31 Aralık 2015 Perşembe

AYAK KABI YANİ AYAKKABI Ayak ve Ayakkabı Üstüne Söylenmiş Özlü Sözler 4


Yazı dizimize özlü sözlerle devam ediyoruz. Her bir söz bir bilinen kapıyı çalıyor veya unuttuklarımızı tekrar hatırlatıyor. Sizi, tutum ve davranışlarımızın birer özeti diyebileceğimiz bu sözlerle baş başa bırakıyorum.

*

Eğer bir kişi arkadaşlarına ayak uyduramıyorsa, belki de arkadaşları buna değmiyordur.
“Ayak uydurma” sözü, bilirsiniz; birliktelikteki uyumu anlatan sözdür. Her konuda aranan bir şeydir bu uyum. Orkestradaki birçok sesi bir arada duyarken bu duyumu sevimli kılan çalgıların uyumudur. İç organlarımızın çalışmasını duymamamızın sebebi bu uyumdur. Duyuyorsak organlarda bir uyumsuzluk vardır ve içlerinden biri isyan etmiş demektir. Hastalık bunun dışa vurmuş şeklidir. Sağlığımıza kavuştuğumuzda bedenimizde yeniden bir uyumun sağlanmış olduğunu söyleyebiliriz. Uyum rahatsızlığı bitirir, bir huzur ve bir zevk verir insana. İnsan ilişkileri de böyledir. Nazlı ve narin insanlar, kendilerini üstün görenler, uyumu bozan insanlardır. Bunlarla ayak uydurmak gerçekten mümkün değildir.   

Aciz kimsenin beline kuvvetli yumruğunu vurma, olur ki bir gün onun ayağına düşersin.
Bugünün güçlüsü yarının zayıfı, bugünün zayıfı yarının güçlüsü olabilir. Hiçbir durum, hiçbir zaman daimi değildir. Tahterevalli örneği gibi sürekli yer değiştirilir. Bunu düşünenler eskilerin “Düşmez kalkmaz bir Allah’tır” sözünü de bilirler. Dolayısıyla kendisinin yarın ne olacağını düşünerek tedbiri elden bırakmazlar. 

Ağzım balık yesin ama ayağım suya değmesin isteriz.
Kolaycılık ruhumuzda var. Bütün yiyecekler ağzımıza yağsa sırt üstü yatarak ömür tüketsek kimse yakınmaz bilirim. Ama hayat böyle kurulmuyor. Çaba harcamadan, biraz yorulmadan, yani hak etmeden hayatın içinde yer bulmak mümkün değildir. Yüksek ökçeli ayakkabıları giymek için yüksek ahlâka sahip olmak gerekir. Yüksek ahlâk üreterek kazanılır.   

Birini yargılamak istediğin zaman, önce gökte üç ay değişene dek, onun ayakkabılarıyla yürümelisin. Kızılderili sözü..
Einstein (Aynştayn) “ön yargıyı parçalamak, atomu parçalamaktan zordur” demişti. Ne yazık ki ön yargı hepimizin vazgeçemediği bir tutkudur. İnsanları önyargılarımızla yargılayıp hüküm vermeye bayılırız. Onun altını araştırmaya gerek duymayız bile. Önemli olan bizim vardığımız yargıdır. Gerisi ne olursa olsun önemli değildir. Kaç mahkeme kurmuşuzdur vicdanımızda? Hiç! Kaç mahkûmu ipten aldık? Hiç kimseyi.. oysa bizim bir vicdanımız vardı hani? O vicdanımız acıma ve merhamet hissimizi ortaya çıkarmıyor muydu? Çıkarmadığını söylersem yalan olmaz inanın. Geçenlerde bir sabah tv açtım, sabah haberlerini izliyordum. Üsküdar’da sıradan bir adam bir sokakta karşıya geçip bankete çıkıp giderken, bir oluğun yanına sığınmış bir kediyi görüyor ve ona tekme atıyor. Kedi can havliyle kendini yola atıyor. O sırada hızla geçen bir aracın altında kalıyor. Kediye tekme atan adam ölümüne sebep olacağı kedi can çekişirken şöyle bir göz ucuyla bakıyor kediye ve hiç umursamadan yoluna devam ediyor.

Şimdi bu adamda vicdan var diyebilir misiniz? Onun kediler hakkındaki ön yargısı böyle davranmasına sebep olmuştur. Yoksa hiçbir canlıyı insan olan incitmez, incitemez. Kimse kendini kedinin yerine koyamaz. Ama ezilen, can çekişen her canlının yerine koyabilir. Çünkü acı çekmek ve ölüm kolay şey olmasa gerek.

Peki insan insanı nasıl anlamaz? Kızılderili sözünün güzelliği bir insan hakkında yargıya varmak için onun ortamında yaşamayı önermesindendir. Gerçekten onun yaşadıklarını yaşasak acaba aynı yargıya varabilir miydik?    

Çarpık ayakkabılar, çarpık ayağa uyar. Mevlâna
Yaşlı bir amcamız vardı, kısa zamanda ayakkabıları yamuluyordu. En yeni ayakkabı bir ay yeni kalmıyordu. Düzgün ayakkabı ayağını acıtıyordu amcamızın. Sonuç olarak yapısal bir sorundu bu, değişmesi imkânsız bir sorundu. Bende de engelliliğimden kaynaklanan aynı sorun var. Dedim ya bu yapısal bir sorun. Mevlâna’nın bu sözünü toplumsal açıdan da değerlendirirsek, bir bozuk şey başka bozuk şeye uyar, yada başka bozuk şeyden kaynaklanır.


DEVAM EDECEK







Yayın Tarihi: 11.12.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder