30 Nisan 2015 Perşembe

HEDİYE VE HEDİYELEŞME 13

Anlaşılan o ki hediye ve hediyeleşme üzerine ayırdığım bu yazı dizisi birkaç dizi daha sürecek. Benim niyetim 6 bölüm yapıp bitirmekti. Ama hiçte ummadığım kadar zengin bir konuyu irdelerken, nereye el atsam gül katmerleri gibi açıldığı için bunları yazmamak olmazdı. Edindiğim bilgileri birkaç bölüm daha sürse bile sizlerle paylaşmayı uygun buluyorum.

Şimdiye kadar ilkel kabile yaşayışlarında, İslamiyet öncesi Türklerde, Hıristiyanlık öncesi ve Hıristiyanlıkla birlikte Avrupa’daki hediyeleşme kültürlerini incelemiş, ülkeler ve dinler arası hediyeleşmenin örneklerini verirken Müslümanlığı seçtikten sonra Türklerin kurduğu son imparatorlukta da bu iç ve dış hediyeleşme adetlerini sürdürdüğünü belirtmiştim. İslamiyetle birlikte Hz. Peygamberimizin koyduğu ölçüler içinde hediyeleşmekten elbette ayrı bir bölümde söz edeceğim.

Biz bu bölümde de devletler arası ilişkilerde yöneltme, sevketme ve gütme anlamında kullandığımız, Avrupa dillerinden dilimize giren kelimeyle “strateji” belirlemek amacıyla varlık bulan hediyeleşmeler üzerinde durmaya devam edelim.

Bu konuda çeşitli dönemlerde bir çok amaç güderek hediyeler verildiğini tarihi bilgiler içinde buluyoruz. 15. ve 18. yy arasında Osmanlının Rusların açık denizlere ulaşmasını engellemek amacıyla Kafkaslarda hediye siyasetini ön planda tuttuğunu belirtebiliriz. Rusya’nın sıcak denizlere inme politikasının İslam dünyası için bir tehdit olabileceğinin ilk defa farkına varan III. Murat olmuş, bu maksatla bölgede ileri gelen liderlerle ittifak kurmaya çalışmıştı. (Fahrettin Kırzıoğlu, Osmanlı Devletinin Kafkas İllerini Fethi, Ankara 1993)

Bu konuda Tarık Yalçın’ın “Osmanlı Siyasetinde Hediyeleşme” adlı yazısına göz atalım.

“Osmanlı Devleti Kafkasya ile ilişkilerinde hediye siyaseti daima önemli olmuştur. Kuruluş döneminden itibaren hediye siyasetini benimseyen Osmanlı devlet politikasının ayrılmaz temellerinden biri olmuş, hakimiyetinin sınırlarını ve sürekliliğini hediyelerle sağlamıştır. Fakat bu hediyeleri bir rüşvet olarak görmemek gereklidir. Çünkü hediye siyaseti karşılıklı çıkar ilişkisinden ziyade bölgedeki kargaşa ortamının önlenmesine yönelik olduğu Ahmet Vasıf Efendi’nin seferatnamaesinden anlaşılmaktadır.

Müslüman Kafkas toplulukları da İslam’ın lider devleti olarak gördükleri Osmanlı Devletinin desteğini kazanmak için de hediyeler göndermişlerdir. Bu hediyelerin daha ziyade sembolik düzeyde hediyeler olduğu görülmektedir. (Ahval-i Anapa Ve Çerakise, Haşim Efendi, Topkapı Müzesi kütüphanesi)

18. yüzyılda Osmanlı Devleti, Kafkasya’daki Rus tehlikesini önlemek ve Abaza, Çerkez, Çeçen direnişçilerin desteğini almak için hediye politikasını Panislavizme karşı bir kalkan olarak sürdürmüştür. Ferah Ali Paşa, Soğucak muhafızlığına atanarak, Kafkasya topluluklarının liderlerine nakdi ve silah yardımı yapılmıştır. Rusya 18. yüzyılın sonlarında Kırım dışında kafkasya’da hediye politikası yüzünden etkinlik sağlayamamıştır.
Osmanlı Devleti bu hediye politikasını İslami esaslara dayandırarak “celb-i kulub” yani kalplerin kazanılması olarak değerlendirmiş, Şeyhülislam’dan alınan fetva ile uygulanmıştır.
Yine Anapa kadısına İstanbul’dan gönderilen bir hükümden anladığımıza göre isyan ve kargaşaya tevessül etmeyen halkında ödüllendirilmesine yönelik ferman gönderildiğini görüyoruz. Kafkasya’da Rusya’nın yanında yer almayan Müslüman halkalara ramazan ve Kurban bayramlarında yardım gönderilerek sadece kabile liderlerinin değil halkında kalpleri kazanılmak istenmiştir.

Osmanlı halifesi ilk cihat ilanını Ruslara karşı yapmıştır.

Osmanlı Devleti’nde padişahların cihat ilan ettiği bilinmekle birlikte halifelik makamını kullanmadıkları bilinirdi. Osmanlı padişahı I. Abdülhamit vefat etmeden önce halife ünvanını kullanarak cihat ilan etmiştir. Abaza ve Çerkezlerin Rusya ile yapılacak savaşa katılmaları için hediye gönderilmiş fakat Abaza ve Çerkez liderler, halifenin çağrısına uymuşlar ve hediyeyi kabul etmemişlerdir. (Evamir-i Aliyye, 12 Şubat 1789)

Rusya’da Osmanlı’nın bu politikalarına karşı boş durmamış Kazakların desteğini sağlamak için, onlarda hediye politikasını yürütmüşlerdir. (Christoph Witzenrath, Cossack and Russian Empire, London). Kazaklar dışında diğer Müslüman topluluklar hediye politikasını benimsememişler, Osmanlı’nın yanında olmayı ya da bağımsız kalmayı tercih etmişlerdir.”

Gördüğünüz gibi hediye bir yeri elde tutmak, elde tutulan yerde iç karışıklık çıkarılmaması gibi durumlarda dahil olmak üzere, devlet veya din farkı güdülerek ortak düşmana karşı ittifak kurmak gibi düşüncelerlede verilebiliyor.



DEVAM EDECEK


Yayın Tarihi: 01.04.15

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder