Dilimize ustaca girmiş, olmayacak hayal ürünü şeyler anlamında kullandığımız “lafontenden masallar” deyimimiz vardır. Masallar yazarak dünya edebiyat tarihine girmiş “La Fontaine ” isimli Fransız masal yazarının masallarında hayvanlarla insanların konuşması demek olan “fables” tarzının olması bu deyimimizin doğmasında etkisi vardır. Peki bu “fables”ların oluşmasının temelinde “Güvâhî”nin olduğunu düşünebilir misiniz? Mehmet Serhan Tayşi bu konuda bizlere şunları anlatıyor.
“ XVII. asırda İstanbul’daki Fransız Konsolosluğu’nda bir ara görev yapan La Fontaine ’nin, eski Yunanlı “Aisopos’dan (Ezop) aldığını söylediği “Fables” kitabının, Güvâhî’nin “Pend-Name”sinden esinlenerek yazıldığı oryantalistlerce ifade edilmektedir. Yazarın biyografisinde değinilen “La Fontaine fabl’larında genellikle Aisopos geleneğinden, ikinci derlemede ise daha çok Doğu edebiyatından yararlandı” detayında bu vardır.”
Bu karşılıklı etkileşim süreçleriyle bugünkü dünyanın oluştuğunu söyleyebiliriz. Buradan da yarınların oluşacağı açıktır. Yarınların oluşmasında katkımız ne ve ne kadar olacaktır. Esas sorun budur.
Dün bunu iyi-kötü sağlamışız. Yarına katkımızın ne olacağı konusunda iç siyasal tartışmalarımıza bakarak umutsuz olmak için birçok nedenimiz olabilir. Fakat umutsuz olmaya hiç gerek yok! Sesi duyulmayan büyük bir çalışan, üreten; emek ve sermaye kanadının iki kesiminde de yer alan önemli bir kitlemiz var! Üstelik bundan sonra bu kitlenin içinde yer alacak olanlar oldukça iyi eğitimliler ve ne istediklerini biliyorlar. Siyasetçiler bütün halkın olduğu gibi onlarında sözcüsü ve hizmetçisidirler. Pek iyi bir sözcü ve hizmetçi olamasalar bile üreten kitlemizin isteklerini yapacaklardır.
Biz gene “Güvâhî” konumuza dönelim. “Güvâhî”nin verdiği esere gösterilen ilgiye karşılık, şairliğinden övgüyle pek değinilmiyor. Hatta başarısız bulurlar bile. Mehmet Serhan’a kulak vermeye devam edelim.
“Güvâhî’nin eseri zamanında büyük övgüler almış, eserin muhteviyatı konusunda herkes hemfikir olmuş, ancak şairliği zaman zaman eleştirilerden nasibini almıştır: Dehri Dilçin, Güvâhî’nin Pend-nâme’yi yazmak için dünyaya geldiğini belirtmektedir: “Bilhassa Pend-nâme-i Güvâhî, atasözleri bakımından çok zengin ve emsalsizdir. Atasözlerini nazma geçmekte Güvâhî o kadar kudret göstermiş ve muvaffak olmuştur ki, kendisinin yalnız bu işi başarmak için dünyaya geldiği ve bu hususta kullandığı vezin de adeta atasözleri için hassaten icat edilmiş olduğu fikrini hatıra getirmektedir.”
Mustafa Özkan, Güvâhi’nin şiirlerinden onun pek kuvvetli bir şair olmadığı; ancak onun atasözlerini ve deyimleri nazma geçirmede maharet sahibi olduğu kanaatindedir. Latîfî de Tezkiresi’nde, Güvâhî’nin nazmında incelik ve gazellerinde hemen hiç zarafet olmadığını belirtmiştir. Kemal Eyüboğlu, “Görünüşe göre çağının gidişine uyarak atasözlerini ‘berceste’ kalıpları içinde, ağdalı bir dile çeviren Güvâhî, Hıfzî, Vâcid gibi tek tük ozanların çabası, kendi zamanlarında bile kâğıt üstünde kalmıştır” görüşüyle, Güvâhî’nin eserinde kullandığı ağır dili eleştirmektedir.”
“Güvâhî”yi anlamak için başkalarının sözlerini bırakıp eserine bakmak gerekir. Onu mercek altına alıp incelemeye başlayalım artık.. “Pend-Nâme” adını taşıyan eserde atasözlerinin, halk deyişlerinin ve deyimlerinin manzum olarak bulunduğunu biliyoruz. Bu eseri inceleyen ve bizlere sunan Mehmet Serhan Tayşi’yi okumaya devam edelim.
“Pend-Nâme”
“Nasihat-nâme de diyebileceğimiz bu eserinde Güvâhî, atasözleri, halk deyişleri ve deyimlerine son derece geniş yer vermiş, onları aruzla ve mesnevi kalıpları içinde manzum hikâyeler şeklinde ifade etmiştir.
Samed Alizade, Oğuznâme ile Türkiye’de yayınlanmış atasözlerine ait bazı eserler üzerinde bir karşılaştırma yapmış ve Güvâhî’nin Pend-nâme’sindeki 475 atasözünden 220’sinin ortak olduğunu tespit ettiğini belirtmiştir.
Pend-Name’de Mesnevi formundaki hikâyelerin başlıkları şöyledir:”
Başlıklara bakarak Güvâhî’nin yazdıkları konusunda fikir sahibi olmak mümkün. Başlıkları bu gözle görerek okuyalım.
1- Devlet büyüklerine karşı gelmenin mahsurları.
2- Kadı efendilerin ziyafete düşkünlükleri ve bunların mesleklerine verecekleri zararlar.
3- Vazifesini kötüye kullanan devlet ricali ve ulularından şikâyet olmaması için lazım gelen iyi huy ve meziyetler.
4- Kadıların rüşvet yemeleri ve halkın şikâyetleri.
5- Büyük kişilere düşmanlığın sonunda, kişinin kendisinin zarar göreceği.
3- Vazifesini kötüye kullanan devlet ricali ve ulularından şikâyet olmaması için lazım gelen iyi huy ve meziyetler.
4- Kadıların rüşvet yemeleri ve halkın şikâyetleri.
5- Büyük kişilere düşmanlığın sonunda, kişinin kendisinin zarar göreceği.
6- Zararlı varlıkların, başkasına zarar vermemesi için yok edilmesinin meşruluğu.
7- En kötü insanların dahi, insan olmak haysiyetiyle bir değere sahip olduğu…
8- Ulakların halka yaptıkları zulümler ve halkın şikâyetleri…
9- Açgözlülük ve doymazlığın kişiye verdiği zararlar.
10- Kanaatkârlığın faydaları.
11- Düşmana karşı hile yapmanın ve tuzak kurmanın doğru olduğu.
10- Kanaatkârlığın faydaları.
11- Düşmana karşı hile yapmanın ve tuzak kurmanın doğru olduğu.
12- Hileyle düşmanı zararsız hâle getirmenin ve az kan dökülmesini sağlamanın fazileti.
13- Vatan sevgisi.
14- Ad ve san (güzel isimle tanınma) sağlamanın önemi.
15- Kişinin işini, kendisinin yapmasının önemi (Kendi işini kendi yaptığı için kurdun ensesi kalındır, güçlüdür, denir).
16- Çalışmanın faydaları, tembelliğin zararları (Nitekim “işleyen demir ışıldar” atasözü bunu teyit eder).
17- Beceriksiz kişilerin her zaman ve her yerde başarısız olmaları.
18- Kardeş sevgisi ve önemi.
19- Türklerin cahilliği. (Yörük taifesi kastediliyor).
20- Türklerin konukseverliği ve ehl-i fütüvvet olmaları.
21- Kadıların, devlet büyüklerinden şikâyetleri.
22- Hocaların ikiyüzlülüğü, başkalarına öğütlediklerini kendilerinin yapmamaları (Nitekim, “İmam halka verir talkını, kendi yutar salkımı” denir).
23- Herkesin çocuğunun kendisine güzel göründüğü (atasözünde “Kuzguna yavrusu anka / şahin görünür” denir).
24- Güzel huylu ve akıllı oğlan yetiştirmenin faydaları (Sadaka-i cariyedir).
25- Kötü huylu oğlan yetiştirmenin zararları.
26- Evlenmek isteyen bir kızın tasası ve iyi kızların hâlleri.
27- Aşkı tanımayan insanların hayvandan farksız oluşları.
28- Âşıkların sevdiklerini herkesten güzel görmeleri (Aşkın gözü kördür).
29- Evlilik dertleri, iyi ve kötü erkeğin vereceği, fayda ve zararlar.
30- Dul kadınlarla evlenmenin sakıncaları, genç kız ve bakirelerle evlenmenin faydaları.
31- İyi ve sağlam dost edinmenin önemi. Yalancı, kötü dostların vefasızlıkları ve uzak durulmasının lüzumu.
32- Yersiz söz söylemenin sakıncaları.
33- Kişilerin kendi silahlarıyla avlanması (Ava giden, avlanır)
34- Güzel konuşmanın faydaları.
35- Yersiz söz söylemenin zararları.
36- Kendi kusurunu görmeden, başkalarının kusurlarını aramanın zararları.
37- Cömertliğin faziletleri.
38- Güzel ve sade giyinmenin faydaları.
39- Konukseverliğin fayda ve sevapları.
40- Aç doyurmanın sevapları.
41- Allah’ın emrini (Tanrı buyruğunu) kimsenin değiştiremeyeceği…
13- Vatan sevgisi.
14- Ad ve san (güzel isimle tanınma) sağlamanın önemi.
15- Kişinin işini, kendisinin yapmasının önemi (Kendi işini kendi yaptığı için kurdun ensesi kalındır, güçlüdür, denir).
16- Çalışmanın faydaları, tembelliğin zararları (Nitekim “işleyen demir ışıldar” atasözü bunu teyit eder).
17- Beceriksiz kişilerin her zaman ve her yerde başarısız olmaları.
18- Kardeş sevgisi ve önemi.
19- Türklerin cahilliği. (Yörük taifesi kastediliyor).
20- Türklerin konukseverliği ve ehl-i fütüvvet olmaları.
21- Kadıların, devlet büyüklerinden şikâyetleri.
22- Hocaların ikiyüzlülüğü, başkalarına öğütlediklerini kendilerinin yapmamaları (Nitekim, “İmam halka verir talkını, kendi yutar salkımı” denir).
23- Herkesin çocuğunun kendisine güzel göründüğü (atasözünde “Kuzguna yavrusu anka / şahin görünür” denir).
24- Güzel huylu ve akıllı oğlan yetiştirmenin faydaları (Sadaka-i cariyedir).
25- Kötü huylu oğlan yetiştirmenin zararları.
26- Evlenmek isteyen bir kızın tasası ve iyi kızların hâlleri.
27- Aşkı tanımayan insanların hayvandan farksız oluşları.
28- Âşıkların sevdiklerini herkesten güzel görmeleri (Aşkın gözü kördür).
29- Evlilik dertleri, iyi ve kötü erkeğin vereceği, fayda ve zararlar.
30- Dul kadınlarla evlenmenin sakıncaları, genç kız ve bakirelerle evlenmenin faydaları.
31- İyi ve sağlam dost edinmenin önemi. Yalancı, kötü dostların vefasızlıkları ve uzak durulmasının lüzumu.
32- Yersiz söz söylemenin sakıncaları.
33- Kişilerin kendi silahlarıyla avlanması (Ava giden, avlanır)
34- Güzel konuşmanın faydaları.
35- Yersiz söz söylemenin zararları.
36- Kendi kusurunu görmeden, başkalarının kusurlarını aramanın zararları.
37- Cömertliğin faziletleri.
38- Güzel ve sade giyinmenin faydaları.
39- Konukseverliğin fayda ve sevapları.
40- Aç doyurmanın sevapları.
41- Allah’ın emrini (Tanrı buyruğunu) kimsenin değiştiremeyeceği…
DEVAM EDECEK
Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Gazete Adresimiz: www.anadolumedyagrup.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder