Merhaba sevgili okurlar.
Gene bir şairimizin sizler için seçtiğim şiirleriyle
karşınızdayım, her hafta olduğu gibi. Bugünkü şairimiz İlhan Berk 1918 yılında
Manisa’da doğdu. Balıkesir Necati bey İlköğretmen Okulunu ve Ankara Gazi Eğitim
Enstitüsü Fransızca Bölümünü bitirdi. 1945-55 yılları arasında 10 yıl kadar bir
süre öğretmenlik yaptı. 1956-1969 yıllarında Ankara’da 13 yıl Ziraat Bankası
Yayın Bürosunda çevirmen olarak çalıştı ve emekliye ayrıldı. Kendini şiire ve
yazılara verdi. Başlangıcından bugüne, yazdığı şiirlerle hep “günümüzün en
ilginç ve en genç” şairlerinden biridir. İlk yazıları, ilk şiir kitabi 1935
yılında Güneşi Yakanların Selamını da yayımlayan Manisa Halkevi Dergisinde
çıktı. Destansı yönünün ağır bastığı, adeta bir Türk Walt Whitman’ı olarak
adlandırıldığı dönemde 1947’de “İstanbul 1939-47” , 1952’de “Günaydın Yeryüzü”
, 1953’te “Türkiye Şarkısı” 1955’te de Köroğlu’nu yayımlamıştı. Sonrası, İkinci
Yeniden eski şiirimize, kendi Atlasını kurmaktan düzyazı şiirlere,
aforizmalarından harfleri, nesneleri ve semtleri sevmeye dek genişleyen çok
kollu bir şiir ırmağı. Zor anlaşılır bir şiir tarzı vardır. Şiirimizdeki
“İkinci Yeniciler” adıyla bilinen akımın şairlerinin hepsinde olduğu gibi.
Birinci yeniciler şiirden aşırı süslü kelimeleri kaldırmışlardı. Yani onlar
şairane şiirden, geleneksel şiirden ayrılıyorlardı. İkinci yenicilerse anlamda
da devrim yapıyorlardı. Bu şiirde süslü anlamlar bırakılıyor, çarpıcı, kolay
anlaşılmaz anlamlara yer veriliyordu. Umarım beğenirsiniz.
...
KEÇİYOLU
Bomboş oturdum
rüzgârı dinledim
(yay burcundan
dönen). Irmağın
dediklerine geçtim
sonra.
Geçip gidiyordum beni
görmüyordu
ot yüklü bir akşam,
yarım bir
ay.
Arkamdan başını kaldırıp
bakmıştı yol.
(dikenler, gri otlar)
Kocamış bir suyum
ben. Bana
ormanın sesini anlat.
Sesini
çayırların.
Sessizlik. Hep bu
sessizlik.
Keçiyoluna çıkarın
beni.
Burda ölemem.
İLHAN BERK
***
NE BÖYLE SEVDALAR
GÖRDÜM
NE BÖYLE AYRILIKLAR
Ne zaman seni
düşünsem
Bir ceylan su içmeye
iner
Çayırları büyürken
görürüm
Her akşam seninle
Yeşil bir zeytin
tanesi
Bir parça mavi deniz
Alır beni
Seni düşündükçe
Gül dikiyorum
ellerimin değdiği yere
Atlara su veriyorum
Daha bir seviyorum
dağları.
İLHAN BERK
***
ACININ EL YAZISI
Ben acıyım. Yani
senin hazan düşen yüzün. Umarsız
Boyun bazan. Bazan
ağzın, gölgeli gözlerin
Yani çocukluğun.
Bursa'da bir sokak yani
(Bursa'yı hiç
görmemişim gibi gelir bana)
Bir akşam yaktığın
mum sonra bir kilisede
Daha hiç bilmediği
bir yüz için ölümün
Zaman ki senden başka
nedir
Ve hep bir yüz
dönüşür bende
Bir yüze
Hem geceyi, hem
tanyerlerini taşır kendinde
Ben ki bir yıkıntınım
senin, senin büyüttüğün
Acının el yazısında
İLHAN BERK
***
SİZ
Size baktım. Sesin
eski ve yalnız
Sizi soyuyorum. Büyük
ağzınız.
Gözlerinizi alıyorum.
Gözle-
riniz Ortaçağ.
Kocaman ve ıssız.
Alıp ellerini beyaz
diyorum
Beyaz çıplak etin,
oralarınız.
Oralarınızı açıyorum.
Gök-
yüzü, ağaçlar gibi
kokuyorsunuz.
Uzanıp sesinizi
alıyorum
Sesiniz! İstanbul.
Elgin. Sonrasız.
Dik bir suru
çıkıyoruz. Bir attan
iniyorum. Beyazım.
Beyazsınız.
Sunu
Sonra ben bütün gün
dolaştım durdum
Bu gazeli yazdım
belki duydunuz.
İLHAN BERK
***
ATIMI İSTEDİM
EVİN GÖĞÜ GERİNDİ
Atımı istedim evin
göğü gerindi
Cin gülleri bir
yerden ordan geliyorum
Öyle sular dağların
üstüydü isminiz
Yeşil, o solukları
gibi rüzgârların
Bir bin yıl rüzgâr
değirmeninizde kaldım
Tep kralları gibiydim
öyle yalnızdım
Bir çağda seni bu
beyazlığında tuttum
Ak, sabah kalyonlarım
hep gökyüzündeydi
Ben rüzgâr
değirmeninizde kaldım
İşte ellerin o dünya
kadar Akdeniz
Hansi, gecenin
pancurunda Berk kuşlarım
Ey benim sığlığım
eşkim karanlığım siz
Yitik gülüşünün
açtığı sular şimdi
Ben o gecelerde
saçıydım çocukların
Bir bin yıl rüzgâr
değirmeninizde kaldım.
İLHAN BERK
***
GÜZEL
Güzel
ölüm daha kolaydır
sevmekten
der ya Aragon
Anla ki ölüme benzer
seni sevmek
Sözcükler ki alevdir
Ve karadır şairlerin
hayatları
Hem nice şiirlerde
nice aşklarda
Tarar saçımızı ölüm.
Aşk ki bazan solgun
bir ilçedir
Sürdürür derinliğini
Neden "en
çok" acı ustası şairlerdir
En çok taşırlar çünkü
aşkları.
Ben ki yatağımdan
tedirgin bir suyum
Besbelli ki aşka ve
ölüme çalışıyorum.
İLHAN BERK
***
AYRILIĞIN YÜREĞİ
Sessiz sedasız
yaşayan bir ayrık otuydu Orta Anadolu’da
Kıtlıktan önce.
Kıtlıktan önce.
En küçük bir şeyden
coşardı
Mesela bir kuş uçmasın Kızılırmak ‘a doğru
Köklerine su yürümüş gibi sevinirdi.
Bir bulut geçsin üstünden
Ayrılıktan çıkardı.
Mesela bir kuş uçmasın Kızılırmak ‘a doğru
Köklerine su yürümüş gibi sevinirdi.
Bir bulut geçsin üstünden
Ayrılıktan çıkardı.
Dünyayı, derdi,
dünyayı
Hiçbir şeylere değişmem.
Şimdi yaşamak istemiyor.
Hiçbir şeylere değişmem.
Şimdi yaşamak istemiyor.
İLHAN BERK
***
ACININ ADI
Yavaş sessiz senin
buyruğunda toplanır altın yavaş sessiz
Yavaş sessiz senin buyruğunda dağılır buğday yavaş sessiz
Yavaş sessiz senin buyruğunda bölünür halkın ekmeği
Seninle hızla kararır bozulur ipek seninle hızla
Hızla düğümlenir bulanır su seninle
Körlenir seninle hızla emeğin tarihi
Ve seninle yavaş yavaş çıkar bakıra kuvarsa tunca yavaş yavaş
Acının uzun uzun yazılan adı.
Yavaş sessiz senin buyruğunda dağılır buğday yavaş sessiz
Yavaş sessiz senin buyruğunda bölünür halkın ekmeği
Seninle hızla kararır bozulur ipek seninle hızla
Hızla düğümlenir bulanır su seninle
Körlenir seninle hızla emeğin tarihi
Ve seninle yavaş yavaş çıkar bakıra kuvarsa tunca yavaş yavaş
Acının uzun uzun yazılan adı.
İLHAN BERK
***
ÜÇ KEZ SENİ SEVİYORUM
DİYE UYANDIM
Üç kez seni seviyorum
diye uyandım
Tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim
Bir bulut almış başını gidiyordu görüyordum
Sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün
Sokağı balkonları yarım kalmış bir şiiri teptim
Sıkıldım yemekler yaptım kendime otlar kuruttum
Taflanım! diyordu bir ses duyuyordum
Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün
Kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım
Şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim
Karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum
Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun
Tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim
Bir bulut almış başını gidiyordu görüyordum
Sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün
Sokağı balkonları yarım kalmış bir şiiri teptim
Sıkıldım yemekler yaptım kendime otlar kuruttum
Taflanım! diyordu bir ses duyuyordum
Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün
Kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım
Şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim
Karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum
Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun
İLHAN BERK
***
AŞIKANE
Geceye hey dedim Bir
bulut beyaz aydınlık
geçiyor ve ben görüyorum Belki yalnızlık
Kâğıt gibi bir kadın sana bakıp gülüyor
Demek sen daha güzelsin gökyüzünden artık
Sokakları bembeyaz evleri geçiyorum
Bir koşu bir rüzgârı alıyorum Karanlık
Bir kenttesin ve var ta ne zamanlardan beri
O zamandan trenler evler geçiyor Kapanık
Aşkın ki hiç durup dinlenmek nedir bilmiyor
Aşkın ki anlatılamaz ihtiyar ve yıkık
Nice nice yaşamalara açılmışsındır
Nice yaşamalar ki kalmıştır yarım buruk
İşte Adakale Sokağındayım ve birden
Benim işte dünya kadar güzel ağzın artık
Durup bir yıkık aşk dedim İlhan Berk bir yıkık
aşk Şimdi o şiirlerde senden kalan ancak
geçiyor ve ben görüyorum Belki yalnızlık
Kâğıt gibi bir kadın sana bakıp gülüyor
Demek sen daha güzelsin gökyüzünden artık
Sokakları bembeyaz evleri geçiyorum
Bir koşu bir rüzgârı alıyorum Karanlık
Bir kenttesin ve var ta ne zamanlardan beri
O zamandan trenler evler geçiyor Kapanık
Aşkın ki hiç durup dinlenmek nedir bilmiyor
Aşkın ki anlatılamaz ihtiyar ve yıkık
Nice nice yaşamalara açılmışsındır
Nice yaşamalar ki kalmıştır yarım buruk
İşte Adakale Sokağındayım ve birden
Benim işte dünya kadar güzel ağzın artık
Durup bir yıkık aşk dedim İlhan Berk bir yıkık
aşk Şimdi o şiirlerde senden kalan ancak
İLHAN BERK
***
AKŞAMA DOĞRU
ey güzel harf güzel
kağıt güzel kalem.
sana nehirlerden rüzgârlardan söz ediyorum
benim için nehirleri eğit, su yolları aç.
ben ki daha ağzı lekeli bir çocukken
yürürken gördüm bir gün nehirleri
nehirlerin rüzgârların sözü yaşar
ben ağzının yaprağıyım,bir yere yaz bunu.
ey güzel el yazısı güzel mürekkep güzel uç.
beni küçük su birikintileri büyüttü.
beni anlamak için su birikintilerine sor
su unutmaz: daireler çizerek dikkatle çalışır.
benim için yapraklar topla, yatağını lekele.
ben bu akşam doğruyum, karıştır saçlarımı.
sana nehirlerden rüzgârlardan söz ediyorum
benim için nehirleri eğit, su yolları aç.
ben ki daha ağzı lekeli bir çocukken
yürürken gördüm bir gün nehirleri
nehirlerin rüzgârların sözü yaşar
ben ağzının yaprağıyım,bir yere yaz bunu.
ey güzel el yazısı güzel mürekkep güzel uç.
beni küçük su birikintileri büyüttü.
beni anlamak için su birikintilerine sor
su unutmaz: daireler çizerek dikkatle çalışır.
benim için yapraklar topla, yatağını lekele.
ben bu akşam doğruyum, karıştır saçlarımı.
İLHAN BERK
***
Sizlere seçtiğim
şiirler bu kadar. Mutlu haftalar dilerim hepinize.
Yayın Tarihi: 26.04.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder