Düşünce dünyasında gezindiğimiz “Düşünce Evreninde” yazı
dizimizde bu gün algı konusuna değineceğiz. Almak, tutmak, anlamak anlamlarını
içeren bu kelimenin eski karşılığı kimi zaman “şuur”, kimi zaman “idrak”tı.
Sözcüğün diğer dillerdeki karşılığı:
ALGI
Osmanlıca: İdrak, Şuur, Teferrüs.
Osmanlıca: İdrak, Şuur, Teferrüs.
Fransızca: Perception.
Almanca: Perception, Wahrnehmung, Empfindung,
Erfassung.
İngilizce: Perception,
İtalyanca: Percepzione
Bu sözcüğün Görünür, elle tutulur dünyayı duyular yoluyla
kişi bilincine aktarılma işi olarak özet açıklaması yapılabilir.
Konuyu biraz açalım. Yanan ateşin önünde sıcaklık
duyulmasıyla her görülen ateşin sıcak olduğu fikrine sahip olarak bu sıcaklığın
hatırlanmasına algı diyoruz.
1. Dilbilimine göre: Algı terimi, dilimizde de, Batı dillerinde de olduğu gibi almak kökünden türetilmiştir. Batı dillerindeki perception terimi, Hint-Avrupa dil grubunun almak anlamındaki kap kökünden gelir, ilkin Latinceye aynı anlamda capere sözcüğüyle geçmiştir.
2. Düşünce evrenine göre: Algı, dış dünyanın duyumlarla gelen sembollerinin bilinçte gerçekleşen tasarımıdır. Nesneler duyu organlarını etkiler. Bu etki bilince aktarılır. Ne var ki algı, arı duyumlardan, ansal bir işlevi gerektirmesiyle ayrılır. Örneğin görme duyumuz, her iki gözümüzde ve çeşitli planlarda beliren iki ağaç imgesi getirir. Bu iki ağaç imgesi ansal bir işlevle tekleşir. Tekleşen bu imgeye, bellekte biriken esli algılardan gerekli olanlar da çağrışım yoluyla eklendikten sonra ağaç algısı gerçekleşmiş olur. Özellikle görme, işitme ve dokunma duyuları insanın bilincine kavram ve düşünce yapımı için algısal gereçler taşırlar. Algı işlemini tarihsel süreçte duyumcular aşırı bir savla sadece duyuların, uscular da aynı aşırılıkta başka bir savla sadece usun ürünü saymışlardır. Oysa algı duyusal-ansal bir işlevdir. Alman düşünürü Leibniz'e göre de algı, bilinçdışı bir işlevdir. Algı, gerçek anlamında, kişinin, kendisinin dışında olanı alması demektir. Bununla beraber ruhbilimciler ruhsal hareketlerle ilgili olarak, dış algı’ya karşı bir de iç algı’nın sözünü ederler. Düşünce evreninde algı terimi üç anlamda kullanılır: Algılama gücü, algı işlevi, algı olgusu.
3. Ruhbilime göre: Ruhbilimde bir deneğin belli bir süreden birbirinden ayırt edilebilen tepkiler gösterebildiği çevrenin tümüne algı alanı denir.
Algının beyinde gerçekleştiği süreye algı süresi denir.
Algının parçaları arasındaki ilişkilerden oluşan yapıya
algısal yapı denir.
Çeşitli nesnelerin bir bütün olarak ya da bir nesnenin
özelliklerine ayrılmaksızın algılanmasına algısal birlik denir.
Duyularla gelen algısal gereçlerin bütünlenmesine ve
anlamlandırılmasına algılaştırma denir.
Ses iletiminin bozulmasından doğan sağırlığa algılama
sağırlığı denir.
Algılayarak öğrenmeye algısal öğrenme denir.
Belli bir örneğe uygun olarak algılama eğilimine algısal
kurgu, denir.
Görüldüğü gibi algı üç temel başlıkta yer alıyor.
Dilbilimine göre algı, düşünce evrenine göre algı ve ruh bilimine göre algı. Bu
üç temel başlığın hepsi ayrı ayrı incelenmesi gereken alt başlıklarla da başka
açılımlara sahiptir. Onlardan bir kaçıda şunlar olsa gerek. Duyu, Duyum, Bilinç, Algıcılık,
Algılanır, Algılanmaz, Algın, Algı Karşıklığı, Algı Işığı.
DEVAM EDECEK
Yayın Tarihi: 10.05.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder