30 Nisan 2015 Perşembe

ŞAİRLERİN ŞİİRLERİYLE SÖYLEDİĞİ

Merhaba sevgili okurlar.

Gene bir şairimizin sizler için seçtiğim şiirleriyle karşınızdayım, her hafta olduğu gibi. Bugünkü şairimiz İlhan Berk 1918 yılında Manisa’da doğdu. Balıkesir Necati bey İlköğretmen Okulunu ve Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Fransızca Bölümünü bitirdi. 1945-55 yılları arasında 10 yıl kadar bir süre öğretmenlik yaptı. 1956-1969 yıllarında Ankara’da 13 yıl Ziraat Bankası Yayın Bürosunda çevirmen olarak çalıştı ve emekliye ayrıldı. Kendini şiire ve yazılara verdi. Başlangıcından bugüne, yazdığı şiirlerle hep “günümüzün en ilginç ve en genç” şairlerinden biridir. İlk yazıları, ilk şiir kitabi 1935 yılında Güneşi Yakanların Selamını da yayımlayan Manisa Halkevi Dergisinde çıktı. Destansı yönünün ağır bastığı, adeta bir Türk Walt Whitman’ı olarak adlandırıldığı dönemde 1947’de “İstanbul 1939-47” , 1952’de “Günaydın Yeryüzü” , 1953’te “Türkiye Şarkısı” 1955’te de Köroğlu’nu yayımlamıştı. Sonrası, İkinci Yeniden eski şiirimize, kendi Atlasını kurmaktan düzyazı şiirlere, aforizmalarından harfleri, nesneleri ve semtleri sevmeye dek genişleyen çok kollu bir şiir ırmağı. Zor anlaşılır bir şiir tarzı vardır. Şiirimizdeki “İkinci Yeniciler” adıyla bilinen akımın şairlerinin hepsinde olduğu gibi. Birinci yeniciler şiirden aşırı süslü kelimeleri kaldırmışlardı. Yani onlar şairane şiirden, geleneksel şiirden ayrılıyorlardı. İkinci yenicilerse anlamda da devrim yapıyorlardı. Bu şiirde süslü anlamlar bırakılıyor, çarpıcı, kolay anlaşılmaz anlamlara yer veriliyordu. Umarım beğenirsiniz.

...

KEÇİYOLU

Bomboş oturdum rüzgârı dinledim
(yay burcundan dönen). Irmağın
dediklerine geçtim sonra.
Geçip gidiyordum beni görmüyordu
ot yüklü bir akşam, yarım bir
ay.

Arkamdan başını kaldırıp
bakmıştı yol.
(dikenler, gri otlar)

Kocamış bir suyum ben. Bana
ormanın sesini anlat. Sesini
çayırların.

Sessizlik. Hep bu sessizlik.

Keçiyoluna çıkarın beni.
Burda ölemem.

İLHAN BERK

***

NE BÖYLE SEVDALAR GÖRDÜM
NE BÖYLE AYRILIKLAR

Ne zaman seni düşünsem
Bir ceylan su içmeye iner
Çayırları büyürken görürüm

Her akşam seninle
Yeşil bir zeytin tanesi
Bir parça mavi deniz
Alır beni

Seni düşündükçe
Gül dikiyorum ellerimin değdiği yere
Atlara su veriyorum
Daha bir seviyorum dağları.

İLHAN BERK

***

ACININ EL YAZISI

Ben acıyım. Yani senin hazan düşen yüzün. Umarsız
Boyun bazan. Bazan ağzın, gölgeli gözlerin

Yani çocukluğun. Bursa'da bir sokak yani
(Bursa'yı hiç görmemişim gibi gelir bana)

Bir akşam yaktığın mum sonra bir kilisede
Daha hiç bilmediği bir yüz için ölümün

Zaman ki senden başka nedir
Ve hep bir yüz dönüşür bende

Bir yüze
Hem geceyi, hem tanyerlerini taşır kendinde

Ben ki bir yıkıntınım senin, senin büyüttüğün
Acının el yazısında

İLHAN BERK

***

SİZ

Size baktım. Sesin eski ve yalnız
Sizi soyuyorum. Büyük ağzınız.

Gözlerinizi alıyorum. Gözle-
riniz Ortaçağ. Kocaman ve ıssız.

Alıp ellerini beyaz diyorum
Beyaz çıplak etin, oralarınız.

Oralarınızı açıyorum. Gök-
yüzü, ağaçlar gibi kokuyorsunuz.

Uzanıp sesinizi alıyorum
Sesiniz! İstanbul. Elgin. Sonrasız.

Dik bir suru çıkıyoruz. Bir attan
iniyorum. Beyazım. Beyazsınız.

Sunu

Sonra ben bütün gün dolaştım durdum
Bu gazeli yazdım belki duydunuz.


İLHAN BERK

***

ATIMI İSTEDİM
EVİN GÖĞÜ GERİNDİ

Atımı istedim evin göğü gerindi
Cin gülleri bir yerden ordan geliyorum
Öyle sular dağların üstüydü isminiz
Yeşil, o solukları gibi rüzgârların
Bir bin yıl rüzgâr değirmeninizde kaldım

Tep kralları gibiydim öyle yalnızdım
Bir çağda seni bu beyazlığında tuttum
Ak, sabah kalyonlarım hep gökyüzündeydi
Ben rüzgâr değirmeninizde kaldım

İşte ellerin o dünya kadar Akdeniz
Hansi, gecenin pancurunda Berk kuşlarım
Ey benim sığlığım eşkim karanlığım siz
Yitik gülüşünün açtığı sular şimdi
Ben o gecelerde saçıydım çocukların
Bir bin yıl rüzgâr değirmeninizde kaldım.

İLHAN BERK

***

GÜZEL

Güzel
ölüm daha kolaydır sevmekten
der ya Aragon
Anla ki ölüme benzer seni sevmek

Sözcükler ki alevdir
Ve karadır şairlerin hayatları

Hem nice şiirlerde nice aşklarda
Tarar saçımızı ölüm.

Aşk ki bazan solgun bir ilçedir
Sürdürür derinliğini

Neden "en çok" acı ustası şairlerdir
En çok taşırlar çünkü aşkları.

Ben ki yatağımdan tedirgin bir suyum
Besbelli ki aşka ve ölüme çalışıyorum.

İLHAN BERK

***

AYRILIĞIN YÜREĞİ

Sessiz sedasız yaşayan bir ayrık otuydu Orta Anadolu’da
Kıtlıktan önce.
En küçük bir şeyden coşardı
Mesela bir kuş uçmasın Kızılırmak ‘a doğru
Köklerine su yürümüş gibi sevinirdi.
Bir bulut geçsin üstünden
Ayrılıktan çıkardı.
Dünyayı, derdi, dünyayı
Hiçbir şeylere değişmem.

Şimdi yaşamak istemiyor.

İLHAN BERK

***

ACININ ADI

Yavaş sessiz senin buyruğunda toplanır altın yavaş sessiz
Yavaş sessiz senin buyruğunda dağılır buğday yavaş sessiz
Yavaş sessiz senin buyruğunda bölünür halkın ekmeği

Seninle hızla kararır bozulur ipek seninle hızla
Hızla düğümlenir bulanır su seninle
Körlenir seninle hızla emeğin tarihi

Ve seninle yavaş yavaş çıkar bakıra kuvarsa tunca yavaş yavaş
Acının uzun uzun yazılan adı.

İLHAN BERK

***

ÜÇ KEZ SENİ SEVİYORUM DİYE UYANDIM

Üç kez seni seviyorum diye uyandım
Tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim
Bir bulut almış başını gidiyordu görüyordum

Sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün

Sokağı balkonları yarım kalmış bir şiiri teptim
Sıkıldım yemekler yaptım kendime otlar kuruttum
Taflanım! diyordu bir ses duyuyordum

Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün

Kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım
Şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim
Karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum

Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun

İLHAN BERK

***

AŞIKANE

Geceye hey dedim Bir bulut beyaz aydınlık
geçiyor ve ben görüyorum Belki yalnızlık

Kâğıt gibi bir kadın sana bakıp gülüyor
Demek sen daha güzelsin gökyüzünden artık

Sokakları bembeyaz evleri geçiyorum
Bir koşu bir rüzgârı alıyorum Karanlık

Bir kenttesin ve var ta ne zamanlardan beri
O zamandan trenler evler geçiyor Kapanık

Aşkın ki hiç durup dinlenmek nedir bilmiyor
Aşkın ki anlatılamaz ihtiyar ve yıkık

Nice nice yaşamalara açılmışsındır
Nice yaşamalar ki kalmıştır yarım buruk

İşte Adakale Sokağındayım ve birden
Benim işte dünya kadar güzel ağzın artık

Durup bir yıkık aşk dedim İlhan Berk bir yıkık
aşk Şimdi o şiirlerde senden kalan ancak

İLHAN BERK

***

AKŞAMA DOĞRU

ey güzel harf güzel kağıt güzel kalem.

sana nehirlerden rüzgârlardan söz ediyorum
benim için nehirleri eğit, su yolları aç.
ben ki daha ağzı lekeli bir çocukken
yürürken gördüm bir gün nehirleri
nehirlerin rüzgârların sözü yaşar

ben ağzının yaprağıyım,bir yere yaz bunu.

ey güzel el yazısı güzel mürekkep güzel uç.

beni küçük su birikintileri büyüttü.
beni anlamak için su birikintilerine sor
su unutmaz: daireler çizerek dikkatle çalışır.
benim için yapraklar topla, yatağını lekele.

ben bu akşam doğruyum, karıştır saçlarımı.

İLHAN BERK

***

Sizlere seçtiğim şiirler bu kadar. Mutlu haftalar dilerim hepinize.



Yayın Tarihi: 26.04.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder