rehinelerin
bu psikolojisini, ‘Stockholm sendromu’ olarak kavramlaştırdı.”
Yabancıların isim merak’ını her konuda, her olguda görmek
mümkün. Tıpkı bu olayın bir psikolojik bozukluğu anlatan durumun isimleştirilmesi
gibi. Kentin ismini taşıyan psikolojik bozukluk bir kere daha başka kentte ve
başka kişilerle tekrarlanınca iyice bilinir olmuş. Onu da okuyalım.
“İlk olaydan sonra ise
dünya, bir başka Stockholm Sendromu’na tanık olmuş. 1974’te ünlü medya devi Hearst
Yayıncılık’ın sahibi Hearst ailesinin kızı Patricia Hearst, 1974’de Symbionese
Liberation Army tarafindan Berkeley’deki evinden kaçırıldı. Hearst, 2 ay kadar
sonra örgüt üyeleriyle birlikte bir banka soygununa katıldı. Fidye olarak 2
milyon doların yoksullara 70 dolarlık yiyecek paketleri halinde dağıtılması
istendi.
Hearst’ün örgüte
sempati duymasına yol açan etkenlerden biri, yoksullara yemek dağıtım talebi
olarak görülüyor. Siyasi gündemde polemik doğuran “Stockholm Sendromu”
rehinenin kendisini rehin alan kişiye duygusal anlamda bağlanması olarak
tanımlanıyor. 1973’te Stockholm’deki bir banka soygunuyla başlayan süreç, bu
sendromun kurbanı olarak gösterilen Patty Hearst’ün kişiliğinde yaygınlık
kazandı.”
Bütün ayrıntısıyla “Stokholm Sendromu” böyle ortaya çıkmış.
Peki CHP lideri bunu kullanma gereğini neden duydu?
Neredeyse her seçim öncesinde sorsanız AKP iktidarından
şikâyet etmeyen yoktu. İşçiler, köylüler, emekliler, öğrenciler, kadınlar,
herkes durumunun ne kadar kötüye gittiğini öfkeyle anlatıyordu. Her sorulan
kişi daha önceki seçimlerde AKP’ye oy vermediğini söylüyordu. Kim olsa bu
manzara karşısında iktidarın en azından sarsılacağını düşünür. Tam tersine oy
oranını arttırarak 3 yerel, 2 referandum, 3 genel, 1 cumhurbaşkanlığı seçimi
olmak üzere 9 yılda 9 seçimden zaferle çıkarsa bu duruma ne dersiniz? Bu halk
yanıltmayı seviyor mu dersiniz?
Toplumun akıl sağlığından kuşkumuz olmadığına göre ortaya
çıkan “Stokholm Sendromu” değildir. Bana kalırsa ideolojinin ne kadar önemli
olduğu ortaya çıkıyor. 1970’lerde güçlü olan ideolojiler 1990’larda gerileyip
sol partiler ideolojisiz kalıp kapitalizm karşısında yenilince seçmene bir şey
anlatamaz duruma düştüler. CHP’nin elinde devlet kuruculuğu mirasından başka
bir şey olmadığı, o söylemden uzaklaştığı seçimlerle açıkça ortaya çıktı.
Merkez soldan merkez sağa kadar bir yelpaze ile seçmeni bundan sonra ne kadar kendine
çeker bilinmez.
Hayır bu cellâdını sevmek değil. Kim ne derse desin hedefi
olanlar ideolojisi olanlardır. Yörüngeye oturmuş gezegen gibi sabırla, kararlı
biçimde, hızından hiç kaybetmeden hareket etmek ve bunun sonuçlarını almak
başka nasıl açıklanır? CHP’den devletimizin bekası için bunu bekliyoruz. İş
üreten muhalefet ve ideolojisine sahip çıkan bir parti olmadan CHP seçim
kazanamaz.
Yayın Tarihi: 03.11.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder