Sevgili okurlarım olayların peşinde sürükleniyoruz. Bu arada
zaman bildiğini okuyor. İşte böyle böyle ramazanlarda gelir gider,
bayramlarda.. öncelikle içinde bulunduğumuz anın, durumumuz ne olursa olsun
farkında olmamızı dileyerek ramazan ayınızı kutluyorum. Bu yazının ilk bölümü
03 temmuzda 2013’te yayınlandıktan sonra bilgisayarımın ekranının bozulacağı
tuttu. Yazının devamı bir hafta bu yüzden gecikti; kusura bakmayın. Kaldığımız
yerden devam edelim.
*
Dünyanın en zengin ülkesi neresidir acaba? Kişi başına
yıllık geliri ne kadardır? Bana sorsaydınız vereceğim cevap yanlış olacakmış.
Gerçekten bilmiyormuşum. Bu ülke Liechtenstein (lihtenşatyn) mış. Yıllık
geliride kişi başına 145 bin dolarmış. Nüfusu 35 bin olan bu minik ülke
geçenlerde hop oturmuş hop kalkmış. Okuyunca çok güldüm. Bu masal gibi ülkenin
olayları da masal kadar uçucu olur. Dinleyin şimdi anlatıyorum.
Bildiğiniz gibi internet çılgınlığı sarmış ortalığı gidiyor.
Facebook’ta internetin en büyük arkadaşlık sitesi, bunu da bilmeyen yok! Bu
sitede her gün bir gurup kuruluyor. İngiliz öğrenci Lizzie Palmer’da can
sıkıntısından ‘facebook ordusu’ kurmuş. Çok kısa zamanda 7 bin kişiye ulaşan
üyelerine Lizzie: “1 milyon kişi toplanalım ve Liechstein’ı işgal edelim”
demiş. Gurubu ciddiye alan 160 kilometre karelik ülkenin en büyük gazetesi
Vaterland haberi manşetten “korkunç işgal planı” diye vermiş. Plan aynen
şöyleymiş: Avusturya’dan üyeler ülkenin doğusundan, İsviçre’den üyelerde
batısından gireceklermiş. Bu küçük, fakat zengin ülkenin gazetesi okurlarına
“Liechstein işgal edilecek mi?” diye sormuş.
2003 yılında bir tatbikat sırasında kaybolan komşu ülke
İsviçre’nin 171 askeri Liechstein’a girmiş ve yanlışlıkla işgal etmiş. 1868’de
80 askerden oluşan ordusuyla Avusturya-Prusya Savaşı’na katılmış, sonra “fazla
masraflı” olduğu için ordusunu dağıtmış. Ülkeyi dış güçlere karşı İsviçre
ordusu koruyormuş.
Lizzie Palmer’ın liderliğindeki Facebook orduları için “Liechtenstein’ı özgürleştirin” afişi bile hazırlanmış. Ayrıca grup, photoshop ile başkent Vaduz’daki Kraliyet Sarayı’na Facebook bayrağı çekmiş.
Lizzie Palmer’ın liderliğindeki Facebook orduları için “Liechtenstein’ı özgürleştirin” afişi bile hazırlanmış. Ayrıca grup, photoshop ile başkent Vaduz’daki Kraliyet Sarayı’na Facebook bayrağı çekmiş.
*
Hep kötü şeyler olacak değil ya, arada bir alkışlanacak
gelişmeler de oldu. Dört yıl önce “Eğer bu kanun haline gelir ve uygulanırsa en
kötülerden çok az bir farkla ayrılan ve ekonomiyi durdurarak milletin
yoksulluğunu kader olarak dayatan bu hükümeti içtenlikle kutlayacağım” demiştim.
Neden mi?
AK Parti’nin o dönemdeki kadın milletvekilleri Aşkın Asan ve
Alev Dedegil, çocuklara yönelik ‘cinsel saldırı’ kapsamına giren suçlarla
ilgili bir Eylem Planı hazırlamışlar.
Bilindiği gibi Hüseyin Üzmez’in çocuk yaşta bir kıza tecavüz
ettiği iddiasıyla yargılandığı davada olduğu gibi çocukların ruh ve beden
sağlığının bozulup bozulmamasına karar verilen Adli Tıp Kurumu raporları ise
tarih olacakmış. Böylece istismarcıya raporsuz 15 yıl hapis cezası verilebilecekmiş.
Türk Ceza Kanunu’nda “cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar” için uygulanan hapis,
para ve tutukluluk gibi cezalara, “kimyasal kastrasyon” (ilaçla cinselliği en
aza indirgeme) yaptırımı da eklenecekmiş. Buna göre çocuklara tacizde bulunan
kişiye 3 ayda bir ilaç ve iğne yolu ile cinselliği geçici olarak öldüren tedavi
uygulanacakmış.
Nasıl, güzel bir tasarı değil mi? Türk erkeği başka dilden
anlamaz çünkü. Tamamda bu kanunun ne olduğunu bilen var mı?
*
Sovyetlerin “Pravda” gazetesi vardı. Günlük gazeteydi, ama
hükümetin sesiydi. O dönemlerde hükümete bağımlı uydu basın için Pravda adı
takılırdı. Bizde kayıtsız şartsız Pravda olan iki gazete var; biri Star, diğeri
Sabah. Hadi diyelim star öncede Cem Uzanın borazanlığını yapıyordu, şimdide de
bu hükümetin borozanı. Yani borozan olmak bu gazetenin kaderi. Ceride-i Sabah o
eski güzelim Sabahtan satıldıktan sonra çok uzaklaştı. Oda borazanlaştı. Hoş,
daha sonrada borozanlaşmayan hiçbir basın kuruluşu kalmadı ya, neyse..
Anlatacağım şey bu gazetelerin Pravdalıkları değil. 2009’daki
sayısında yayınlanan Star gazetesinin bir haberine göre sigaralara okkalı zam
geliyormuş. Dünyada en ucuz sigara bizde satılıyormuş. Hedefte de ucuz
sigaralar varmış. O sıralarda gelen sigara yasağıyla birlikte zam iyi giderdi
değil mi? Keşke önce bu zammı yapsalardı, sonra yasağı getirselerdi. Rahmetli
Özal bu ülkede böyle yaparak kahraman olmadı mı? Önce kavga nedeni olan şeyi
yok et, sonra kavgayı yasakla. Bunun tam tersi bir durumda Özal aynı mantığı
yürütmüştü ki o çok ilginçti. Bütün dünyada komünizm gözden düşerken komünizme ket
vuran 141 ve 142 sayılı anayasa maddesini kaldırmıştı. Sigaraya önce zam
getirselerdi kimse yasakları tartışamayacaktı. Çok özür dilerim fakat bu geçen
yıllara rağmen hala hiç gelişemediklerini söylemek zorundayım. İktidarda olmak
onları inceletememiş, nazikleştirememiş. Sözden eyleme kadar bu böyle. Bir şey
yapamıyorlarsa bir buyrukla susturuluyorlar. Bakanlarda dahil olmak üzere derin
sessizliğe bürünüyorlar.
Öze dönelim, yasakları değil ama sigara zamlarını
desteklerim. Keşke en ucuz sigara düşündükleri gibi 8 tl değil 18 tl olsa.
Fakat inanın hiçbir şey çare değil. Bu kez de karaborsa patlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder