30 Haziran 2016 Perşembe

DÜŞÜNCE EVRENİNDE 18

“Düşünce Evreni” de bilimsel gelişmelerden etkilenmiştir. Çünkü her bilimsel gelişme yeni bir hayat tarzını doğurur. Her yeni tarz eski tarzlarla geçiş süresince çeliştiği gibi, yeni tarz kendi içinde de çelişir. Bu çelişmeler sorun demektir. Sorunlar genele yayıldıkça sorunsallaşır. Sorunun sorunsallaşması düşünce evrenini ilgilendirir. İşte bu noktada düşünenlerin düşüncesi sorunun ortaya konmasını sağlar.

“Düşünce Evreninde” adlı bu yazı dizimizde, düşünce dünyasında kullanılan dili ve/veya düşünce yöntemlerini veya tarzlarını göstermek amacımdır.  

ANABOLİSME
Besinlerin protoplazmaya dönüşmesi... Yaşambilim bilgini profesör Michael Foster, metabolizma olayını ikiye ayırmış ve bunlardan hücrelerin yıpranışına katabolisme, bu yıpranışı onarmak için hücre içinde besinlerin protoplazmaya dönüşmesine anabolisme andını vermiştir. Bu, İngiliz düşünürü Spencer’in intégration adını verdiği bir özümleme olayıdır. Foster’e göre her iki yaşambilimsel işlem birbirine karşı ters yönde işlerler.

ANALİTİK DÜŞÜNCE
Açıklığa ulaşmayı; örneğin, kavramları, önermeleri, yöntemleri, savları ve kuramları özenle parçalarına ayırmak yoluyla netleştirmeyi amaçlayan düşünsel evrenin bir görüşüdür.

ANALİTİK ÖNERME
Doğruluğu veya yanlışlığı, önermenin kendisinin çözümlenmesiyle belirlenebilecek olan önermedir. Karşıtı sentetik önermedir: Doğruluğunun belirlenebilmesi için kendi dışındaki olgulara gereklilik duyan önerme.

Çok uzun zamandan beri devletin varlığı tartışma konusudur. Çok önceleri küçük şehir devletçikleri halindeyken bir ailenin veya sülalenin hakimiyetiyle soyluların devletine, daha sonra sahip olduğu büyük toprak parçasının tarımsal geliriyle, yada ürettiği sanayi ürünü kazancıyla veya likidite transferiyle gelir elde eden daha büyük kitlelerin, yani burjuvaların hakimiyetiyle cumhuriyete dönüşen devlet bir ara büyük bir hayalle son hedefte kendini imha edecek komünizm öncesi toplumcu (sosyalist )devlete dönüştü. Ara ara görünen aşırı milliyetçi söylemle ırkçılığı savunan faşist devletleri bu arada es geçiyoruz. İşte devleti böyle aşamalara dayandığı sınıflara bakarak tek tipleştirici, özgürlük engelleyici bir organ olarak görmüşlerdir. Bu akımın adı “Anarşizm”dir. Anarşizm dinide özgür insanın önünde engel olarak görür.

Şimdide “ANARŞİZM”i inceleyerek görelim.
Başta devlet olmak üzere bütün baskıcı kurumları ortadan kaldırmayı öneren öğreti.

Anarşizme göre devlet egemen sınıfın çıkarlarını korumakla görevlendirilmiş gereksiz bir kurumdur. Özgürlüğü gerçekleştirmek için en başta devlet yıkılmalıdır. Devlet hiçbir zaman yeni bir toplum çağını başlatmak için kullanılamaz. Temsilcilik, gerçeklere dayanmayan bir düşçülüktür; bu gibi düşçülükler insanları insan dışılığa dönüştürür. Baskı yerine özgür işbirliği, korku yerine kardeşlik ve sevgi gerçekleştirilmelidir. Devlet yerine işbirliğinin doğuracağı dernekler ve bu derneklerin birleşmesiyle meydana gelen federasyonlar kurulmalıdır. Uyum bu birleşmelerin doğal dengesiyle gerçekleşecektir. Çeşitli birlikler her an yön ve biçim değiştirerek her an etkin yönü ve biçimi kullanacaklardır. Devlet ile birlikte her türlü baskıcı kurum yok edilmelidir. İnsan; bir üretici olarak anamalın otoritesinden, bir vatandaş olarak devletin otoritesinden, bir birey olarak dinsel törenin otoritesinden kurtulmalı ve özgür bir gelişme olanağına kavuşmalıdır. Bütün insansal yetenekler ancak başsızcı yani lidersiz (anarşist) bir toplumda, hiçbir baskıyla engellemeksizin, özgürce gerçekleşebilir

ANDIRIM
Osmanlıca: Münasebet, Tecanüp, Mücaneset, Müşareket, Müşabehet, Mümaselet, Temsil, Münasele,  Müteşabihat, Teşbih, Delili Şebeh, Kıyası Fıkhi, Müşakele
Fransızca: Analogie 
Almanca: Analogie 
İngilizce: Analogy 
İtalyanca: Analogia.
Günümüz Türkçesi: Oranlar arasında benzerlik.


DEVAM EDECEK


Yayın Tarihi: 27.06.2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder