Merhaba sevgili okurlar. Henüz sonbaharı bitirmedik ama kış buralarda sanki yeni yeni başlıyor gibi. Daha doğumuzda kar yolları kesti bile. Odun kömürle ısınıyorsanız, umarım; iliklerinize kadar ısınıyorsunuzdur. Doğal gazla ısınmak zordu zaten, yeni zamlarla biraz daha zorlaştı. Müstakil evlere mantolama da yapsanız ısınmanız mümkün değil. Isınayım derseniz bankadan kredi çekmeniz gerekir inanın. Kim bir ayda 1.500 tl doğal gaz tüketebilir? Toplu konutların avantajı altta üstte ve yanda oturanların olmasıdır. Orda daha az masrafla daha çok ısınmak mümkün. Merkezi ısıtmaysa kaymaklı kadayıf. Ocak ve banyo için son derece ekonomik olan doğal gaz, müstakil evlerde ısınma konusunda cep yakıyor. Yaşlınız, bebeğiniz, hastanız varsa ve asgari ücretle geçiniyorsanız bu imkansız. 3.778 tl maaşın fakirlik seviyesi kabul edildiği ülkemizde 930 tl asgari ücretle geçinmeye zorlanan çalışanlar ve emeklilere bu kış zorlu geçecek.
Bugün sizlere eski başbakanlarımızdan rahmetli Bülent
Ecevit’in şiirlerini sunmak istiyorum. Bizim geleneğimizde şiir önemli yer
tutar. Anılarını yazan devlet adamı pek bulamazsınız ama şiir yazan padişahlar
bile bulursunuz. Orta doğu toplumları içinde en çok şiir düşünen, şiir yazan
farsiler (İranlılar) ve Araplardır. Sonra sırayı Azeriler alır. Bu kadar şiir
yazılan topraklarda elbette şair başbakanlarda çıkar. 1974 Kıbrıs harekatı
dünyada duyurulurken yabancı basın rahmetli Ecevit’in şairliğine vurgu yaparak
“bir şair savaş emri verdi” şeklinde manşet atmıştı. Ben bu şiirleri
beğeniyorum. Umarım sizlerde beğenir ve seversiniz.
Haaa.. unutmadan, rahmetli Ecevit’in sizinde okuyacağınız
“Takalar” şiirini Doğan Canku bestelemiş, iki arkadaşı Ahmet Kurtaran ve Selami
Karaibrahimgil’le birlikte 1969’un son aylarında kurdukları “Modern Folk
Üçlüsü” ile bu parçayı plağa okumuşlardı. Bir hatırlatma yapmama izin verin,
sonra sizi rahmetli Eceviti’in şiirleriyle baş başa bırakacağım. Selami
Karaibrahimgil, “Tek taşımı kendim aldım,” “Bütün kızlar toplandık” v.b gibi
kendine özgü besteleri olan Nil Karaibrahimgil’in babasıdır.
...
AV
ormanın kuytusunda
vurulan geyik
hayvanlar acınla suskun
dallar yasınla eğik
boynuzlarında çizgilerinde gözlerinde
avcının söndüremediği iyilik
hayvanlar acınla suskun
dallar yasınla eğik
boynuzlarında çizgilerinde gözlerinde
avcının söndüremediği iyilik
BÜLENT ECEVİT
***
BACH SONATI
ne ben sorayım seni
ne sen beni sor
soyunmuş seslerimiz tenden
boşlukta bir aşk örüyor
ses olmuş duygular
yaklaşır dalga dalga zamansız
kavuşsa da seslerimiz birbirine
biz kavuşamayız
ne kollarımız var saracak
ne öpecek dudaklar
ne görülecek yüzümüz var
ne görecek göz
biz aşk örüyoruz boşlukta
çizgiden soyut
zerreden öz
ne sen beni sor
soyunmuş seslerimiz tenden
boşlukta bir aşk örüyor
ses olmuş duygular
yaklaşır dalga dalga zamansız
kavuşsa da seslerimiz birbirine
biz kavuşamayız
ne kollarımız var saracak
ne öpecek dudaklar
ne görülecek yüzümüz var
ne görecek göz
biz aşk örüyoruz boşlukta
çizgiden soyut
zerreden öz
BÜLENT ECEVİT
***
GÖÇMEN
Sevdiklerimin başında
bir bilmediğim
Görmediğim özlemediğim özlediklerimin başında
Yurdum olmadan sıladayım
Kimsem ölmeden yasta
Yollarda gözlediğim ne
Mektuplarda beklediğim ne
Nereden sürmüşler beni buralar nere
buralar nere, buralar nere
Bir bildiğim olmalı, bilmez olmuşum
Bir derdim olmalı, gülmez olmuşum
Buralara konmuş göçmen olmuşum
Bir derdim olmalı, gülmez olmuşum
Görmediğim özlemediğim özlediklerimin başında
Yurdum olmadan sıladayım
Kimsem ölmeden yasta
Yollarda gözlediğim ne
Mektuplarda beklediğim ne
Nereden sürmüşler beni buralar nere
buralar nere, buralar nere
Bir bildiğim olmalı, bilmez olmuşum
Bir derdim olmalı, gülmez olmuşum
Buralara konmuş göçmen olmuşum
Bir derdim olmalı, gülmez olmuşum
BÜLENT ECEVİT
***
İNSAN
elbette senden güzel
olacaktı
çizdiğin resim
yaptığın heykel
senden büyük olacaktı
senden yakışıklı
elbette senden doğru söyliyecekti
yazdığın şiir
elbette senden çok duyacaktı
söylediğin türkü
sen olduğundan büyüksün
sen olduğundan iyisin
sen olduğundan güzel
çizdiğin resim
yaptığın heykel
senden büyük olacaktı
senden yakışıklı
elbette senden doğru söyliyecekti
yazdığın şiir
elbette senden çok duyacaktı
söylediğin türkü
sen olduğundan büyüksün
sen olduğundan iyisin
sen olduğundan güzel
BÜLENT ECEVİT
***
TAKA
takalar geçiyor allı
yeşilli
takalar geçiyor dümenleri lâzlı
takalar geçiyor en nazlı
yelkenlilerden de güzel
güvenli sularda işsiz dönenen
gezi yelkenlerinden çok duyarak denizi
takalar geçiyor enginlere
yamalı göğsünü gere gere
takalar geçiyor yükle yürekle
takalar geçiyor emekle dolu
günlük güneşlik kıyılarından kopmuş
denizlerde Anadolu
kıyılar kadın olmuş
açılır gider erkeği
takalar takalar toprağın
denizde çarpan yüreği
takalar geçiyor dümenleri lâzlı
takalar geçiyor en nazlı
yelkenlilerden de güzel
güvenli sularda işsiz dönenen
gezi yelkenlerinden çok duyarak denizi
takalar geçiyor enginlere
yamalı göğsünü gere gere
takalar geçiyor yükle yürekle
takalar geçiyor emekle dolu
günlük güneşlik kıyılarından kopmuş
denizlerde Anadolu
kıyılar kadın olmuş
açılır gider erkeği
takalar takalar toprağın
denizde çarpan yüreği
BÜLENT ECEVİT
***
Son bölümü her hafta olduğu gibi kendi şiirlerime ayırdım.
Umarım yaşamınızın küçücük bir anına keyif katar.
66
Şebboylar boy atmış
kokuyor nazlı, nazlı
Nazlım saçını uzatmış
gülüyor gepgeniş
Kırlangıçlar aceleci
uçuyor melül, melül
Şebboylara, nazlıma,
kırlangıçlara bakamam
Aydın Göle
3 temmuz 2003
***
67
Ne zor sensiz kalmak
Kansız kaldım sanki
Dördüncü gün bugün
Günlerin adını
unuttum
Gün sayıyorum,
saymayı unutmadım
Güneş batınca bir
çizik atıyorum
Sensiz günler
çizelgesine
Hem atıyor hem korkuyorum
Ya gelmezsen, ya
artarsa bu çizik
Bakıp gören bir çizgi
görür
Oysa
O çizik
Sensiz yaşanmış
96 saat
5760 dakika
Ve
345600 saniyedir.
Kaç kelebek doğdu
Kaç kelebek öldü
Kaç çiçek açtı
Kaçı soldu bu zamanda
biliyor musunuz
Kaç bebek güldü
annesine
Kaç bebek ağladı
dünyaya geldiğine
Kaç iş kazası oldu
Kaç uçak düştü
Kaç yürek ışıklandı
sevgiyle
Kaçı unutulmaya
kahretti
Kaç balık oltaya
kuyruğunu bıraktı
Ve saire ve saire
Gelinde bir çizik
deyin haydi!
Ömürler var içinde,
görmediğiniz
Bekleyin beklediklerinizi
böyle, bekleyebilirseniz
Ben tükendim her
beklemeden
Bu bekleme son olsun
artık.
Aydın Göle
8 temmuz 2003
***
68
Ruhumda çingenelik
Ufkumda pembelik var
Hüznümden şiir doğar
Şiirlerimde sihir
Yaşama dair...
Bilgelik taşıyorum
Yaşımdan zahir
Senin sevgin canım
Kalbime dahil
Aydın Göle
17 temmuz 2003
***
69
Haritalardan yer
seçer gibi
seni seçmedim
İklimlerden iklim
beğenircesine
seni beğenmedim
Ne varsa sende
güzeldi bal peteğim;
yaz sende güzeldi,
kış sende güzel
Kuşlar, civcivler
avuçlarına konardı
Dudağından su
içerlerdi
Serinlerdi yanmış
yürekleri
Yıldızsız gecemin
yıldızısın
Baharlar yüklüydü her
gelişin
Gözlerimi
dinlendirirdim
Zeytin karası
gözlerinde
Aydın Göle
30 temmuz 2003
***
70
Akşamın telaşı
kanatlarında kuşların
Kanatlarında
yorgunluk, günden kalan
Günden ve dünden bir
burukluk var içimde
Kuş yorgunluğu kadar.
O dahi yemyeşil
çayırlara yağan çisenti gözlerimde
Esinti arıyorum bu
kutsal kentimin caddelerinde
Hem saçlarımı
okşasın, hem yüreğimi
Senin elin ve sesin
kadar şefkatle.
Niye böyle oldum,
neden tuhafım bu akşam
Oysa akşamlarda bir
keramet
Oysa akşamlarda bir
zarafet
Oysa akşamlarda
bitmez bir letafet var
Beni hiçliğe atan.
Ancak hiçliğin
mertebesine çıkabiliyorum
Bildiğim bu,
sensizken
Aydın Göle
3 ağustos 2003
***
Yaklaşmakta olan kışa hazırlanabilmeniz, güzel ve rahat bir
kış geçirmeniz dileğiyle iyi pazarlar sevgili okurlar.
Yayın Tarihi: 30.11.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder