31 Temmuz 2013 Çarşamba

TÜRK LİBERALLERİNİN İHANETİ 2

          Bu süreç içinde Devlet Planlama Teşkilatı ve Milli Eğitim Bakanlığı içinde siyasal islamcı kadrolaşmaya önem verildi.

          12 Eylül 1980 askeri darbesi, İskenderpaşa Cemaati için önemli bir dönemeçtir. Milli Selamet Partisi kapatıldı ama cemaatin mensubu Turgut Özal Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı yapıldı. Cemaat ANAP’ın kurulmasını ve iktidara gelmesini destekledi.

   Ülkemizin demokrasiyle yönetilen bir ülke olduğunu iddia edebilmek için merkez sağ partiler, aşırı milliyetçi ve siyasal islamcı görüşlerden kendilerini arındırmalıdır, politikalarını bu görüşlerle yarışan herhangi bir eksene oturtmamalıdır; bu partiler Cumhuriyet’in partileri olmalıdır, yoksa kendi elleriyle kontrol edilemez hale getirdikleri hareketler tarafından yozlaştırılırlar ve yutulurlar.

         Bir partinin merkez ya da merkez sağ partisi olabilmesi için Cumhuriyet ve Cumhuriyet’in laiklik ilkesine bağlı olmaları mecburi olmalıdır.

         Tek başına laiklik hiçbir şey değildir. Hatta tek başına laiklik başka türlü bir diktatörlüğün simgesi olmaya adaydır.  Bunun için laiklik küçük düşürülür. Oysa laiklik demokrasinin teminatıdır. Laiklik olmadan demokrasi olmaz. Yani laikliği hedef gösteren aslında demokrasiyi hedef almış demektir

         Peki laikliği hedef gösterenlere karşı ne yapılmalıdır? Bir kere bırakın askeri darbe yapmayı, düşüncesi bile yanlıştır.

         Şimdiye kadar olduğu gibi;

         1. Askeri darbe iktidarın temsil ettiği ideoloji ve uygulamalara karşı yapılacağı gibi;
         2. İktidara karşı olmamakla birlikte, iktidar, darbenin gerçek hedefine karşı etkili bir varlık gösteremediği için de yapılır.

          Bu bağlamda, 1961 Anayasası dışında, 27 Mayıs epeyce karışıktır. Bulanıktır!
 
          Ama 12 Mart ve 12 Eylül darbeleri sanıldığı gibi Adalet Partisi iktidarına karşı olmayıp, darbenin hedeflediği düşmanla iyi mücadele edemediği için yapılmıştır. 

         Yani 12 Mart ve 12 Eylül iktidar partisine karşı değil ama muhalefetteki, sokaktaki sola karşı yapılmıştır.

         12 Eylül’ün Süleyman Demirel başta olmak üzere öteki parti liderlerini gözaltına alması, partilerini kapatması ileri sürdüğüm gerçeği değiştirmez.

         Partiler kapatılmış, liderleri de gözaltına alınmıştır, çünkü bu partiler kendi aralarında dalaşırken büyük ve geleneksel düşmana, sola karşı etkili bir politika üretememişlerdir.

         12 Eylül ve Kenan Evren çok etkili(!) bir politika icat edip bizzat kendileri siyasal İslam’ı temsil etmişlerdir. 12 Mart’ın Erbakan’a Milli Selamet Partisi’ni yalvararak kurdurduğu dikkate alınırsa, iki darbenin birbirinden farklı olmadığı görülür.
 
         Bu da gösteriyor ki 12 Mart ve 12 Eylül kesinlikle (toptan) sola karşı, onu ezmek için yapılmıştır. Sonuç olarak tekmil sağa ve siyasal islam’cılara hizmet etmişlerdir.

         AKP işte bu darbelerin ürünüdür. Bu gün bakmayın liberallerin sözünü ettiği ilerlemeci yenilikçi masallarına, AKP Kesinlikle bir merkez sağ parti değil. O, DP, AP, YTP, ANAP ve DYP içinde, merkez sağ elmasının içinde, dinci bir parti olarak yaşadı. Özdemir İnce’nin dediği gibi “çürük elma yere düşerken içindeki kurt olan AKP bir kelebeğe dönüştü.”

Bugün o kelebek baştaki demokrat söylemlerinin aksine daha otoriterleşme eğilimindedir. Otoriter eğilimlerde halkın ses çıkarmasından hoşlanmaz. Demokrasi tanımı içinde böyle tepkilere sahip kitleleri görmek istemez.

Kısacası halkın içinde yer almadığı bir yönetim modeline demokrasi denemez. Onu da parti içi örgütlenme ve parti içi söz söyleme özgürlüğünden tutunda, parti yöneticisi veya milletvekilliği adaylık süreçlerine kadar; çalışma hayatında hak isteme biçimlerinden tutunda, toplu sözleşme hakkına sahip olup olmamaya kadar, amacına uygun sivil toplum örgütlenmesinden, ülke yönetiminde gücün paylaşılmasına kadar var olan duruma baktığımızda açıkça görürüz. Ülkemiz nüfusunun 46 milyon olduğu dönemde 2,5 milyon çalışan toplu sözleşme yapma hakkına sahipken, bugün 76 milyon olan ülkemizde bu hakka sahip sadece 600 bin kişidir. Bu görüntüden halkın demokrasiden kovulduğunu söylesek abartmış olmayız sanırım.

Liberallerin ihanetiyle gelinen nokta ne yazık ki bu!



BİTTİ

Yayın Tarihi17.07.2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder