Ölü evine, adına hediye denmese de bir şeyler
götürülmektedir. Kederlerinin büyüklüğünden ve gelen giden konukları ağırlama
meşguliyetleri nedeniyle yemek yapamayacakları düşünülerek, kimi yerlerde komşu
evlerden ve akrabalardan yemek götürüldüğü görülür. Prof. Dr. Mahmut Tezcan
Ankara’nın Keskin ilçesinde lokum, Çorum’da bir kutu şeker, Erzurum köylerinde
çay ve şeker, varlıklı ailelerden Konya ve Van köylerinde ise koç, Aybastı’da
tatlı götürüldüğünü belirtiyor.
Geleneksel kültürümüzde hediye yarı açık, yarı gizli biçimde
götürülen yere, sessizce bırakılan bir şeydi. Zamanla batının etkisiyle önce
şehirlerde, daha sonra kırsal kesimde verilmek istenen kişinin eline verilir
oldu. Gene geleneksel biçimiyle hediyeler verenin yanında görgüsüzlük sayıldığı
için açılmazken, şimdi açılıp tıpkı batılı ülkelerde olduğu gibi teşekkür
edilmektedir.
Ülkemizde şu gibi durumlarda hediye götürülmektedir.
1: Doğum, yani doğan çocuğu görmeye gidişlerde.
2: Yeni doğan çocuğu ilk gezmeye getirilen evlerde
3: Bebeğin ilk dişinin çıkışından
4: Kur’an hatmeden çocuğun hatim duasında
5: Sünnet olan çocuğa
6: Askere uğurlama ve asker ziyaretlerinde
7: Uzun yolculuğa çıkışlarda
8: Evlenme törenlerinde
9: Bayramlarda
10: Hacca gidişte
11: Yeni ev almada, ev görmeye gidişte
12: Ölümlerde
13: Uzağa gidip tekrar dönüldüğünde (dönenden gittiği yerin
meşhur bir şeyini en yakınları getirmesini bekler)
14: Okul mezuniyetlerinde öğretmenlere, öğrencilere (sözü
geçen konuda öğrenciler öğretmenlerine, anne babalarda mezun olan yavrularına
hediye verir)
Gördüğünüz gibi hayatın her evresinde hediye verilebiliyor.
Peki hediye verilirken nelere dikkat edilmelidir onlarıda görelim.
a- Hediye alacak kişi, bütçesine uygun hediye almalı.
b- Hediye kullanılabilir olmalı.
c- Hediye vereceğiniz kişinin kişiliğine uygun olmalı.
d- Zamanında verilmeli.
e- Hediye yarışına girilmemeli, bütçe zorlanmamalı.
f- Hediye verilen kişi de yük altında bırakılmamalı.
g- Az veren candan, çok veren maldan ata sözü unutulmamalı.
b- Hediye kullanılabilir olmalı.
c- Hediye vereceğiniz kişinin kişiliğine uygun olmalı.
d- Zamanında verilmeli.
e- Hediye yarışına girilmemeli, bütçe zorlanmamalı.
f- Hediye verilen kişi de yük altında bırakılmamalı.
g- Az veren candan, çok veren maldan ata sözü unutulmamalı.
Hediyenin az veya küçük oluşu daha makbul tutulur.
Deyimlerimizde bunu göstermektedir. “Çam sakızı çoban armağanı”, “Yarım elma gönül alma”, “Bahşiş atın dişine bakılmaz”. Buna rağmen
hediye veren mahcup olmamak için genellikle bu deyimlere pek dikkat etmez.
Sadece mahcup olmakta değildir gözetilen, hediye verilen kişinin onuruda
yükseltilmek istenir. Hediye verilen kişiyi küçük düşürmemekte hediye
geleneğinin gereğidir.
Sonuç olarak hediye günümüz ve geçmiş toplumlarda insan
ilişkilerinde olumlu sonuçların alınmasını sağlamıştır. İlişkilerde mutluluklar
veren bir gelenek olarak insanlık tarihi kadar eski bir geçmişe sahiptir.
Bu yazı dizisini burada bitirirken sizler kimbilir daha
nelerin eksik kaldığını düşünüyorsunuz? Her inceleme, her yazı tahmin edersiniz
ki bir yanıyla eksiktir. Bu inceleme yazısı da benim gördüğüm yada görmediğim
bir çok eksik yana sahiptir. Bir çok konu daha içine dahil edilebilirdi belki.
Bu haliyle bile siz okurlarımın sabrını zorladığımı düşündüğüm bu yazı bundan
daha hacimli olamazdı. Bundan daha kısa bir dizi olamadığı gibi..
BİTTİ
Yayın Tarihi: 17.04.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder