Adam gibi adam tanımını güven veren kişiler için
kullanıyoruz. Her işin başı güven.. Hatta güven sevgiden bile önce gelir.
Etrafınızda bu tanıma giren kaç kişi var biliyor musunuz? Dikkatlice
araştırdığınızda adam gibi adamların azlığına şaşarsınız. Sanatçılar arasında
adam gibi adam denilebilecek sanatçı sayısı da azdır. Barış Manço rahmetli bu
konuda halkına güven veren bayraktar isimlerden biriydi. Rahmetli Cem Karaca
da.. Yaşayan sanatçılardan benim çok beğendiğim ve güvenimi hiç sarsmayan
sanatçılardan, sanatı kadar cüssesi de dev, Volkan Konak bu tanımı fazlasıyla
hak ediyor.
Karadenizli şarkıcı,
“Maçkalıyız' diye bize yıllarca ‘Komünist’ dediler ama ben “Ecevitçiyim,
Ecevit’ten başka siyasetçi tanımam” dedi. Bülent Ecevit’e olan hayranlığını,
“Bülent Ecevit’in hayatta bir kooperatif
evi vardı. Başka da bir şeyi de yoktu. Benim için önemli bu. Diğerleri benden
uzak olsun. Onlara sadece saygı duyarım. Çünkü bizim aldığımız terbiyede
kimsenin duyguları üzerine basarak yükselmek yoktur” diye belirtmiş. Rahmetli
Bülent Ecevit bir çok özelliğiyle adam gibi adam tanımındaydı gerçekten. Çoğu
siyasetçi devlet yönetiminde komisyoncudan farksız. Bu yüzden devleti
yönetiyorlar ama devlet adamı olamıyorlar.
***
Dört sene önce ABD’nin Avrupa ve Avrasya
İlişkilerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon’du. O Gordon
görevi sırasında kriterleri yerine getirmesi durumunda Rusya’nın da NATO üyesi
olabileceğini söylemişti. İş buraya kadar geldi demek. İkinci dünya (paylaşım)
savaşı sonrasında 9 nisan 1949 yılında o zamanki adıyla Sovyetler Birliği olan
şimdiki Rusya’nın komünist yayılmacılığına engel olmak amacıyla kurulan NATO bu
gün Rusya’yı da içine alacak. Tarihin cilvesine bakın.
Nerdeyse 20 yıldır varlık nedeni olan tehdit ortadan
kalkınca NATO dikkatlerini başka yönlere çevirerek var olma çabasına AB’yi ikna
etmiş durumda. Peki dikkatini çevirdiği yerler nereleri, görüyor musunuz?
***
Önce kutsallık nedir görelim, sonra size anlatacaklarım var.
Kutsallık hakkında çok açıklama buldum. Aşağıdaki dört açıklamayı
yeterli gördüm.
Kutsal:
1. Güçlü bir dinî
saygı uyandıran veya uyandırması gereken, kutsi, mukaddes.
2. Tapınılacak veya
yolunda can verilecek derecede sevilen, kutsi, mukaddes, lahut
3. Bozulmaması,
dokunulmaması, karşı çıkılmaması gereken, üstüne titrenilen
4. Felsefede: Tanrı’ya adanmış olan, tanrısal olan.
4. Felsefede: Tanrı’ya adanmış olan, tanrısal olan.
İngiliz Daily Mail gazetesinin
haberine göre, İngiltere’nin ünlü sanat galerilerinden Modern Sanat Galerisi’nde,
ziyaretçilere bir masanın üzerine İncil konulmuş. Gelen ziyaretçilerden ilgili
sayfalardaki konularda düşüncelerini yazmaları istenmiş. İncil, sayfaları
içindeki konulara göre hakaret ve saldırı türünden yazılarla dolmuş ve bazı
sayfalar yırtılmaya başlanmış. Gelen tepkiler üzerine İncil demir bir kafes
içine konulmuş, ziyaretçilerden bu kez kafesin kenarındaki kağıtlara yazmaları
söylenmiş. En kötü hakaretler eş cinsellerden gelmiş.
Bütün bu olanlar Vatikan’ı
kızdırmış tabi. Başdanışmanı tarafından yapılan açıklamada, “Papa, İngilizlerin
vergileriyle düzenlenen bu iğrenç gösteriyi lanetliyor. İğrenç ve saldırgan
buluyor. İncil'in yerinde Kuran olsaydı bunu yapamayacaklarını düşünüyor"
denilmiş.
Buradan kendimize pay
çıkarabiliriz. Papalık bile kabul etmiş, bizim dinimize ve kutsalımıza kim ne
yaparsa, en başta biz Türkler’in ve bütün İslam dünyasının tepkisini görür.
Bundan önce gördüğü gibi.
***
Bizde anlatacağım şey olsaydı nasıl karşılanırdı
acaba? Bir süre New York Times’ın
verdiği habere göre, New York Belediye
Başkanı Michael Bloomberg’in başlattığı plan içinde, evsiz ailelere tek yönlü
uçak biletleri ücretsiz olarak veriliyormuş. İsteyen aileler, kendilerini kabul
edecek bir akrabadan onay alınmasının ardından ülke içi ya da dışında
istedikleri yere gidebiliyormuş. Şu ana kadar, 550 ailenin ABD içinde 24
eyalete ve beş kıtada farklı ülkelere gönderildiği belirtilmiş.
Benzer olaylar yaşlı nüfusu çok olan Japonya ve AB
ülkelerinden Almanya ve İskandinav ülkesi İsveç tarafından da bir ara yapılmak
istendi. Özellikle Japonya Türkiye de yaşlılar için tatil köyü kurmak
istemişti. Buraya Japon yaşlıları yerleştirilecekti. Bakıcısı ve doktoruyla
birlikte yaşadıkları sürece burada kalacaklar ve maaşları Japon devletinden
alacaklardı. Sonra ne olduğunu bilmiyorum.
Anlayacağınız gibi gelişmiş ülkeler safralarını
atıyor. Baştaki soruyu bir kere daha soruyorum. Bizde böyle bir olay yaşansa
nasıl karşılanırdı? İnsanlara ırk ayrımı yapar gibi kuşak ayrımı ve gelir
ayrımı yapmak insan haklarıyla bağdaştırılır mıydı? Dışlamanın erdemleri mi
türetilirdi yoksa? Büyük tepki çekerdi sanırım. Ne insanlığımız kalırdı, ne
vicdanımız.. Buradan şunu anlamak
mümkün: Yoksulluk paylaşılır zenginlik paylaşılmaz. Yaşlılıkta zenginliğin
önünde en azından moral olarak engel oluşturur.
DEVAM EDECEK
Yayın Tarihi: 03.07.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder