29 Eylül 2015 Salı

YENİ DÜNYA DÜZENİ 1

Yeni dünya düzeni söylemini çok duydunuz. Yeni Düzen, Yeni Dünya Düzeni, Küreselleşme adlarıyla kulaklar o kadar çok doldu ki, ister istemez bir alışkanlık oluştu. Bu alışkanlık “Yeni” kelimesinin anlamındaki çekici çağrışımdan da kaynaklanıyor. Her “yeni”liğin ilgi çekmesi gibi..

Bu “yeni” ilgi çekmeli mi? “Yeni”likten ne zarar gelir?

“Yeni”likten zarar gelir mi gelmez mi, şu satırları okuduktan sonra karar verin derim.

“Küresel bir değişimin eşiğindeyiz!
Beklentimiz tam zamanında gelecek bir bunalımdır.
Uluslar Yeni Dünya Düzenini o zaman mecburen kabul edeceklerdir. Bugün dünyada 200 civarında olan devlet sayısı yakın gelecekte bine çıkacaktır. Dünyada ulus devletlerin modası geçmiştir. Gelecekte devletler finans sektörü tarafından idare edildiğinde dünyaya barış ve huzur gelecektir.
David Rockefeller”

Coğrafyamızdaki kavgalar ve çatışmalar işte bunun için yapılıyor. Ülkemizin içinde bulunduğu karışıklık bu yüzden var. Şimdi bu yeniliğe heves duyun isterseniz. Bu parçalanma nedeni bile olabilir. Yukardaki satırlarda okudunuz; “Bugün dünyada 200 civarında olan devlet sayısı yakın gelecekte bine çıkacaktır. Dünyada ulus devletlerin modası geçmiştir.” diyen David Rockefeller.

Kim bu Rockefeller?
Amerikan merkez bankası FED’in sahibi.
Dünya faiz sistemini tek başına belirleyen banka.
Neden bunu demiş?
“Gelecekte devletler finans sektörü tarafından idare edilsin” diye.

1000 devletli “Yeni Dünya” düzeninde kışkırtılan mikro milliyetçiliğe bakarsak Kürtlerle PKK’nın bu oyunun bir parçası olduğunu görürüz. Bu komünist SSCB varken bile planlanmış ağır ağır ilerleyen bir programdır. 1990’da komünist blok çökünce ABD yalnız kaldı. Acil olarak kendine düşman yarattı. Kendi yarattıkları İslami terörizm hazır seçenekti. Ona dört elle sarıldılar. Ülkeleri ucuz bahanelerle işgal ettiler. Afganistan ve Irak böylelikle karmakarışık hale getirildi. Sırada İran ve Suriye vardı. İran 3 bin yıllık devlet geleneğiyle şimdilik bu tehlikeyi durdurmuş görünüyor. Suriye ise masa başında kurulmuş bir devlet olduğu için kendini kurtlar sofrasının içinde buldu. O ağır ağır ilerlediğini söylediğim programın hedefinde sadece Suriye olmakla kalmayacaktır bundan emin olabilirsiniz.

Olan biteni hikâye etmeye gerek görmüyorum. O hikâyeleri bir çok yoldan duyacaksınız. Şu kadarla yetineceğim; olan zavallı halka oluyor. Vatansız, yersiz, yurtsuz, aç bi-ilaç kaldılar. Kim düşünür onu? “Gelecekte devletler finans sektörü tarafından idare edilsin” diye birkaç insan feda edilmiş çok mu diyeceklerdir bir gün.

Bu arada ne yok ediliyor görelim. Ama önce ulus devlet tanımına bakalım.

“Ulus olgusu, modern toplumun oluşumu sürecinde siyasal yapının önemli bir unsuru olmakla beraber aynı zamanda toplumların tarihsel geçmişleri içinde oluşturdukları kültür birikimlerinin de bir yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ulusu oluşturan en temel öğeler, ortak coğrafi mekan, tarihsel geçmiş ve dil o toplumsal yapının kültür değerlerini de oluşturmaktadır. Çünkü, toplumsal yaşam bu öğeler üzerinde oluşur ve aslında kültür de o toplumun yaşam biçiminin en üst ifadesidir.”

İşte yok edilmek istenen bu. Bunun finansmanını da sonradan olma ve aile tahakkümünde esirliklerini göremeyen halka sahip petrol zengini devletlere yaptırıyorlar. Yani milli benliğinden uzak, küçük küçük parçalara bölünmüş, kültürsüz, cahil toplumlar oluşturularak bir medeniyet yok ediliyor. Arap baharı denen oluşumda bunun için yapıldı, bizde süren terörde bunun için sürüyor.



DEVAM EDECEK


Yayın Tarihi: 09.09.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder