Devlet idaresinde siyasi liderler ülke kaderine ne kadar egemendirler? Bugün olanlar geçmişteki liderlerin yaptıkları veya yapamadıklarının sonuçları değil midir? Yarın olacaklarda da bugünün liderlerinin etkisi olmaz mı?
Bütün bunlara evet cevabı verilirken dış etkenlerde bence
unutulmamalı. Güçlü ülke liderlerinin kendi ülke çıkarları doğrultusunda,
dünyaya vermek istedikleri düzene diğer ülke liderlerinin katkısı veya direncinin
oranı, bu ülkelerin iç etmenleriyle birlikte, belki de daha fazla,
geleceklerinin belirlenmesinde etkili olmaktadır.
Siyasi liderler böylelikle devlet adamı olurlar. Tersine bir
tutum bir lideri devlet adamlığına yükseltmez, siyasi parti liderliğinde
bırakır.
Cumhuriyet döneminde Atatürk’ten sonraki Cumhurbaşkanlığı,
Başbakanlık veya Başbakan Yardımcılığı yapmış liderleri şöyle bir hatırlayalım:
İsmet İnönü, Adanan Menderes-Celal Bayar, Süleyman Demirel,
Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan, Alpaslan Türkeş, Turgut Özal, Mesut Yılmaz,
Tansu Çiller, Devlet Bahçeli, Recep Tayip Erdoğan.
İçlerinde kaçı devlet adamlığı kimliğine ulaştı?
Dünün Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan
hakkında şimdilik kesin yargıya varmamayı uygun görürüm. Çünkü halen göreve
devam ediyor. Diğerleri görev sürelerini doldurdukları için kendileri hakkında
bir yargıya varma şansına sahibiz.
Hangi değerlere göre yargıya varabiliriz; mesele burada.
* Ülkeyi Kalkındırmak,
* Eşitlik ve hak sağlayıcılıkla tanımlanabilecek
Demokratlık,
* Reformculuk,
* Devletin devamlılığını sağlamayı her konumda görev bilen
Devlet Adamlığı.
Bu başlıklar altında toplarsak bu tanımlara uygun kaç lider
kalır?
* Kalkınmada: Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Turgut Özal,
Recep Tayip Erdoğan
* Demokratlık: Bülent Ecevit
* Reformculuk: Turgut Özal, Recep Tayip Erdoğan.
* Devlet adamlığı: İsmet İnönü, Celal Bayar, Bülent Ecevit,
Süleyman Demirel.
Yukarda 12 liderden söz etmiştim. Atatürk sonrasının 12
lideri.. 80’lerin sonunda yaptığı ekonomik reformlarla rahmetli Turgut Özal’ı 2.
Atatürk olarak adlandırmak istediler. Aradan geçen yirmi yıl, hem Turgut Özal’ı
hem kendisine yakıştırılan 2. Atatürk adını unutturdu. Dış basında şimdikinin
aksine bir tutumla, o sıralar işlerine geldiği için sayın Recep Tayip Erdoğan
da 2. Atatürk olarak adlandırılmıştı.
“Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır” demişler. Dolayısıyla
her liderin değişik ilgi alanlarına sahip olup, değişik tepkiler vermesi çok
doğal. Konu ülkenin bağımsızlığı ve devamlılığı olunca hepsinin aynı tepkiyi
vereceğinden kimsenin kuşkusu yok! Tepki vermek başka şey, işi başarmak başka..
devlet adamlığı sırrı burada yatar kanımca.
Ülkemizin şu sıralar yaşadığı bölünme tehlikesi son dönemde devlet
adamı çıkarıp çıkaramadığımızı gösterecektir. Göstere göstere gelen bu tehlike
hepimizin küçük çıkarlarımızı bırakmamızı gerektirmektedir. Devlet Adamı işte
bunu sağlamayı bilen ve başaran, ülkenin kaderine egemen olan adamdır.
Yayın Tarihi: 28.11.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder