30 Kasım 2015 Pazartesi

AYAK KABI YANİ AYAKKABI 3



Ayaklarımızın dostu giyeceklerimiz nelerdir hiç düşündünüz mü? İskarpin, potin yada ayakkabı adını verdiğimiz ilk ayakkabılar nelerden yapılmaydı? Kadın olsun, erkek olsun her zaman her kesin en önemli giyeceği ayakkabıdır. Öyle olduğu için kıskançlık uyandırdığından mıdır bilinmez “Dost başa düşman ayağa bakar”dı. Ayakkabıyla ilgili sözleri yazı dizimizin sonuna bırakalım ve gelelim ayakkabının tarihine...

Diyerek yazı dizimize başlamıştık, devam ediyoruz. Ayakkabının tarihi kıyafetlerin tarihi kadar eskidir. Eski çağlardan örnekler anlatılırken tabanı deriden içi otlu bir çeşit ayakkabı ya da tahtadan sandallar giyildiğini okuduk. Bu tür sandallara örneğin Antik Mısır’da rastlandığını biliyoruz. Eski Yunanların da avlanırken çizme giydiklerini.. Bunun yanında hamama da bir tür ayakkabı ile girdiklerini ekleyelim. Girit’teki Minos uygarlığı ve Roma dönemlerinde bu tür ayakkabı ve çizmeler kullanılmıştır.
Ayakkabı locaları kuran Romalılar sağ ya da sol ayağa göre kalıplanmış ayakkabılar geliştirmişlerdi. Roma’da ayakkabılar insanların cinsiyetine ve cemiyet içindeki yerine göre farklılaşabiliyordu.

16. yüzyılın sonlarına doğru erkek ve kadınlarca giyilen “mule” ya da ökçeli terlikler moda olmuştur. Bu tür terliklerin burunları uzunca, keskin kare kesimli ve yüzleri kapalıdır. Genellikle ipek, kadife ve saten brokar lüks kumaşlardan yapılmış sayaları ipek, altın ve gümüş alaşımlı stilize çiçek motifleri ile kabartma işlidir.
Barok dönemde yumuşak ve akıcı biçimlere olan tutku, ayakkabı ve ölçülere de yansımıştır. Düğmeler ve tokalarla süslü olan ayakkabılar işlemeli ve kadife kumaşlardan üretilmiştir. Ökçeler giderek yükselmiştir.

Rönesans ile birlikte ayakkabı modasındaki aşırılılıklar, yerini geniş rahat modellere bırakmıştır. Bu dönemde genellikle deri, kadife, ağır ipekten üzeri işlemeli ve alçak ökçeli ayakkabılar (kadınlar için babet tarzı) giyilmiştir.
1790, Fransız İhtilali sonrası yüksek ökçeler ortadan kalkınca insanlar sokakta çamurdan korunmak için ayakkabılarına mantar ökçeli “şoson” lar giymeye başlamışlardır.
1820-50 arasında kadın ayakkabılarında ökçeli modeller eski önemini yeniden kazanmıştır. Erkekler içinse kibar ve sade bir şıklığa sahip, bileğe kadar uzanan “bottinelaer” adlı formlar moda olmuştur.


1. Edward 1 inçin (2.5 cm) üç kurutulmuş arpa tanesinin boyuna eşit olduğunu açıklamıştı. Buna göre, 13 arpa tanesi uzunluğundaki bir çocuk ayakkabısı 13 numara oluyordu.
Ayakkabının insan ayağına uyumu, aşağı yukarı 100 yıllık bir geçmişi olan “Pedortiks” biliminin alanına girmektedir. Bu bilimin temeli İngiltere Kralı II. Edward’ ın 1324’ te inç’ i tarif etmesiyle atılmıştır. Bu tarihten sonra ayakkabılara standart numaralar verilmeye başlanmıştır.

14. ve 15. yüzyıllarda ayakkabıların burunları aşırı ölçüde uzamaya başlamıştı. 3. Edward bir yasa çıkardı ve ayakkabıların uçlarının 2 inçi(5 cm) geçmeyeceğini ilan etti. Kendisinden sonra gelen 2. Richard’ın krallığı sırasında ise crackows denilen ayakkabıların burnu 18 inçi bile geçmeye başlamıştı. 15. yüzyılın sonunda ise sivri burunların yerini yuvarlak burunlu ayakkabılar almaya başladı. 16. yüzyılda erkek ayakkabıları aşırı geniş burunlu ve ördek gagası biçimindeydi. Ayakkabı modelleri gittikçe farklılaşmaya ve çeşitlenmeye başlamıştı. Tabanı deri ya da mantardan, üstleri kadife, ipek ya ada deriden ayakkabılar yapıldı. Yine aynı dönemde farklı renkteki astarın görünebilmesi için ayakkabılara da yırtmaç yapılmaya başlandı. Kadın ayakkabıları erkek ayakkabılarına benzerdi. Fakat uzun eteklerin altında kaybolduğundan dikkatleri çekemiyordu.

Bugün kullanılan İngiliz Ölçü Sistemi, 1880 yılında, New York’ lu Edwin B. Simpson tarafından başlatılmıştır. Bu ölçü sistemi, her bir numara artışında ayakkabının 1/3 inç büyümesini, ¼ inç de genişlemesini esas almaktadır.

  
DEVAM EDECEK



Yayın Tarihi: 13.11.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder