Orantısız güç tanımını duymayan kalmış mıdır? Bu tanım bize
neyi anlatır bilmeyen var mı acaba? Bu iki soruya hiç ikileme düşmeden “hayır”
desem yanlış olmaz. Orta doğu ülkeleri insanlarının sıklıkla karşılaştığı bu
duruma kimse yabancı değildir. Sindirilmek istenen muhaliflere orantısız güç
kullanma buraları için alışılmış şeydir. Aynı şeyi ülkelerin birbirleriyle
yaptıkları sıcak savaşlarda da görmek mümkündür. Burada amaç caydırmak değil
yok etmektir. Yok etmek üstüne oluşturulan kültürde fırsatını bulan herkesin,
her zümrenin karşıtına orantısız güç kullanmaya kalkışması doğal karşılanır.
Oysa buraların söylenceleri hep adalet ve insanlık değerleri üstünedir. Adalet
ve insanlık değerlerinin altın çağı o söylencelerin geçtiği dönemlerde yaşanmış
bitmiştir. Bugün bir hayalden öteye gidemez.
Peki gerçekten öyle midir, ideal insanlık değerleri her
ülkede hayat bulamaz mı? İdealin sonu yok. Sürekli kendini yenileyip aşarak
gelişir. Bir ölçüsü varsa o da bireyin bireyle, bireyin devletle, bireyin
toplumla ve bireyin eşyayla ilişkisinin sonucunda özgürlüklerin genişleme
ölçüsüdür. Teknolojiye bağlı olarak insanlığın köleleştirilmesi çok kolay hale
gelmesine rağmen bireyin eksen alınması bunun önüne geçmektedir. Avrupa
ülkeleri bu açıdan insanlığın merkezi görülmekte. Bunun yerine yeni bir şey
koyamayan doğu toplumu Avrupa’yı taklit etmekten öteye gidemiyor. Sadece
ülkemiz, AKP iktidarı her ne kadar son dönemlerde dindaşlığımız dışında hiçbir
benzerliğimiz kalmayan o ülkelerle yakın ilişkiler kurup, onlara yakınlaşmış
olsa bile özgürlükler konusunda bir orta doğulu İslam ülkesi olarak diğer orta
doğulu İslam ülkelerinden ayrılır (90 yılda vardığımız bu noktada bütün gücü
kendinde toplayarak erişilmez bir güce ulaşmak isteyen başbakan bu arzusuna
ulaşırsa aramızda bir tık mesafe kalmış olan o çağ dışı petrol zengini şımarık
ülkelere benzeyeceğimiz kesindir).
Eski Moğolların, şimdide Rusların ve İsraillilerin
kendilerini korumak adına yaptıkları budur. Yani orantısız güç kullanmaktan
çekinmemektedirler. Rusların Kafkaslardaki Çeçenler ve Gürcülerle çekişmeleri
henüz unutulmuş değildir. İsrailin
darmadağın ettiği Filistin halkına karşı yaptıkları bundan sonrada yapacaklarının
aynası. Bu böyle durmadan tekrarlanıp duracak mıdır?
Dünya egemenlerin elinde bir oyuncak olmamalı. Egemenler
değişirken dünün muhalifleri olan yeni egemenler aynı yola sapmamalı. Dünya
tarihinde böyle örnekler çok. Son örneği Libya lideri Kaddafi’ye uygulanan
linçle yaşandı. Kaldı ki Kaddafi ülkesine azımsanacak şeyler yapmadı. Onun tek
yanılgısı iki başlı dünyadan tek süper güçlü dünyaya geçmiş olduğumuzu
anlamamış olmasıydı. İki başlı dünyada gelişmiş kapitalist ülkelere karşı
özgürlük savaşları verilerek “bağımsızlık”
önde tutulurken, yeni dönemde liberalizmin “karşılıklı bağımlılık” masalı ilke ediniliyordu. Kendisine karşı
ayaklandırılan kim sorarsa mazlumlar devirdikleri liderlerini linç ederek
öldürdükten sonra yerlerde sürükleyip tekmelediler. 30 ekim 2011’de yayınlanan
haberde Ulusal Geçiş Konseyi, yaptığı ilk açıklamada Sirte’de yaralı olarak ele
geçirilen devrik lider Muammer Kaddafi’nin daha sonra hayatını kaybettiğini
duyurmuştu. Ardından yayınlanan görüntülerde Kaddafi’nin cesedinin kanlar
içinde olduğu görülürken, ağır yaralı yakalandıktan sonra öldürüldüğü
anlaşılıyordu.
1 kasım 2012’de yayınlanan bir haber de şöyle:
“Suriye’de Esad rejiminin silahlı milis gücü Şebbiha’nın
vahşeti tüyler ürpertiyor. Yeni ortaya çıkan 26 Ağustos tarihli bir videoda;
Şebbiha milisleri tarafından öldürülen bir muhalifin cesedi, boynuna ip
bağlandıktan sonra araç arkasına bağlanarak caddede sürüklenirken görülüyor.
Ülkede 2011 yılı Mart ayında protestolarla başlayan ve iç savaşa dönüşen çatışmalarda, vahşet boyutuna ulaşan birçok katliamın arkasında Şebbiha milisleri bulunuyor.
Muhaliflere yönelik doğrudan silahlı operasyonlar gerçekleştiren milis güçleri, bunun yanı sıra ülkenin birçok bölgesinde evlere baskınlar düzenleyerek; gözaltına aldıkları sivilleri vahşice katlediyor.”
Ülkede 2011 yılı Mart ayında protestolarla başlayan ve iç savaşa dönüşen çatışmalarda, vahşet boyutuna ulaşan birçok katliamın arkasında Şebbiha milisleri bulunuyor.
Muhaliflere yönelik doğrudan silahlı operasyonlar gerçekleştiren milis güçleri, bunun yanı sıra ülkenin birçok bölgesinde evlere baskınlar düzenleyerek; gözaltına aldıkları sivilleri vahşice katlediyor.”
Aynı tarihlerde şöyle bir haber de vardı:
“İsrail’e ajanlık yapan 6 Filistinli infaz edildikten sonra
sokak sokak gezdirilerek halka teşhir edildi. AFP’nin görgü
tanıklarına dayandırdığı habere göre bir minibüs içerisindeki silahlı kişiler,
Gazze’nin bir mahallesinde durarak altı kişiyi dışarı çıkardı ve hiç araçtan
inmeden bunları infaz etti. Bir kişinin cenazesinin araca bağlanarak Gazze’nin
kuzey mahallesinde korna çalarak sürüklendiği belirtildi.”
Niyetim İsrail’in yaptıklarını unutturmak değil. Onlar 64
yıldır Filistin halkına az çektirmediler. Her çeşit saldırıyı kendine hak gören
İsrail dünya Yahudilerinin zenginliğiyle, bu zengin Yahudilerin Amerika’ya
hakim olmasından dolayı hiçbir şarta bağlı olmadan arkasında duran Amerika
sayesinde şımarmakta ve azmaktadır. Hiçbir İslam ülkesini İsrail’in
yaptıklarıyla bir tutmak istemiyorum. Ama orta doğululuğun ortak paydası
sanırım bu. Dünya özgürleşirken onlar dünyanın dışında kaldılar sanki. Orda
mazlumlar bir anda zalime dönüşebiliyor ne yazık ki.. zalimler de mazluma..
bizde orta doğuluyuz unutmayalım.
Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Gazete Adresimiz: www.anadolumedyagrup.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com
Yayın Tarihi: 30.11.2012