Anlaşılan o ki hediye ve hediyeleşme üzerine ayırdığım bu
yazı dizisi birkaç dizi daha sürecek. Benim niyetim 6 bölüm yapıp bitirmekti.
Ama hiçte ummadığım kadar zengin bir konuyu irdelerken, nereye el atsam gül
katmerleri gibi açıldığı için bunları yazmamak olmazdı. Edindiğim bilgileri
birkaç bölüm daha sürse bile sizlerle paylaşmayı uygun buluyorum.
Şimdiye kadar ilkel kabile yaşayışlarında, İslamiyet öncesi
Türklerde, Hıristiyanlık öncesi ve Hıristiyanlıkla birlikte Avrupa’daki
hediyeleşme kültürlerini incelemiş, ülkeler ve dinler arası hediyeleşmenin
örneklerini verirken Müslümanlığı seçtikten sonra Türklerin kurduğu son
imparatorlukta da bu iç ve dış hediyeleşme adetlerini sürdürdüğünü
belirtmiştim. İslamiyetle birlikte Hz. Peygamberimizin koyduğu ölçüler içinde
hediyeleşmekten elbette ayrı bir bölümde söz edeceğim.
Biz bu bölümde de devletler arası ilişkilerde yöneltme,
sevketme ve gütme anlamında kullandığımız, Avrupa dillerinden dilimize giren kelimeyle
“strateji” belirlemek amacıyla varlık bulan hediyeleşmeler üzerinde durmaya
devam edelim.
Bu konuda çeşitli dönemlerde bir çok amaç güderek hediyeler
verildiğini tarihi bilgiler içinde buluyoruz. 15. ve 18. yy arasında Osmanlının
Rusların açık denizlere ulaşmasını engellemek amacıyla Kafkaslarda hediye
siyasetini ön planda tuttuğunu belirtebiliriz. Rusya’nın sıcak denizlere inme
politikasının İslam dünyası için bir tehdit olabileceğinin ilk defa farkına
varan III. Murat olmuş, bu maksatla bölgede ileri gelen liderlerle ittifak
kurmaya çalışmıştı. (Fahrettin Kırzıoğlu, Osmanlı Devletinin Kafkas İllerini
Fethi, Ankara 1993)
Bu konuda Tarık Yalçın’ın “Osmanlı Siyasetinde Hediyeleşme”
adlı yazısına göz atalım.
“Osmanlı Devleti Kafkasya ile ilişkilerinde hediye siyaseti
daima önemli olmuştur. Kuruluş döneminden itibaren hediye siyasetini benimseyen
Osmanlı devlet politikasının ayrılmaz temellerinden biri olmuş, hakimiyetinin
sınırlarını ve sürekliliğini hediyelerle sağlamıştır. Fakat bu hediyeleri bir
rüşvet olarak görmemek gereklidir. Çünkü hediye siyaseti karşılıklı çıkar
ilişkisinden ziyade bölgedeki kargaşa ortamının önlenmesine yönelik olduğu
Ahmet Vasıf Efendi’nin seferatnamaesinden anlaşılmaktadır.
Müslüman Kafkas toplulukları da İslam’ın lider devleti
olarak gördükleri Osmanlı Devletinin desteğini kazanmak için de hediyeler göndermişlerdir.
Bu hediyelerin daha ziyade sembolik düzeyde hediyeler olduğu görülmektedir.
(Ahval-i Anapa Ve Çerakise, Haşim Efendi, Topkapı Müzesi kütüphanesi)
18. yüzyılda Osmanlı Devleti, Kafkasya’daki Rus tehlikesini
önlemek ve Abaza, Çerkez, Çeçen direnişçilerin desteğini almak için hediye
politikasını Panislavizme karşı bir kalkan olarak sürdürmüştür. Ferah Ali Paşa,
Soğucak muhafızlığına atanarak, Kafkasya topluluklarının liderlerine nakdi ve
silah yardımı yapılmıştır. Rusya 18. yüzyılın sonlarında Kırım dışında
kafkasya’da hediye politikası yüzünden etkinlik sağlayamamıştır.
Osmanlı Devleti bu hediye politikasını İslami esaslara
dayandırarak “celb-i kulub” yani kalplerin kazanılması olarak değerlendirmiş,
Şeyhülislam’dan alınan fetva ile uygulanmıştır.
Yine Anapa kadısına İstanbul’dan gönderilen bir hükümden
anladığımıza göre isyan ve kargaşaya tevessül etmeyen halkında
ödüllendirilmesine yönelik ferman gönderildiğini görüyoruz. Kafkasya’da Rusya’nın
yanında yer almayan Müslüman halkalara ramazan ve Kurban bayramlarında yardım
gönderilerek sadece kabile liderlerinin değil halkında kalpleri kazanılmak
istenmiştir.
Osmanlı halifesi ilk cihat ilanını Ruslara karşı yapmıştır.
Osmanlı Devleti’nde padişahların cihat ilan ettiği
bilinmekle birlikte halifelik makamını kullanmadıkları bilinirdi. Osmanlı
padişahı I. Abdülhamit vefat etmeden önce halife ünvanını kullanarak cihat ilan
etmiştir. Abaza ve Çerkezlerin Rusya ile yapılacak savaşa katılmaları için
hediye gönderilmiş fakat Abaza ve Çerkez liderler, halifenin çağrısına uymuşlar
ve hediyeyi kabul etmemişlerdir. (Evamir-i Aliyye, 12 Şubat 1789)
Rusya’da Osmanlı’nın bu politikalarına karşı boş durmamış
Kazakların desteğini sağlamak için, onlarda hediye politikasını yürütmüşlerdir.
(Christoph Witzenrath, Cossack and Russian Empire, London). Kazaklar dışında
diğer Müslüman topluluklar hediye politikasını benimsememişler, Osmanlı’nın
yanında olmayı ya da bağımsız kalmayı tercih etmişlerdir.”
Gördüğünüz gibi hediye bir yeri elde tutmak, elde tutulan
yerde iç karışıklık çıkarılmaması gibi durumlarda dahil olmak üzere, devlet
veya din farkı güdülerek ortak düşmana karşı ittifak kurmak gibi düşüncelerlede
verilebiliyor.
DEVAM EDECEK
Yayın Tarihi: 01.04.15
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder