31 Temmuz 2014 Perşembe

ŞAİRLERİN ŞİİRLERİYLE SÖYLEDİĞİ

Bu sene ramazan yazla birlikte geldi. Bunaltıcı sıcaklar çok şükür henüz ortalıkta görünmedi. Gündüzleri bazen sıcak oluyor ama akşam olunca biraz nefes alabiliyoruz. Hatta sahura doğru dışarıdaysanız hafiften ürperirsiniz bile. Ben ramazan ayının ibadet yanı kadar o koşuşturmasını, teravih sonrasında her yerin dolup taşmasını da çok seviyorum. Ama bir şey hiç hoşuma gitmiyor. Bazı kahvehaneler ramazanı daha çok kumar oynatmak için bekliyorlar sanki.

Geçen hafta, 55 hafta yayınlanan şiirlerimle bir ajandayı bitirmiştik. Bu hafta ikinci ajandaya başladık. Şimdiye kadar gazetemizde yayınlananlar 1971-2003 yılları arasında otuz iki yılda yazdığım şiirlerdi. İkinci ajandayı henüz dolduramadım. 2004 yılından sonra yazdığım şiirler toplanmış değil. Sanırım o yıllardan sonra yazdıklarım pek fazla yer tutmaz. Umarım bu şiirlerde dikkatinizi çekmeyi başarır. Umarım bunları da beğenirsiniz.
Gene şiirlerin arasına girmeyeceğim. Şu kadarını söyleyeyim yeter; son şiir hariç gönderilmemiş şiirlerdir. Artık bildiğinizden eminim; ben bu şiirleri telefonumun kısa mesajlar bölümüne yazar, kimilerini sevdiklerime gönderirdim. Bazı şiirler de düz yazıyla kalbini kırmaktan çekindiğim kişilere yazılarak gönderildi.

***

77
Bir kartaldım yükseklerde
Güvercin gördüm gözlerinde mavi yalım
Kanadımı yaktı, uçamadım
Uçamadım, yılanlardan kaçamadım
Kırk yerimden soktular beni
Çok masum sokuldu yanıma, rüzgârlardan kaçıp
Bilemedim gözlerindeki mavi yalımı
Gözlerimden kalbime girdi
bir bakış atıp
Kanadım yandı uçamadım

Aydın Göle
4 ocak 2003

***

78
Derman aradım sevdama
Ferman buyurdular hüzünlere
Gece yağsın diye.
Çünkü hüzün yoksa
Sevda, sevda değil.
Gece büyür yalnızlık daha çok
Sevda sığmaz yüreğe
Gözlerden taşar ıslak, ıslak

Aydın Göle
5 ocak 2003

***
79
Sen
Masum uykuların
İhanet bilmez meleği
Şeytan olsan
Kendine ihanet edemezsin
Ben
Köyün delisi miyim
Hiç alamaz mıyım
Yanık yürek kokusunu
Öylemi sanıyorsun
Yürek yangının
Dilinden dökülemez mi
Yemin mi ettin kendi kendine
Seni ele veriyor ellerin
Saklanacak yer bulamamış
Bir ceket, bir pantolon cebinde
Duruyor orta yerde kararsız, telaşlı
Ben ellerinden farksızım
Ortalarda kaldım darmadağın
Topla parçalarımı
Sana vurgun beni bulacaksın
Ben seni arıyorum halâ
Çamur gibi pazardan
Ve bu sessiz mezardan
Çek çıkar beni

Aydın Göle
5 ocak 2003

***

80
Bu gece uyusam
Uyanmasam sabaha
Gidiyorum da gidemiyorum
Gitmenin başka yolu kalmadı
Sen olmayacaksan ellerin olmayacaksa
Hayat beni saramaz,
Kuşatamaz bir daha.
Ot gibi çimen gibi
Çiğne geç beni.

Aydın Göle
5 ocak 2003

***

81
Gönül aldırmazsa,
Kaşlarını aldırmaz,
Kırık dökük,
Anılarını aldırmaz gözlerinden,
Şu gönlü hiçbir şey kandırmaz,
Yarin tebessümünden gayrı.

Aydın Göle
6 ocak 2003

***

82
Olamam,
Senin umursamazlığına
Razı olamam.
Yiter giderim yalnızlıklarla.
Dökülürüm sonbahar olup,
Güneş gibi sönerim,
Günlerin parmaklarında.
Akşam üstleri
Tutuşmuş camlardan düşerim

Aydın Göle
7 ocak 2003

***

83
Bir gün kırlara gitsek
Sen papatya toplasan
Ben gelincik toplasam
Sen papatya falı baksan
Ben saçına gelincik taksam
Kahkahalarımızdan
Gök çatlasa
Gökler çatlasa
Gong gibi
Kahkahalarımızdan.
Kahkahalarımızdan kuşlar
Uçmayı unutsa ebedi.
Gözyaşlarımız
Sıcacık süzülse mutlulukla
Yanaklarımıza.
Bahar kudursa
Yemyeşil

Aydın Göle
9 ocak 2003

***

231
Bir özlem var içimde
Lacivert gecede
Gülen yıldızlar kadar çok
Bir umut var içimde
Gülen bebek yüzleri gibi
Çıkıp gelecekmiş gibisin ansızın
Sevecekmiş gibisin sonsuza dek
Adı Senin adın her günümün

Aydın Göle
10 ocak 2003

***

Ramazana uygun bir lisanla müsaadenizi rica edeyim. Her ne kadar sürç-i lisan ettikse af ola sevgili okurlarım.



Yayın Tarihi: 06.07.14

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder