30 Kasım 2015 Pazartesi

AYAK KABI YANİ AYAKKABI 1

Şimdiye kadar ayakkabı konusunda neler düşündünüz? Ayaklarımızın dostu giyeceklerimiz nelerdir? Ne kadar eski tarihe gider? İskarpin, potin yada ayakkabı adını verdiğimiz ilk ayakkabılar nelerden yapılmaydı?

Geçenlerde eskiden elle yemek yendiğini, ele bulaşan yağı ayaklarına sürdüklerini, yalınayak yürüyen toprak insanının ayaklarındaki çatlakların böyle yumuşadığını duyunca bugüne gelen insanlara bu imkânların gökten zembille inmediğini, ayakları taşlara vura vura, keskin kayalarda kese kese, dikenler bata bata, binlerce yılın çekilen çilesiyle gelindiğini düşündüm. Çocukluğumda ülkemizde ayakkabı çok önemli giyecekti. Açlıkla boğuşan kimi Afrika ülkelerinin fotoğraflarında görmüşsünüzdür; iki kola pet şişesini ezip iki yandan geçirilen iple ayaklarına giyerler. Sefalet diz boyudur.

Benim hatırladığım 1960’lı yıllarda herkes ayakkabı alamazdı. Fabrika üretimi ayakkabı devlet fabrikalarında çalışan işçilere yazlık ve kışlık olarak yılda iki kere bedava dağıtılırdı. Bir ayakkabıya kırk pençe atılır, üstten-yandan yırtıklar yamanır, sökükler dikilirdi. Sadece ayakkabı satan mağaza kimi yerlerde çok azdı, kimi yerlerdeyse hiç yoktu. Ismarlama ayakkabı yaptırılırdı. Çok az usta ayak sıkmayan ayakkabı yapmayı başarır, onlarda çevrede isim yaparlardı. İyi bir ayakkabı güzel bir elbiseden daha çok ilgi çekerdi. Gerçi konfeksiyon üretimde yoktu, elbiselerde terzilere diktirilirdi. Orda da ustalık konuşulurdu tabii. Ama kadın olsun, erkek olsun ayakkabı her zaman baş giyecekti. Öyle olduğu için kıskançlık uyandırdığından mıdır bilinmez “Dost başa düşman ayağa bakar”dı. Ayakkabıyla ilgili sözleri yazı dizimizin sonuna bırakalım ve gelelim ayakkabının tarihine...

Bilinen ilk ayakkabı, milattan öncesine dayanır. Düzeltilmiş ot veya kaba derinin ayağa ilkel iplerle bağlanmasından oluşmaktaydı.
Var olan kaynaklar bize ayakkabıya ait ilk bulguların İspanya, Fransa ve İtalya’daki mağaralarda olduğunu gösteriyor.
“M.Ö. 12000-15000 yıllarında İspanya’nın doğusundaki yazılı tarihten önceye dayanan mağara resimlerinde erkeklerin deri, kadınların kürk çizme giydikleri görülmektedir.”
Bu alandaki en eski kanıtlardan birisi de M.Ö. 8000 yılına tarihlenen Amerika yerlilerine ait sandaletlerdir.

Eski Mısır’ da yalın ayak dolaşmayanlar, iki bantla ayağın üzerinden tutturulan ve çoğu kez süslü sandaletler giymişlerdir. Mısır’lıların kutsal emanetleri arasında papirus yapraklarından yapılmış çeşitli sandaletler mevcuttur. Mısır’ da sandalet imalatının itibarlı bir sanat dalı olarak kabul gördüğü bilinmektedir.

Papirus’tan Yapılmış Sandalet

Ayakkabı konusunda oldukça yaratıcı olan Mısırlılar, M.Ö. 3500 yıllarında ıslatılmış kumda ayaklarının kalıplarını çıkarıp, bu kalıplarda şekillendirdikleri tabanı ham deriye bağlayarak sandaletler yapmışlardır. Bu sandaletler zamanla giyen kişinin statüsünü gösteren birer simge halini almıştır. Kadınlar mücevherlerle süsledikleri ayaklarını sergileyip, erkekler ise deri kayışlarla ender bulunan değerli taşlar taktırmışlardır.
Mısırda yaygın olarak sandalet kullanılırken Anadolu’ da Hititler, bugün kullanılan çarıklara benzer ayakkabılar giymişlerdir.
Kaynaklara göre Mezopotamya’ da M.Ö. 3000 yılından önce Mısır sandaletlerine benzer sandaletler Sümer askerleri tarafından kullanılmıştır. M.Ö 2000’ den sonra ayağa bantlarla bağlanan sandaletler yaygınlaşmıştır. Mezopotamya’ da sandaletin dışında Anadolu etkisiyle çizme ve bot da giyilmiştir.
 

DEVAM EDECEK

Yayın Tarihi: 09.11.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder