31 Temmuz 2014 Perşembe

MEDENİYETLER SAVAŞININ BİZE YANSIYAN SONUÇLARI 1

Temeli ikinci dünya savaşından sonra atılan,1980’li yıllarda sonuçları alınmaya başlanan ve bugünkü dünyanın oluşmasını sağlayan görüşlerin sahipleri ekonomide Milton Friedman, düşünsel alanda Samuel Huntington ve Bernard Lewis’tir. Bugün aşılmışta olsa sonuçlarını gelecekte göreceğimiz için bu kişilerin savunduğu görüşlerin ortaya koyduğu durumla karşı karşıyayız. Sovyet rejiminin çökmesinden sonra Amerikan politikalarını sözünü ettiğim bu görüşler belirlemişti.

Milton Friedman’ın neler yaptığını belirterek konuyu açmaya başlayalım. 1946da Chicago Üniversitesi’ne iktisat teorisi okutmak için atandı ve bundan sonra 30 yıl akademik kariyerini bu kurumda geçirmiştir. Bu akademik atmosferde 1930lardaki gerçekleri unutarak bu büyük buhran ve krizleri kendine göre teorilerle açıklayarak bir sağcı görüşlü ve bakışlı serbest piyasa, cemiyete karşı sorumsuz olan şirketlere ve sadece sıkı para politikasına önem veren, hiç piyasaya ve sosyal konulara karışmayan bir küçük devlet prensiplerine inanan fikirler taşıyan çok doktriner bir ekonomiciler grubunun yetişmesine ön ayak oldu.

Medeniyetler savaşı olarak adlandırdığı Sovyetler Birliği sonrası dünyanın içine düşeceği çekişmeyi kuramlaştıran Samuel Huntington’dur.

“Medeniyetler Çatışması, Samuel Huntington tarafından işlenen, Soğuk Savaş sonrasına denk gelen 1990’lı yıllardan itibaren uluslararası ittifak ya da ihtilaflarda belirleyici olan unsurun politik ya da ekonomik ideolojiler değil, medeniyetler olmaya başladığını ve 21. yüzyılda da bu trendin devam edeceğini ifade eden bir tezdir.”

Orta doğu tarihi üstüne düşünceler geliştiren Bernard Lewiste yeni dünya düzeninin ilk mimarlarından biridir. İslam tarihi ve İslam-Batı ilişkisi hakkında uzmanlaşmıştır. Ortadoğu hakkında uzmanlaşmış batılı uzmanlar arasında en çok okunan yazarlardandır. Yahudi kökenlidir ve George Bush’un danışmanlığını yapmıştır.

Bunların sonunda Amerika tarafından Afganistan ve Irak işgal edilmiştir.

Buraya giden süreçte önce ekonomiler Milton Friedman görüşüne yaklaştırıldı. Ekonomik dayanaktan yoksun ülkelerin daha sonra algılarıyla oynanıp ulusçuluk karalanırken, mikro milliyetçilik hortlatıldı. Her ülkenin içindeki azınlıklar kaşındı. Kimi yerlerde bu bölünmelere kadar vardı.

Şimdide postmodernizmin ne olduğunu görelim. İlk anılacaklar modernlik, karşısında yer alanlarsa postmodernizmin ilkeleri olacak. Bakalım farklar nelermiş?

Modernizmle Postmodernizmin Karşılaştırması:

1: Modernist görüşe göre:
Hiyerarşi, düzen, merkezileştirilmiş kontrol  
a: Postmodernist görüşe göre:
Anarşi, düzenin yıkılması, merkezi kontrolun kalkması

2: Modernist görüşe göre:
Büyük politik yatırımlar (millet-devlet, parti)
b: Postmodernist görüşe göre:
Mikropolitik yatırımlar, kurumsal güç çatışmaları, kimlikçi politikalar

3:Modernist görüşe göre:
Milli kimliğin ve kültürün söylemi; kültürel ve etnik orijinler miti 
c: Postmodernist görüşe göre:
Lokal söylemler, büyük söylemlerin ironik yıkımı: orijine ait mitoslarının aksi

4:Modernist görüşe göre:
Bilim ve teknoloji vasıtasıyla büyük ilerleme söylemi
ç: Postmodernist görüşe göre:
İlerlemeye şüpheyle bakmak, teknoloji karşıtlığı reaksiyonlar, yeni çağ dinleri

5: Modernist görüşe göre:
Temsilcilerin ve medyanın önündeki “gerçeğe” inanç, “orijinalin” içtenliği
d: Postmodernist görüşe göre:
Aşırı realite, imaj doygunluğu, taklidîn gerçek olandan daha güçlü olması, gerçekte var olmayan şeylerin sunulması ve bunların var olanlardan daha güçlü olması

6: Modernist görüşe göre:
Kitle kültürü, kitle tüketimi
e: Postmodernist görüşe göre:
Kültürün kitlesel olmaması (demassified culture), küçük pazarlar, az üretim




DEVAM EDECEK


Yayın Tarihi: 25.07.14

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder