2012 yılında T.B.M.M Başkanının yeni anayasa önerilerini
S.T.K’ların ve halkın önerilerini beklediklerini belirtmesi üzerine “Engelliler
adına kurulmuş bir STK olarak yeni anayasa yapımında görüşlerimizi bildirmek ve
önerilerde bulunmak için anayasaları incelemeye başladım. Bu fikirden bir yazı
dizisi doğdu. Anayasaları incelerken anayasa esasları üzerine makaleler
okuyunca bu sürecin özgürlük tarihinin hem belgesi hem kilometre taşları
olduğunu gördüm. Özgürlüklerin kilometre taşları olan anayasalar toplumun
özgürlük istekleri sonucunda doğar. Oysa bizde böyle olmamıştır. Zamanın büyük
devletlerinin baskısı sonucu azınlık haklarını koruyan ‘Kanun-i Esasi’ denilen
ilk anayasamız ve ‘Gülhane Hat-ı Hümayunu’ olarak bilinen padişah buyruğu
(fermanı) ile siyasi tarihimizde yerini almıştır.
Bu yazı dizisinde bizim tarihimizde Osmanlıdan bu yana
anayasaların özgürlüğe giden bir yol olduğunu anlatmak amacındayım. Başlangıçtaki
toplumsal etki veya baskı eksikliğimize rağmen, daha sonraki tarihsel süreç
incelendiğinde durumu açıkça görmek mümkün.
2. anayasamız çerçeve bir anayasa olan ‘Teşkilat-ı
Esasiye’dir. Bu aynı zamanda kuruluş anayasası olarak göz önünde bulundurulursa
cumhuriyetin ilk, döneminin sona ermemiş olması nedeniylede Osmanlı’nın son ve
köklü dönüşüm anayasasıdır.
O günlerden bir kaynak:
1921 Teşkilat-ı
Esasiye Kanunu:
“Bu Anayasa 24
maddeden oluşan çerçeve bir anayasadır. ‘Egemenliğin kayıtsız şartsız millete
ait olduğu’ ilkesi ilk kez bu anayasada ifade edilmiştir. Bu hüküm, iktidarın
kaynağında köklü bir dönüşümü göstermesi açısından önemlidir. Anayasa, millete
ait olan bu egemenliğin tek ve gerçek temsilcisi olarak Büyük Millet Meclisini
göstermektedir. Meclis seçimlerinin iki yılda bir yapılması ve meclisin
kendiliğinden her yıl Kasım başında toplanması öngörülmüştür. Bu Anayasa,
yasama ve yürütme yetkilerinin Parlamento’da toplanmasını öngören ‘meclis
hükümeti’ sistemini benimsemiştir. Buna göre, Meclis kendi içinden bir başkan
seçecektir. Yürütme görevi de, Meclis’in kendi üyeleri arasından seçtiği İcra
Vekilleri Heyeti tarafından yerine getirilecektir. İcra vekilleri kendi
aralarından bir başkan seçmekle birlikte, Meclis başkanı İcra Vekilleri
Heyeti’nin de doğal başkanı olarak tanımlanmıştır. 1921 Teşkilat-ı Esasiye
Kanunu, meclis hükümeti sistemine uygun olarak, ayrı bir devlet başkanlığı
makamı öngörmemiştir. Bu Anayasada nahiye şuraları ve idare heyetlerinin
yargısal yetkilerinden söz eden düzenleme dışında yargı yetkisine de
değinilmemiştir. Buna karşılık, yerinden yönetime yönelik düzenlemeler bu
Anayasa’da geniş yer tutmuştur. Anayasa ülkeyi vilayetlere, kazalara ve
nahiyelere ayırmış; bunlardan vilayet ve nahiyelere tüzel kişilik ve idari
özerklik tanımıştır. 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nda yapılan en önemli
değişiklik cumhuriyetin ilanıdır.”
Cumhuriyetin ilanına giden yolda yol göstericilik yapan bu
anayasa daha sonra yerini 1924 anayasasına bırakmıştır. Mutlakiyetçilik, yani
padişah buyruklarıyla (fermanlarıyla) ülke yönetme dönemi bitmiş, her hareketin
kanuna uygunluğunu esas alan kanun devleti doğmuştur. Sanayi toplumunu geçtim,
Osmanlının doğru dürüst köylü toplumu bile olmaması nedeniyle cumhuriyeti
yaşatacak ve büyütecek kitlelerden mahrum çıkılan yolda özgürlüklerde sözde
kalmak zorundaydı. Cumhuriyet dönemi uzun yıllar bunun mücadelesini vermiş,
diğer İslam ülkelerinden farklı olarak, hiçbir doğal kaynağa sahip olmadan,
bugün yetersiz olduğunu düşündüğümüz, fakat iyi kötü bir üretimin sağlandığı ve
sadece bu üretim gücüyle zenginleşip gelişebilmiş, bunu halka indirgemeyi
başarmış, onca itiş kakışa rağmen özgürlükler yolunda ilerleyen bir ülke
olabilmiştir. Ülkemizin bu durumu o dönemin idealist dar kadrolarına borçlu
olduğu apaçık ortadadır.
Şimdi gelelim 1924 anayasasına... daha ilk bakışta
cumhuriyeti kurma ve yaşatma amacını güden ve devletin yapısının millete dayalı
sistem olduğunu belirten, buna uygun şartların oluşmasını sağlamaya yönelik bir
anayasa olduğunu söyleyebiliriz. Bu anayasa ile ilk defa millet padişahın
tebası olmaktan çıkmış bir yurdun yurttaşı, vatandaşı olmuştur.
1924 Anayasası:
“Ulus-Devlet
anlayışının ürünü olan 20 Nisan 1924 tarihli Anayasa, Esas Hükümler, Yasama
Görevi, Yürütme Görevi, Yargı Erki, Kamu Hakları ve Çeşitli Hükümler olmak
üzere altı bölümden oluşmaktadır.
DEVAM EDECEK
Yayın Tarihi: 22.06.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder